Milyonların gözü fahiş oranda zamlanan elektrik tarifeleriyle ilgili yapılacak yeni düzenlemeye kilitlendi.
Dün kamuoyuna yansıyan haberlerde dikkat çeken ayrıntılara yer verildi.
Son açıklama ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi.
Erdoğan, “210 kilovatsaate kadarki indirimli tarifede ve 210 kilovatsaatin üstündeki birim fiyatlarda vatandaşlarımızın lehine olacak yeni bir düzenleme imkanı üzerinde şu anda çalışılıyor. Esnaf ve sanatkarlar için de indirimli bir tarife söz konusu olabilecek. Sivil toplum kuruluşlarının elektrik aboneliği de ticarethane statüsünden konut statüsüne dönüştürülecek. 1 Mart itibarıyla bu uygulamaya geçmeyi planlıyoruz” dedi.
Esnaf, yılbaşında gelen zamlarla birlikte nefes alamaz hale gelmişti.
Bakkal ve işletmelerin en alt kademede kalacağı toplamda yüzde 25’lik bir indirim üzerinde durulduğu kaydedildi.
Esnafa aylık 450 kw saatlik bir limit belirlenecek gibi.
1.250 liralık faturanın 940 lira civarına düşmesi yani yaklaşık 300 liralık indirim gelmesi bekleniyor.
Düzenlemenin bu şekilde mi hayata geçeceği kısa sürede belli olacak.
Peki, indirim esnaf ve vatandaşla sınırlı kalırsa sanayici ne yapacak?
Elektrik faturalarını düşürecek düzenlemenin kamuoyuna yansıyan bölümlerinde bununla ilgili bir yanıt bulunmuyor!
İnsan da sormadan edemiyor:
Türkiye’nin sürekli üretim, ihracat üzerine kurulu yeni ekonomi modelinin başarıya ulaşması için çarkların kararlılıkla dönmesi gerekli değil mi?
Bursa’nın önemli sanayicilerinden biri yeni düzenlemede üreticilerin es geçilmesine hayli öfkeliydi.
Sohbetimiz sırasında, “Yine neden unutulduk? İktidar oy gelecek yerlere indirim planlıyor! İstihdam sağlayan, döviz getirip ülkenin cari açığının kapanmasına katkı koyan sanayicileri herhalde oy potansiyeli anlamında yeterli bulmuyor ki fahiş zam kamburları sırtımıza yükleniyor” dedi.
Şöyle devam etti:
“Sanayiciler yılbaşında gelen zamların geri alınmasını beklerken indirimde bile adımızın geçmemesi şaka gibi. Enerjideki fahiş zam maliyetlerimizi ciddi şekilde artırıyor. Yurt dışı ile rekabet gücümüz azalıyor.”
Sanayicinin aşırı pahalı elektrik kullanmaya mahkum bırakılması Türkiye’nin ihracatla büyüme politikasına aykırı.
Fazla tüketene yüksek tarife; sen çok üretim yapıyorsun, bu sebeple cezalandırılacaksın demek değil de ne?
Çarkların dönmesinin teşvik edilmesi gerekirken adeta sanayicinin de belinin bükülmeye çalışılmasını anlamlandırmak pek kolay değil.
Enerjide indirim paketine ülkeyi ayakta tutan sanayicilerin de eklenmesi gerekli.
RUSYA-UKRAYNA KRİZİNE BURSA BAKIŞI: TÜRKİYE NE YAPMALI?
Geçtiğimiz yıl temmuz ayında Ukrayna’yı ziyaret etmiştim.
Bu fotoğrafı başkent Kiev’deki İkinci Dünya Savaşı’nda Ukrayna Tarihi Ulusal Müzesi’ni gezerken çektim.
Resimdekiler ABD askerlerinin bir bölümü.
Yaklaşık iki tabur gelmişlerdi.
Askeri üniformalarıyla sıra halinde Anavatan Anıtı’nın yakınındaki tarihi müzeyi brifing alarak gezdikten sonra arkadaşlarını dışarıdaki gölgede beklemeye geçmişlerdi.
Manzara hayli ilgimi çekmişti.
İki tabur asker, ABD’den Ukrayna’ya sadece müze ziyareti yapmak için yaklaşık 9.000 kilometre yol katetmemiş olsa gerekti…
Askerler tabii ki konuşmaya yanaşmadı.
