İmkânınız varsa şehir merkezinden şöyle biraz yukarılara doğru yola çıkın.
Serapa uzanan ağaçlar arasında Bursa’nın farklı yüzüyle tanışın.
Yeşilin o büyülü dokusunu seyreylerken mutlak bir sessizlik içinde huzura kavuşacağınızı ise sakın sanmayın.
Sanmayın ki büyük hayal kırıklığı yaşamayın…
Yeşil ve doğal estetiğin büyüsüne tam kapılmışken karşınıza aniden koca yarıklar çıkacak, şaşırmayın!
Zira Türkiye genelinde olduğu gibi Bursa’da da çok sayıda madencilik faaliyeti yürütülüyor.
Yer altındaki kaynakları ekonomiye kazandırma meselesi hep tartışılıyor.
Çünkü bu ülkede ne yazık ki kimse işini düzgün yapmıyor!
Eşsiz doğa katledildiği için genellikle maden faaliyeti sona erdikten sonra çekip giden işletmeler suçlanıyor.
Oysaki çevre tahribatında kamunun da büyük ihmali bulunuyor.
Orman Kanunu’nun 16’ncı maddesinin uygulama yönetmeliği kapsamında maden faaliyetlerinin ardından rehabilitasyon projelerinin gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Bu kapsamda faaliyetine son veren maden işletmelerinin bulunduğu alanın doğaya geri kazandırılması ve ekosistemin yeniden tesis edilmesi amacıyla ağaçlandırılması zorunlu tutuluyor.
Ancak Bursa’da genellikle işler pek böyle yürümüyor!
Bir maden işletmesi sahadaki faaliyetini bitirdikten sonra ekipmanlarını toplayıp alanı terk ediyor.
İşletme alanında faaliyete başlanırken kazı yapılıyor.
Kazıdan sonra sahadan alınan toprak verimli toprak depolama alanına dökülüyor.
Faaliyet bitiminde tekrar o toprak kullanılarak saha üst örtüsü kapatılıyor.
Ağaç dikimine hazır hale getiriliyor.
Bölgenin rehabilite edilmesi için ilgili Orman Bölge Müdürlüğü’ne ağaçlandırma bedeli ödeniyor.
Yani sorumluluk orman idaresine geçiyor.
Maden işletmesi isterse bölgeyi ağaçlandırabiliyor.
Ancak firmalar kolay yolu seçiyor.
Para ödenip işin içinden çıkılıyor.
5 hektarlık bir maden işletme alanının tüm birimleriyle ağaçlandırılması için yaklaşık 240 bin lira veriliyor.
İşletmenin türüne göre ödeme yapılan miktar değişiyor.
Peki, bu ödenen tutarlar nereye gidiyor?
Devletin ilgili kurumları neden terk edilen alanları ağaçlandırmıyor?
Konuyla ilgili görüştüğüm bir maden mühendisi “Kanun ve yönetmeliklere göre madenci firma hesaplanan bedeli ödedikten sonra rehabilitasyon Tarım ve Orman Bakanlığı uhdesindedir. Saha teslim edildikten sonra madenci dokunamaz hiçbir şekilde. Yasaktır” dedi.
Nihayetinde Bursa özelinde madencilik faaliyetleri çevre katliamına dönüşüyor ekseriyetle.
Yer altı kaynakları değerlendirilebilir.
Neticede millî servettir.
Ancak kanunlara uyulması gerekir.
Tahribatın önüne geçilmelidir.
Bursa daha fazla mahvedilmemelidir.
Sorumluluklarını yerine getirmeyenlere de ihmallerinin bedeli ödetilmelidir.
BURSA’DA O İNŞAATLARA SORUŞTURMA! MÜFETTİŞ GÖREVLENDİRİLDİ
Dün bir sohbet esnasında kenti içinden çıkılmaz hâle getirerek Bursa’yı kelimenin tam anlamıyla hançerleyen rantsal dönüşümlerle ilgili şikâyet üzerine bakanlığın yaklaşık 8 ay önce harekete geçtiğini öğrendim.
Konuyu biraz araştırınca çarpıcı bilgiler edindim.
Dönemin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin çok sayıda imar planına ilave ettiği “Kentsel dönüşüm yapılması halinde 0.50’ye kadar emsal artışı yapılabilir” plan notunun da üzerine çıkılarak imza atılan inşaat yolsuzlukları iddiasıyla ilgili; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na CİMER üzerinden gelen şikâyetlere istinaden İçişleri Bakanlığı tarafından Bursa’da soruşturma başlatılmış.
Rantsal dönüşümler bir mülki müfettiş tarafından kapsamlı şekilde incelenmiş.
Ciddi araştırmanın sonucunda hazırlanan dosya ilgili mercilere de iletilmiş.
Ancak nedense bu soruşturmanın sonu gelmemiş.
Mülki müfettişin dosyası neden işleme konulmadı?
Açıkçası yanıtını merak ediyoruz…
ÜNİVERSİTELERİ YÖNETEN ZİHNİYET
“Fakirlik, haline şükredip, kimseye şikayet etmeyerek ihtiyacını gizlemektir” dedi.
Sosyal medyanın büyük tepkisini çekti.
Aslında yoksulluğu kutsaması garipsenmemeli.
Çünkü Eski Rektör, Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Ulcay’ın kendisi bir anlamda yeni Türkiye’nin özeti…
Daha az oy olmasına karşın rektörlüğe atanmasıyla başlamıştı hikayesi.
O, Adana’da 12 kişinin hayatını kaybettiği yurt yangınını “Kader sonuçta” şeklinde yorumlayanlarla aynı zihniyetin temsilcisi.
Ulcay’ın derin ekonomi bilgisini de hatırlıyorsunuz değil mi?
“1 Dolar 10 Lira olsa ne olur. 1 Dolar 137 Japon Yeni ediyor. Ama Japonya çok güçlü, çünkü onlarda 1 Dolar’a vatanını satan hainler yok” da demişti kendisi.
Eskiden parmakla gösterilen üniversiteleri işte bu zihniyet senelerce yönetti.
‘Profesör’ olarak ders vermeye de devam ediyorlar şimdi.
Niteliksiz eğitim, üniversitelerin durumu, geleceğimizin hâli…
Böyle bir tabloda bunları konuşmak anlamsız gibi.
Zira sorunun ana nedeni bal gibi belli!