Türkiye ekonomisinin lokomotif kenti Bursa’yı ortak aklın rehberliğinde geleceğin kenti haline getirmek mümkün.
Yeter ki siyasi saiklerle hareket edilmesin.
Güçlü bir irade sergilensin.
Üstlenilen sorumluluğun tarihi olduğu bilinciyle şehre daha fazla ihanet edilmesinin önüne geçilsin.
Bu kente hamasi yaklaşımların verdiği zararın ceremesini senelerdir tüm Bursa çekiyor.
Yanlış algılarla şehrin kapasitesini tam anlamıyla açığa çıkarması engelleniyor.
En büyük zararı ise aslında ülke görüyor.
İhracat birim değeri özelinde 2023 hedeflerini 2018’de yakalamayı başaran Türkiye’nin en yüksek dış ticaret fazlası veren şehri Bursa’nın 10.880 kilometrekare toplam yüz ölçümü içinde sanayinin payı ise sadece binde 8!
Sanayinin yüz ölçümüne oranı Kocaeli’de yüzde 1,97, Ankara’da %1,63.
Dünyaya da bakalım mı?
OECD ortalaması %2,5.
Almanya’da %4,4, İtalya’da yüzde 2,1…
Öngörüsüzlük neticesinde yol kenarlarına kurulan fabrikalar nedeniyle herkes her yer sanayi diyor.
Ancak mevcut algı görüldüğü gibi gerçeği yansıtmıyor.
Son derece kısıtlı alanda, üstelik pandemi koşullarında 2021 sonunda 16 milyar dolar ihracat yapmayı başaran, artık kabuğuna sığmayan Bursa’nın akıllı bir şehre dönüştüğünde ülke ekonomisine koyacağı katkıyı düşünsenize…
Doğru mekansal planlamalar ile yeni sanayi ve ticaret alanları çabucak oluşturulmalı.
Yaratılacak merkezlerde uydu kentler, lojistik köy, katı atık merkezi, otoban bağlantısı, demir yollarına ulaşım, liman irtibatı da sağlandığında Bursa’nın dünyanın en önemli üretim üsleri arasında yer alacağı unutulmamalı.
Şehrin bu vizyondan başka çıkış yolu da zaten yok.
Kentin, trafik probleminin ilk sırada yer aldığı kronik sorunlarının çözümü akıllı bir planlama ile yeni bir Bursa yaratmakta saklı.
17 organize sanayi bölgesinde toplam 190 bin kişi çalışıyor.
Şehir içindeki plansız alanlarda ise 230 bin işçi var.
Sanayi hareketliliği sadece çalışanlarla sınırlı kalmıyor ki!
Ham madde getireni, ürünü alıp götüreni derken bir şerit daha ilave ederek düzelme noktasının çok ötesinde şehrin trafik problemi.
Büyüyen kentin merkezinde kalmak…
Altyapı problemleri…
Ulaşım sıkıntısı…
Yetersiz rekabet gücü…
Yeni yatırım alanları gereksinimi…
Hava ve çevre kirliliği…
Turizm marka algısının zayıflaması…
Sanayide dönüşüm ihtiyacını doğuran bu sıkıntıları ortadan kaldırmak şehrin merkezini de rahatlatacak.
Üretimi katlayacak.
Bursa’yı daha yaşanabilir kılacak.
BURSA’DA 2.500’DEN FAZLA ÜRETİM TESİSİ TAŞINMA SÖZÜ VERDİ
Kafalardaki şu soru işaretini de hemen yanıtlayalım:
Peki, yeni alanlar oluşturulursa şehir merkezindeki sanayi gerçekten gidecek mi?
13 ana sektörde 2.556 Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) üyesi taşınma taahhüdünde çoktan bulundu…
Yani evet, gidecekler.
BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ın basın mensuplarıyla buluşmasında çizdiği ufuk açıcı gelecek perspektifini dinlerken şunu net olarak bir kez daha anladım:
Avrupa’nın Almanya gibi bir üretim üssü olmamızın önündeki en büyük engel kendimiziz.
Daha da açmak gerekirse temel sıkıntımız tamamen günü kurtarmaya dayalı siyasetimiz.
Uygulamalar, söylenenler, yazılıp çizilenler, hepsi birer vesika haddizatında.
Yargılamayı tarih yapıyor.
Bursa’nın mevcut tablosu düşünüldüğünde kim, nasıl anılıyor?
Geleceğe tohum atmak hüner gerektiriyor.
Türkiye’nin uzay havacılık temalı ilk interaktif eğitim merkezi, kısa adı GUHEM olan Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi’ne bakın mesela.
Uzaya mı çıkıyoruz diye dalga geçen zihniyete bir kıvılcım peşinde koşmanın anlamını nakletmek zor olsa da dedik ya tarihe not düşülüyor hepsi aslında.
Sağgörüsüzlük kadar sağgörüsüzlere teslim olmak da en kolayı.
Şehirlerin ve ülkelerin 50-100 sene sonraki istikbalini düşünmekse belli başlı yiğitlerin harcı.