Üniversite sınav sonuçlarına göre tüm lise türlerini baz aldığınızda Bursa, Türkiye genelindeki başarı sıralamasında 6. konumda yer alıyor.
Öğrenciler lisans eğitimi sürecini ise farklı illerde geçirmek istiyor.
Bursa, tercihlerde 56. sırada bulunuyor.
Eğitim Bir Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, “Bu tablo çarpıcı” diyor.
“Bursa’daki üniversitelerimizin, sanayi sektörümüzün, eğitim paydaşlarının durumu mercek altına alması gerekiyor. Çocuklarımız kendi şehrini tercih etmiyor. Çoğunu İstanbul ve Ankara’ya ihraç ediyoruz” açıklamasını yaparak kentin öğrenciler için neden cazip olmadığının araştırılmasını talep ediyor.
Gençler, Bursa’yı neden terk etmek istiyor?
Farklı şehir görme isteği mi baskın yoksa üniversitelerimizin eğitim kalitesinde mi problem var?
Hakikaten de üzerinde durulması gereken bir konu söz konusu.
Üniversite öncesi eğitimdeki gelişmelere dönersek…
Son dönemde eğitim çalışanlarının sendikalaşma oranındaki artış dikkat çekiyor.
Bunun en önemli sebebi toplu sözleşme ile beraber 3 ayda bir yaklaşık 500 lira örgütlülük ödeneği alınacak olması.
Ramazan Acar, eğitim camiasından yükselen “Yetkili olmasına karşın Eğitim-Bir-Sen’de ciddi bir çözülme yaşandığı” yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunuyor.
“2018’de göreve geldik. 11.500 olan üye sayımız şu an 12.500’e çıktı. Sendikalı eğitim çalışanlarının yüzde 52’si de bizim üyemiz” diyen Acar, “Toplu sözleşmedeki örgütlülük ödeneği ile birlikte eğitim çalışanı sendikasız arkadaşlarımızın farklı tercihleri olmuş olabilir. Bir miktar bizden de giden vardır. İnsanların iradesine ipotek koymuyoruz. Ancak bizden büyük bir kopuş yok” görüşünde.
Acar’dan Eğitim-İş’e bir de soru var:
“Üyelerin formlarını dahi sosyal medyada paylaşanlar olağanüstü kongreleriyle ilgili neden tek bilgilendirme yapmadı? Takdiri eğitim kamuoyuna bırakıyoruz…”
EĞİTİM EŞİTSİZLİĞİNDE ORTALAMANIN ÜZERİNDEYİZ!
Eğitim-Bir-Sen tarafından yayınlanan “Eğitime Bakış 2021: İzleme ve Değerlendirme Raporu”nda çarpıcı veriler yer aldı.
Raporun sonuç ve öneriler kısmındaki bilgileri aktarmak gerekirse…
Türkiye’nin öğrenci başına yaptığı harcama ile OECD ülkeleri arasında Meksika ve Kolombiya’dan sonra en düşük harcama yapan 3. ülke olduğu ortaya çıktı.
Öğrenci başına yapılan harcamada OECD ortalaması 10 bin 545 dolarken Türkiye’de bu harcama 4 bin 707 dolar seviyesinde kaldı.
Eğitimde kamu harcamaları OECD ortalamasının hayli gerisinde ancak özel harcamalar OECD ortalamasını aştı!
Özel harcamalar noktasında OECD ortalaması yüzde 10.
Türkiye’nin özel harcamalar ortalaması ise yüzde 29!
Dahası Türkiye, eğitim harcamaları arasında hane halkı harcama oranı en yüksek olan ülkelerden biri.
Eğitimde özel harcama oranlarının yüksekliği şüphesiz ki eşitliksizlikleri artırıcı bir fonksiyona sahip.
Farklı sosyoekonomik ailelerden gelen öğrencilerin özel eğitim harcamalarının bu denli yüksek olması eğitimsel eşitsizliklerin yeniden üretilmesine ve dezavantajlı ailelerden gelen çocukların dezavantajlarını artırmasına neden olmakta.