Ukraynalılar ABD ordusundan misafirlerini son derece hoşgörüyle karşılıyorlardı.
Ancak müze yetkilileri, ziyaretle ilgili sorduğum sorularla oralı bile olmadı.
Rusya-Ukrayna arasındaki sorunlar yumağı köklü geçmişe sahip ve oldukça kapsamlı.
Kiev ve Odessa şehirlerinde yerel halkla sohbet ettiğimizde ABD’ye yönelik sempati içeren cümleler kurarlarken yanı başlarındaki Rusya’dan bahis açıldığında yüzlerinin düşmesi ziyaretimiz sırasında aldığımız notlar arasındaydı.
Rusça eğitimin yasaklandığı, Dostoyevski, Tolstoy gibi Rus yazarlarının eserlerinin okul müfredatlarından çıkarıldığı, Rus sosyal paylaşım sitelerine erişimlerin engellendiği bir ülkeden söz ediyoruz.
Hâliyle Rusya karşıtlığının zirve yaptığı bir süreçten geçerken Ukrayna halkının Ruslara yönelik tepkisi normal karşılanabilir.
Gözlemlerimizden şunu çıkardık: ABD bunu fırsata dönüştürmüş…
ABD yanlısı politikalar ve Kiev yönetimine yapılan destekler, Washington’a sempatiyi artırmada başarılı olmuş denilebilir!
Bugüne dönersek…
ABD’nin Ukrayna ilgisi ve Rusya’nın bu durumdan hoşnutsuzluğu bahsettiğimiz gibi yeni değil.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Rusya yanlısı ayrılıkçıların kontrolündeki Donetsk ve Luhansk bölgelerini tanıması krizi derinleştirdi.
Rusya-Ukrayna arasındaki gerilim had safhaya ulaşırken jeopolitik konum gereği en zorlu sınavsa yine Türkiye’yi bekliyor.
Gelişmeleri Bursa Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Kamuran Reçber ile değerlendirdik.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın hamlesiyle ilgili “Kabul edilmez olarak değerlendiriyoruz” dedi.
Prof. Dr. Reçber ise “Türkiye, dengeleyici bir politika izlemeli. Uluslararası hukuk bağlamında, etik çerçevede hukuka aykırı der bırakırız. Uluslararası ilişkilerde söylemle eylem her zaman birbirini tutmak zorunda değildir” görüşünü dile getirdi.
Bir yanda ABD, diğer tarafta Rusya var.
Her iki ülkeyle önemli ilişkiler içindeyiz ve belki de en pragmatik olmamız gereken dönemdeyiz.
Zaten şu an için ekonomik perspektifte keskin bir tavır alacak pozisyonda değiliz.
İran’dan kaynaklı kısa süreli doğal gaz sıkıntısı dahi sanayide şalterin indirilmesine neden olmuştu.
Yaz sezonu kapıda…
Turizm hedeflerimiz, Rusya’yla yaptığımız tarımsal ticaret de ayrı bir boyut.
Bu nedenlerle her şeyden önce kendi çıkarlarımızı önceleyerek söylemde kalan politikalar izlemekten başka şansımız yok.
Prof. Dr. Reçber, Rusya’nın Kırım’dakine benzer bir senaryoyu hayata geçirebileceği görüşünde.
Haksız da değil.
Kırım’da uluslararası hukuk bağlamında hülle yapılmıştı.
Önce bağımsızlık ilan ettirildi, ardından plebisit ile Rusya’ya bağlanıldı.
Ayrılıkçılardan oluşan Donetsk ve Luhansk bölgelerinde de gelecekte aynı durum söz konusu olabilir.
Özetlemek gerekirse Rusya, açıkça şunu dedi:
Ukrayna benim nüfuz alanım. Uzak durun. Avrupa Birliği’ne alamazsınız. NATO’ya da dahil edemezsiniz…
ABD ise soğuk savaş dönemindeki olguyu canlandırmak istiyor.
Aslında terbiye etmeyi arzuladığı sadece Rusya değil.
Avrupa Birliği’ne de Birleşik Krallık’la hareket ederek, siz bana muhtaçsınız demek istiyor. Bakın, Rusya iki bölgeyi tanıdı, bir adım da atamıyorsunuz, bensiz hareket alanınız sıfır mesajı veriyor.