Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulmak istenen Kayapa-Kuruçeşme Katı Atık Bertaraf ve Depolama Tesisi’ne Nilüfer Belediyesi, çevre örgütleri ve bölge halkı tepki göstermişti.
Kamuoyunda tesisten ziyade rantabl bulunmayan yer seçimi eleştirilmişti.
Bilim insanları, su alanları ve vadilerle ilgili endişelerini de dile getirmişti.
Tesisin hayata geçmesi için Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde alınan kararın askı sürecinin son gününde TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu’ndan projeye itiraz geldi.
Edindiğim bilgiye göre daha çok üretim proseslerine ilişkin kaygılar itirazın ana nedeni.
Şimdi 60 günlük süre içinde Büyükşehir Belediyesi’nden itiraza ilişkin gelecek yanıt beklenecek.
Daha sonra yargı sürecinin başlatılıp, başlatılmayacağına karar verilecek.
Öte yandan TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu’ndan bağımsız olarak Nilüfer Belediyesi’nin yanı sıra 1.500’ü aşkın dilekçeyle Nilüfer Kent Konseyi’nin de tesisle ilgili karara itiraz ettiğini belirtelim.
Bursa’da her gün kişi başı yaklaşık 1,2 kilogram, toplamda da 3.700 ton evsel atık üretiliyor.
Bu atıkların ekonomiye kazandırılması ülke açısından büyük önem taşıyor.
1995’ten 2020’ye kadar çöplerin yüzde 87’si etrafında 7 mahalle bulunduran Hamitler’deki Yenikent Düzenli Depolama Sahası’nda toplandı.
Dolaylı olarak 400 bin nüfusu etkileyen Yenikent Sahası ekonomik ömrünü doldurmaya başladı.
Ayrıca Hamitler’in senelerdir süren çöplük isyanına da artık kulak asılmalı.
Atıkların bir ham madde olduğu gerçeğinden hareketle tesisin kurulmasına, projenin Kayapa’da olmasını istemeyenler de karşı değil aslında.
Daha önce ifade ettiğimiz gibi konunun detaylı olarak anlatılmadığını düşünüyoruz; ne bölge halkı ne de kamuoyuna…
En uygun yer neden Kayapa?
Bu sorunun yanıtlanması lazım evvela.
İnegöl-Yenişehir arasında Yeniyörük Mahallesi’ne yapılan ‘Doğu Katı Atık Entegre Tesisi’, 25 milyon dolara mal olmuştu.
Yüzde 100 tamamlandığında 40 milyon dolarlık yatırım olarak hizmet vermeyi sürdürecek İnegöl’deki tesis.
Böylesine ciddi maliyetli projelerin iyice irdelenmesi gerekiyor.
Bakalım akademik itirazın ardından Kayapa’da süreç nasıl ilerleyecek.
RENGİNİ AÇMAK İÇİN DE KİMYASAL KULLANIYORLAR!
Seneler boyunca plansız sanayiyi seyrettik.
Gereği gibi denetlemedik.
Ovanın ortasındaki kaçak üretim tesislerine sadece göstermelik cezalar kesmekle yetindik.
Geldiğimiz noktada şehir içinde OSB’lerin dışında tam 8 bin işletmenin daha sanayi faaliyeti yürüttüğü bir Bursa gerçeği ile acı şekilde yüzleştik.
Yani Nilüfer Çayı’nı âdeta el birliği ile mahvettik.
Tek bir canlı dahi yaşamaz hâle getirdik.
Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şubesi 2. Başkanı Vedat Sezer, yaptığımız görüşmede, perişan durumdaki Nilüfer Çayı’nın rengini açmak için yine kimyasal maddeler kullanıldığını söyledi!