Bu olumsuzlukların önlenmesi için kamusal kaynakların payının yükseltilmesi gerekiyor.
BURSA’NIN YENİ YAPILAN MİLYONLUK DAİRELERİ DÖKÜLÜYOR!
Şikayetler özellikle Nilüfer ilçesinden geliyor.
Paylaşılan bazı görüntüler henüz 5 yılını bile doldurmayan yeni yapılan konutların dış cephelerinin döküldüğünü gözler önüne seriyor.
Ortada ciddi bir risk söz konusu.
Kopan parçalar bazen araçlara zarar verirken, yoldan geçen insanlara isabet etmesi vahim sonuçlar doğurabilir.
Seçim heyecanı yaşanan İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi’nin ilk kadın başkan adayı Çağdaş İnşaat Mühendisleri’nden Ülkü Mercan Küçükkayalar, yönetim kurulu adaylarıyla ziyaretimize geldi.
Küçükkayalar, yeni yapılan konutlarda yaşanılan sıkıntılara ilişkin şunları kaydetti:
“İnşaatlarda tam zamanlı şantiye şefi olmalı. Şu andaki mevzuatta 5 şantiyeyi bir kişi şantiye şefi olarak üstlenebiliyor. Şantiye şefliği ciddi bir iştir. İşçinin sağlığından da, kaynakların israf edilmemesinden de şantiye şefi sorumludur. Yeni yapılardaki sıkıntılarda ana sorun yeterli mühendislik hizmetinin alınmamasından kaynaklanmaktadır.”
Müteahhitler, genellikle bir an önce yapıları bitirme isteğiyle hareket ediyor.
Dış cephe giydirmelerinde sıcak-soğuk hava kriterleri pek dikkate alınmıyor.
Bu nedenle zamanla hava şartlarındaki değişiklikler binalarda kopmalara sebebiyet veriyor.
İnşaat Mühendisliği de yine plansızlık neticesinde eğitimde niteliğin azaldığı, ciddi sayıda diplomalı işsize ev sahipliği yapan meslek dallarından.
Bu nedenle bir dönemin gözde mesleği artık eski cazibesini yitirdi.
Bazı üniversitelerde tercih sayısı azlığından inşaat mühendisliği bölümleri kapanma noktasına geldi.
Betonla büyüme politikası ekonomik bir çıkmazla yüzleşince inşaat sektöründeki problemler katlanarak çoğaldı.
Bursa özelinde kentin rantsal yapılaşmayla mücadeledeki durumu, kaçakla savaştaki pozisyonu iç açıcı değil.
Sektör oldukça sıkıntılı günlerden geçerken özellikle Yıldırım ve Osmangazi’de dönüşmeyi bekleyen sayısız yapı da cabası.
“Katılımcı oda söylemi ile yola çıkıyoruz ve genç meslektaşlarımızla olabildiğince birebir temas içindeyiz. Söylemimiz, birlikte üretmek, birlikte yönetmek” diyen Ülkü Mercan Küçükkayalar’ın zorlu bir göreve talip olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz.
Küçükkayalar’ın şu tespiti de dikkat çekici:
“İMO olarak kentin problemlerinin çözümüne müdahil olmamız gerekiyor. İMO, TMMOB’a bağlı, kanun ve yönetmeliklerle oluşturulmuş bir kurumdur. Bu kurumun diğer meslek odalarından ayrı hareket etmesi bizce doğru değil. Yasal zorunluluğunuz var sizin birlikte hareket etme ile ilgili. Bu noktada bir eksiklik olduğunu görüyoruz. Diğer liste ile ayrıştığımız temel nokta bu.”
İMO Bursa Olağan Genel Kurulu 19-20 Şubat tarihlerinde gerçekleşecek.
Mehmet Albayrak’ın 3 dönemlik başkanlığının ardından Çalışma Grubu ise bu kez Cevat Şahin’in başkan adaylığındaki liste ile seçime girecek.