Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Başkanı İbrahim Yetkin, yaptığı açıklamada, yılbaşı alışverişinin hızlandığı bugünlerde alınan gıda maddelerine her zamankinden daha çok dikkat edilmesini vurgulayarak, böyle günlerde hileli gıdaların daha çok satılmaya çalışıldığını söyledi.
Türkiye’de hileli gıdaların başlı başına bir sektör oluşturduğunu savunan Yetkin, gıda harcamalarının alt ve orta gelirlilerin bütçesinde ağırlıklı bir yer işgal ettiğini, bu durumun gıdaların denetlenmesindeki eksikliklerle birleşince tehlikenin büyüdüğünü vurguladı.
Yetkin, Türkiye’de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına kayıtlı gıda üreten işletme sayısının yaklaşık 40 bin iken gıda satan ve dağıtan iş yeri sayısının 500 bin civarında olduğuna dikkati çekerek, sektörün onda dokuzunun kayıtdışı olduğunu, 5 bin civarındaki denetim elemanının esas olarak kayıtlı işyerlerinde denetim yaparken kayıtdışı işletmelerin serbestçe faaliyetlerine devam ettiğini kaydetti.
Hileli gıda imal edenler ve satanlar zaman zaman yakalansa ve teşhir edilse bile bunun caydırıcılığı olmadığını belirten Yetkin, hileli gıdanın genellikle marka değeri olmayan ucuz gıdalardan yapıldığını, kar oranı çok yüksek olduğu için tüm risklerin göze alındığını belirtti.
Yetkin, yılbaşı alışverişi konusunda, “Açıkta satılan ve içinde kullanıldığı iddia edilen malzemenin bile karşılığı olmayan fiyatlarla satılan gıda maddelerinden uzak durun. Özellikle yılbaşı dolayısıyla açıkta satılan çerez gibi yıkanmadan yenilen gıda maddeleri konusunda dikkatli olun. Genellikle güvenilir noktalarda satılan markalı ürünleri tercih edin. Ambalajsız ya da ambalajı bozuk ürünleri almayın. Aldığınız ürünün son kullanım tarihine dikkat edin. Etiketi kontrol ederek imalatçı firmanın Bakanlık izni olup olmadığına bakın” uyarılarında bulundu.
“Peynir altı suyundan ‘yapay süt’ satılıyor”
Bazı hileli gıdalar hakkında bilgi veren Yetkin, zeytinyağına pamuk, ayçiçeği, kanola yağı karıştırıldığını, sabun üretiminde kullanılabilecek yüksek asitli yağların işlemden geçirilerek “natürel sızma zeytinyağı” diye satıldığını söyledi.
Sütün öz yağı alındıktan sonra yerine yağlı süt izlenimi verecek şekilde katı/margarin yağ karıştırıldığını belirten Yetkin, bozuk sütlerin kayıtdışı olarak şarküteri ürünleri yapımında kullanıldığını ifade etti.
Yetkin, peynir altı suyundan ve süt tozundan ‘yapay süt’ imal edildiğini anlatarak, yoğurdun jelatin ile kıvamlı hale getirilerek “köy yoğurdu” olarak satıldığını belirtti.
Küf tutmuş ve bayatlamış peynirlerin eritilerek krem (eritme) peynir haline getirildiğinin altını çizen Yetkin, diğer hileleri de şöyle anlattı:
“Et terbiye edilirken su katılarak ağırlaştırılıyor. Bu et tencereye girdiğinde ağırlığının yaklaşık yüzde 20’sini kaybediyor. Gayri sıhhi koşullarda üretilen ya da saklanan salam ve sosis gibi ürünlerde ‘Salmonella’ ve ‘Listeria’ adı verilen virüsler üreyebiliyor. Salam, sosis ve sucukların içine baharatla katılmış soya, hayvansal etsel atıklar, akciğer ve benzeri iç organlar karıştırılıyor. Tavuk dönerin içine tavuk derisi, bağırsak, paça ve sakatat baharatlanarak karıştırılıyor. Türkiye’ye giren kaçak çay miktarında da son yıllarda büyük bir artış görülüyor. Kaçak ürün girişi doğası gereği denetim dışı olduğu için bu ürünlerde sahtecilik çok daha yaygın görülüyor. Yerli çay üretimi sırasında depolama dönemi çok önemli. Depolarda uygun koşullarda muhafaza edilmediği için küflenmiş çaylar kullanıma sokuluyor. Kırmızı bibere kiremit tozu ya da kimyasal boyalarla renklendirilmiş yabancı maddeler katılıyor. Bitkisel baharatların içine kurutulmuş otlar karıştırılıyor.”