Şöyle devam etti:
“Bursa’daki tüm sanayi bölgelerindeki boyahanelerin toplam sayısı, herhâlde 200’den az değildir. Her biri yılda milyonlarca ton su kullanan boyahanelerin suya verdikleri karmaşık organik kimyasallar, biyolojik ileri arıtması yetersiz arıtma tesislerinden geçirilerek Nilüfer Çayı’na veriliyor. Öyle ki, bu tesislerde suyun PH’ını dengelemek için aşırı Kostik kullanılıyor, su rengini açmak için başka karmaşık kimyasal maddeler kullanılıyor. Ancak, tüm bu çabaya rağmen, Nilüfer Çayı, koyu siyah renkte içinde tek bir canlı organizmanın yaşamadığı şekilde akıyor ve bu su, ovada tarımsal sulamada kullanılıyor.”
Uludağ silsilesinin güneydoğusunda, kente yakın kısımlardaki su kaynaklarının kayda değer bir bölümünün ticari kullanım hakları yerli ve yabancı şirketlere verildi.
Ovanın özellikle doğu ve orta kesiminde yapılan tarımda kullanılan Nilüfer Çayı’nı, önemli ölçüde bu şirketlere verilen su kaynakları ile yağışlar besliyordu.
Ancak Nilüfer Çayı’ndan su çekenler sadece su şirketleri olmadı.
Sezer, sözlerini şöyle tamamladı:
“Akış yatağı boyunca kurulan sanayi bölgelerindeki kumaş boyahaneleri, hem doğrudan Nilüfer Çayı’ndan hem de kendi arazileri içindeki kuyular vasıtasıyla çayın yatak zemininden su çektiler, çekiyorlar. Zamanla oluşturulmaya çalışılan su alma-atık su verme düzenlemelerindeki açıklar ile denetleme ve cezai yaptırımların yetersizliği, günümüzde Nilüfer Çayı’nı, bir akarsu kaynağı olmaktan tamamen çıkarmış durumda; artık Turanköy, Barakfakih, Kestel, Gürsu, Kazıklı, İsmetiye, Demirtaş gibi bölgelerdeki boyahanelerin atık suları, aslında Nilüfer Çayı’nı oluşturuyor ve bu çay, kısmen zemine süzülürken Uluabat-Karacabey Longozu Bölgesi’nden Marmara Denizine dökülüyor.”
Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şubesi 2. Başkanı Vedat Sezer’in mevcut durumla ilgili çözüm önerileri de var.
Detayları pazartesi bu sütunlarda okuyabilirsiniz.
MUDANYA-GEMLİK ARASI DENİZ YOLU ÖNERİSİ
Bugün yazının son bölümünde bir okuyucumuzdan gelen elektronik postaya yer vermek istiyorum.
Deniz yoluyla şehir içi ulaşım önerisinde bulunan okurumuz Selçuk Azar’ın paylaşımı şöyle:
“Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Böyle objektif gazetecilerin olmasını çok değerli buluyorum. Benim yıllardan beri aklımda olan, belediye ve ilgili yerlere söylediğim ancak sonuç alamadığım bir fikir var. Mudanya-Gemlik arası yolcu gemisi ve az kapasiteli özellikle Renault ve Karsan’da üretilen araçları Gemlik limanına bırakacak arabalı feribot seferleri düzenlense çok faydalı olur diye düşünüyorum.
Ben İstanbul’da okudum. İstanbul boğazında vızır vızır gemiler dolaşıyor. Bursa tabii ki İstanbul’la kıyaslanamaz ancak Çanakkale, İzmir gibi şehirlerde de şehir içinde deniz yolu taşımacılığı kullanılan bir ulaşım şekli. Bursa’nın bu kadar denize kıyısı var, buralarda nüfus var, sanayi var ancak biz bunları hiç kullanmıyoruz. Benim ne Mudanya’da ne Gemlik’te yerim var. Yaşadığım şehrin, ülkemin gelişmesini isteyen, insanlarımızın daha rahat yaşamasını isteyen sade bir vatandaşım. Uygun görürseniz köşenizde yayınlarsanız bu önerimi çok memnun olurum. Saygılarımla. Başarılarınızın devamını dilerim.”