İklim değişikliği dünyayı tehdit ediyor.
Olağan dışı hava olayları artık sıradanlaşıyor.
Daha önce görülmemiş şiddetli yağışlar gelişmişlik düzeyi geri coğrafyalarda çok daha büyük tahribatlara yol açıyor.
Yapılan araştırmalar küresel ısınmayla ilgili çarpıcı gerçekleri de gözler önüne seriyor.
Dünyaya karbon ayak izi bırakmada hayli bonkör olan zengin ülkelerin yükü ne yazık ki fakirlerin omzuna biniyor.
Örneğin emisyon değeri çok az hatta hiç olmayan Afrika’da sıcaklık artışı, atmosfere yaydığı zararlı gazlar haddinden yüksek ABD ve Çin’den katbekat fazla ölçülüyor.
Şehirlerin plansızlığı ise iklim değişikliğine bağlı yahut bağımsız tüm meteorolojik gelişmelerde felaketleri tetikliyor.
Gelin global ölçekten yerele dönelim.
Bursa’da bayramın birinci gününe gidelim.
Yarım saat bile sürmeyen ani sağanak kenti kelimenin tam anlamıyla perişan etti.
Şehrin göbeğindeki altyapının yetersizliği bir kez daha gözler önüne serildi.
Bazı ilçelerdeki manzaralar çok daha vahimdi.
Yağış anormaldi, ne yapalım bahanesi günümüzdeki iklim koşullarında geçerliliğini yitirdi.
Normal yağışa dahi hazır olmayan Bursa, anormalle nasıl mücadele edecek büyük bir soru işareti…
Onlarca yılın sorunu tek dönemde giderilemeyebilir.
Mevcut ekonomik şartlarda belediyelerde böyle bir para da bulunmayabilir.
Ancak en azından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) uyarısı dikkate alınabilir!
Geçtiğimiz cumartesi muhtemelen sizin de telefonunuza gelmiştir.
AFAD’ın uyarı mesajı aynen şöyleydi:
“İlinizde yarından itibaren şiddetli yağış beklendiğinden dere yatakları ve riskli alanlardan uzak durulmalı, acil durumlarda 112 aranmalıdır.”
Açıkçası ben mesajı okuyunca güldüm..
AFAD, Bursa’yı hiç bilmiyor diye düşündüm!
Bu cesur (!) kentte dere yatakları ve riskli alanlardan uzak durmak şöyle dursun Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen Nilüfer Çayı’nın taşkın alanları uzun süredir dolduruluyor!
Bursa’da akarsular ve taşkın alanlar çöplük ve hafriyat deposu olarak değerlendiriliyor…
Gerçi haksızlık etmemek gerekiyor!
Bakın Samanlı’ya lojistik merkez kurulmak isteniyor.
Deliçay’ın taşkın alanındaki birinci sınıf tarım arazileri betonlaştırılıyor.
Mahkeme kararları, bilim insanlarının raporları umursanmıyor.
AFAD da Bursalılara dere yatağından uzak durun mesajı atıyor!
Merak ediyorum bu uyarı ilgili kent yöneticilerine de gitti mi?
Okuyanlar acaba neler hissetti!
LÜKS SİTELERDE OTURANLAR BAHÇEYE ÇIKAMIYOR!
Gerçekten çok enteresan bir ülke Türkiye.
Neredeyse her gün yeni bir garabetle karşılaşıyoruz.
Şaşırıyoruz.
Kızıyoruz.
Günün sonunda ise her şeye çok çabuk alışıyoruz.
Bursa da pek çok açıdan Türkiye’nin güzel bir yansıması!
Hazır yazının başında AFAD’ın mesajından bahsetmişken bu kez sözde lüks milyonluk dairelerden oluşan bazı sitelerde yaşayanlara gönderilen uyarı mesajlarıyla devam edelim istedim ikinci bölüme.
Yağmur değil, Bursa’nın meşhur şiddetli rüzgârlarıyla ilgili uyarılardan söz edeceğim şimdi size.
Kimi site yönetimleri dışarıdan imrenilerek bakılan konutlarda oturanlara her rüzgârlı havada asla bahçeyi kullanmayın, ortak alanlarda dolaşmayın mesajı gönderiyor.
Giriş ve çıkışların kapalı otoparklardan gerçekleştirilmesi isteniyor.
Neden derseniz daha önce bu köşede sıklıkla değindiğimiz sebepten.
O sözde lüks milyonluk daireler projeye uygun yapılmadığı için dökülüyor.
Evet bildiğiniz dökülüyor!
Dış cepheleri kopuyor.
Araçların ve sokaktaki insanların üzerine düşüyor.
Üstelik bahsettiğimiz siteler öyle daha 10 yıllık bile değil!
Ancak her an ölüm tehlikesi yaşanıyor.
Defalarca uyardık.
Bir kez daha dile getirelim.
Böyle giderse can kaybı olacak.
Telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkacak.
Ayıplı inşaat yapan müteahhitlerin kusurlarını acilen gidermeleri sağlanmalı!
Bursa bu kadar da sahipsiz olmamalı…
AKLIMIZI DA KAPATALIM MI?
Herhangi bir düşünceye karşı saygı beklemeyi falan unuttuk ancak insanların hayatta kalma mücadelesine karşı da had safhada vurdumduymaz olunabileceğini hesaba katmamıştık.
Kurumlara yönelik türlü sakil ifadeler içeren son derece demode kapatılsınlar minvalindeki çıkışlar sizi de bunaltmadı mı?
Tahammülsüzlüğü ifade ediş şekilleri dahi fazlasıyla sıkıcı.
Türkiye siyaseti bu sığ yaklaşımları artık aşmalı.
Sizi kimsenin eleştirmesini istemiyorsanız oldu olacak hepimiz aklımızı da kapatalım!
George Orwell’in 1984’ündeki gibi yaşayalım.
Gündüz üç maymunu oynayalım.
Gece de jelibonlu rüyalara dalalım.
Yalnız tencerenin kaynamaması uyanışı başlattı hatırlatalım!
‘Büyük Birader’i de bu vesileyle bir kez daha uyarmış olalım:
Toplumu gerçeklerden uzaklaştırıyor sandıklarınızın aslında sizi halktan tamamen kopardığının farkında mısınız?