Dilek Atlı

Sokak hayvanlarının yaşam hakkı üzerindeki farkındalık sosyal medyanın hayatımızdaki yerini sağlamlaştırmasıyla arttı. Sevimli dostların gülümseten videoları hemen hemen her gün izlenme (tıklanma) rekorları kırıyor. Hayvanlara uygulanan şiddet sosyal medya üzerinden kınanıyor, ses getiriyor, tepki gurupları oluşturuluyor. Oluşan toplumsal duyarlılıkla birlikte çetin hava koşullarında mama ve su desteği kampanyaları yine sosyal medya üzerinden yürütülüyor. Tüm bunlar ve daha fazlası sokak hayvanlarının yaşam hakkı ile ilgili bir bilincin oluşmasını sağlıyor. Peki ya, ‘Mahallelilik bilinci çerçevesinde sokak hayvanlarının yeri nedir?’ sorusuna gelecek olursak… Bu sorunun yanıtını 19 yaşındaki Ayşe Gül İkizoğlu’nun hikâyesi üzerinden vermek mümkün.

Siteler Mahallesi’nde her sabah ve her akşam bir anahtarlık sesi sokakları çınlatıyor. Bu sesi duyan onlarca kedi ve köpek aynı noktada buluşuyor. Sevimli dostlar, birazdan karınlarının doyacağından emin, Bursalı Ayşe Gül İkizler’in mamalarını ve sularını vermelerini kuyruklarını sabırsızlıkla sallayarak bekliyorlar. 

Türkiye’deki birçok hayvansever gençten sadece biri Ayşe Gül İkizoğlu. Yıldırım ilçesinde yaşayan Ayşe her sabah ve her akşam mahallesindeki sokak hayvanlarına mamalar hazırlıyor ve onları bir gün bile atlamadan besliyor. Bu özverili davranışını 14 yaşından beri hiç aksatmadan devam ettiren Ayşe, ‘Akşam eve gidip uyuduğumda ben nasıl toksam, onlar da tok olsun istiyorum. Hava soğuksa ve onlara o akşam kimse yiyecek vermediyse ben uyuyamıyorum’ diye konuşuyor.

‘VETERNİNER OLACAK…’

Henüz 5 yaşındayken hastalanan tavukları nasıl iyileştirebileceğini düşünerek hayvanları sevmeye başladığını söyleyen Ayşe Gül İkizoğlu, ‘Benim hayattaki ilk amacım veteriner fakültesi öğrencisi olmak. İki yıldır üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Başka hiçbir bölümde okumak istemiyorum. Hayvanlara nasıl faydalı olacaksam o alanın eğitimini almak istiyorum’ diyor. 

Sokak hayvanlarını iyileştirmek ve onları her gün doyurmak amacının bir tutkuya dönüştüğünü söyleyen İkizoğlu, şunları söylüyor: ‘Aslında hayvanları beslemek sanıldığı kadar masraflı ve zor değil. 2 TL’ye büyük poşetlerde kemikler alıyorum kasaplardan. Onu bayat ekmeklerle kaynatıyorum. Bu, neredeyse bir hafta beslenmelerine yetiyor. Günlük masraf 50 kuruşa geliyor. Küçücük bir masrafla sokaktaki aç hayvanları doyurabiliyorsunuz. Herkes evine yakın olan sokak hayvanlarını beslese zaten en önemli insani görevini yerine getirmiş olur. Çok iyi niyetli insan var aslında. Ama bazen sokaklara bıraktığım kaplara kocaman bir ekmek parçası ya da yaş pasta koyanlar oluyor. Hayvanlar onu öyle yiyemez ki. Nasıl biz yiyemezsek, bir kedi, bir köpek de kocaman sert bir ekmeği, yaş pastayı yiyemez. Buradaki iyi niyeti anlıyorum ama biraz parçalamak ve onların yiyebilecekleri şekli düşünerek hareket etmek gerekiyor.’

‘HANGİ TARAFTASINIZ?..’

Ailesine de hayvan sevgisini aşıladığını dile getiren İkizoğlu, ‘Sokak hayvanlarını pis diye mahallesinde istemeyenler, kötü davrananlar da var. Oysa ki bu hayvanlar doğa ile içiçeler ve dışkılarını bile gömüyorlar. Herhalde hayvanları istemeyenler, çoğu insanın halen sokaklara tükürdüğünü unutuyorlar. Ya da çevreye çöp attıklarını… Bana, ‘Besleme, bırak aç kalsınlar’ diyenler bile oldu. Ben inanıyorum ki hayatın matematiğinde her iyiliğin olduğu gibi her kötülüğün de bir karşılığı var’ diyor.

Hayvanları beslediği için komşularından tepkiler aldığını ama yılmadığını da belirten İkizoğlu, ‘Biliyorum ki o hayvanları istemeyenler kadar seven ve besleyen insanlar da var. Ben, bundan 5 yıl önce, mahallemde her gün kedilere mama yapıp dağıtan bir komşumuzdan esinlendim. Ben de yapabilirim dedim. Belki, birileri de benden esinlenir. Hayvanları istemeyenler de var, onları sevip besleyen de. Önemli olan sizin hangi tarafta olduğunuzdur’ diye ifade ediyor.

‘BESLEMİYORSAN ENGELLEME…’

Belediyelerin ücretsiz kısırlaştırma imkânı sunduğunu hatırlatan Ayşe Gül İkizoğlu, ‘Ben, mahallemdeki birçok hayvanı bu imkânla kısırlaştırdım. Yıldırım Belediyesi’nin Cumalıkızık’ta bulunan Hayvan Bakım Birimi bu konuda çok yardımcı oldu. Özellikle yaralanan ya da zarar gören hayvanlar varsa kendilerini arıyoruz ve hemen bir ekip gönderiyorlar. Gerek görürlerse müdahale etmek isim polikliniklerine götürüyorlar’ diye anlatıyor. Ailelerin çocuklarına hayvan sevgisini öğretmesi gerektiğini de belirten İkizoğlu, ‘Belki hayvan sevmeyenler ve onlara yiyecek vermek istemeyenler tutumlarında ısrar edecekler. Benim onlardan tek isteğim, besleyen insanları sözleri ve davranışlarıyla engellemesinler. Sokak hayvanlarına zarar verecek davranışlarda bulunmasınlar. Çünkü nasıl onlar değişmiyorsa, hayvanları sevenler ve onları besleyenler de değişmeyecek ve bu sorumluluklarını yerine getirmeye devam edecekler.’