Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Sporcu Sağlığı Çalışmaları ve Atletik Performans Merkezi Müdürü Prof. Dr. Osman Tuğrul Eren, günlük yaşamı mümkün olduğunca aktif geçirmenin sağlıklı bir yaşamın ilk adımı olduğunu belirterek, “Kardio veya aerobik egzersizler akciğerlerinizi ve kalbinizi daha çok çalıştırmasını sağlar. Kalbimiz de kas olduğu için zamanla güçlenir ve daha iyi çalışır. Tansiyonunuz ve nabzınız düşer. Moraliniz düzelir ve kendinizi daha iyi hissedersiniz. Kaslarınız ve kemikleriniz güçlenir. Şeker, kanser ve inme riskiniz azalır. Varise çok iyi gelir. Uyku düzenli ve derin olur. Yürümek için sadece rahat bir ayakkabı yeterlidir. Yürürken müzik dinlemek sizi daha çok motive edip rahatlatacaktır.” dedi.
Prof. Dr. Eren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fiziksel aktivitenin gündelik hayatın içinde yer alması amacıyla 1991 yılından bu yana her yıl 3-4 Ekim’in “Dünya Yürüyüş Günü” olarak kutlandığını hatırlattı.
Fiziksel aktivitenin daha fazla yarar elde edebilmek ve sağlığı koruyup geliştirebilmek için düzenli yapılması gerektiğine dikkati çeken Eren, “Fiziksel aktivite yaşamın bir parçası haline getirilmelidir. Yürüyüşü günlük aktiviteleriniz içerisine kolayca yerleştirebilirsiniz. İş yerine araba ile gitmek yerine eviniz çok uzaksa iş yerine yakın durakta inip yürümeyi tercih edebilirsiniz. Araba ile giderseniz uzakta park edip yürüyebilirsiniz. Günlük yaşamı mümkün olduğunca aktif geçirmek sağlıklı bir yaşamın ilk adımıdır. Asansör kullanmak yerine merdiven kullanmak iyi bir tercihtir.” diye konuştu.
“Hareketsiz yaşam en önemli halk sağlığı problemidir”
Osman Tuğrul Eren, hareketsiz yaşamın modern toplum için en önemli halk sağlığı problemi olduğunu vurgulayarak, “Fiziksel hareketsizlik, toplumda obezite başta olmak üzere kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, osteoporoz gibi kronik hastalıkların görülme sıklığını artıran en önemli nedenlerden biridir. Türkiye’de hareketsizlik oranı her geçen gün artmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Toplumun büyük çoğunluğunda fiziksel aktivitenin, “spor” ile eş anlamlı olarak algılandığını ifade eden Eren, sporun daha organize yapıldığını söyledi.
Eren, fiziksel aktivitenin, günlük yaşam içinde kas ve eklemlerin kullanılarak enerji harcaması ile gerçekleştiğini, kalp ve solunum hızını artıran ve farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan aktiviteler olduğunu anlattı.
Gün içinde yapılan her hareketin fiziksel aktivite olarak kabul edildiğini dile getiren Eren, şunları kaydetti:
“Fiziksel aktivitenin sağlığın koruyucu ve geliştirici etkisinin görülebilmesi için günlük aktivitelerin yanı sıra yetişkin yaş grubunda haftanın 5 günü en az 30 dakika veya haftada 3 gün 1 saat, 5-17 yaş grubu için ise günde en az 60 dakika orta şiddette fiziksel aktivite yapılmalıdır. Orta şiddette fiziksel aktivite, solunum veya kalp atış hızında küçük artışlara neden olan orta düzeyde fiziksel efor gerektiren fiziksel aktivitedir. Bunu şu şekilde tanımlayabiliriz, yapılan aktivite esnasında kişi konuşabilir fakat şarkı söyleyemez. Tempolu yürüyüş bu aktivitelere en iyi örneklerden birisidir. Günde 10 bin adımda yeterlidir. Adımlar yavaş yavaş da artırılabilir ama bir yerden başlamak gerekir.”
Eren, yürüyüşün açık havada aileyle zaman geçirilebilecek keyifli bir etkinliğe dönüştürülebileceğini dile getirerek, günde 5-6 kilometre orta tempoda yürümeyle de iyi bir kardio egzersizi yapılabileceğini belirtti.
Prof. Dr. Osman Tuğrul Eren, şu değerlendirmede bulundu:
“Kardio veya aerobik egzersizler akciğerlerinizi ve kalbinizi daha çok çalıştırır. Kalbimiz de kas olduğu için zamanla güçlenir ve daha iyi çalışır. Tansiyonunuz ve nabzınız düşer. Moraliniz düzelir ve kendinizi daha iyi hissedersiniz. Kaslarınız ve kemikleriniz güçlenir. Şeker, kanser ve inme riskiniz azalır. Varise çok iyi gelir. Uyku düzenli ve derin olur. Yürümek için sadece rahat bir ayakkabı yeterlidir. Yürürken müzik dinlemek sizi daha çok motive edip rahatlatacaktır.”