Kamuoyunda Görükle mera, Ekokent projesi olarak bilinen; Nilüfer ve Büyükşehir meclislerinden geçen 1/1000 Ölçekli Nilüfer Batı Gelişme Bölgesi Uygulama İmar Planı’na, askı sürecinin son gününde akademik itiraz geldiğini geçtiğimiz cumartesi bu köşede belirtmiştik.
İtirazın gerekçesine ulaştığımızda ayrıca aktaracağımızı da ifade etmiştik.
Ekokent planına Mimarlar Odası Bursa Şubesi itiraz etti.
İtirazın ayrıntılarına gelirsek…
Oda tarafından yapılan incelemede; bazı adalarda, kamu alanı (yeşil alan) ile özel mülkiyetin eşik (yol gibi) ile ayrılmadığı, plan hükümlerinin 1.6 maddesine göre minimum parsel büyüklüğü olan 5000 metrekareye uymayan, çok büyük imar adalarının olduğu ve bu imar adalarını 5000 metrekarelik parçalara bölme olanağının olmadığı tespit edildi.
Ayrıca plan hükümlerinin 2.1, 3.2 ve 4.2 maddelerine göre donatı alanları veya yollarla çevrili olan alan içerisinde uygulama yapılmak üzere tek tapu hâline getirilen imar adalarında uygulanacak emsal artışının gizli nüfus yoğunluğu artışına neden olacağı; bu durumun giderilebilmesi için ilave imar yollarının ve donatı alanlarının gerektiği, bütün parsel maliklerinden temelde %45 DOP alındığı hâlde, parsellerin farklı kullanım alanlarına bağlı olarak farklı emsaller tanımlandığından eşitlik ilkesinin sağlanamadığı, meydan niteliğinde merkezi bir bölge olmadığı da belirlendi.
Bu değerlendirmeler çerçevesinde 1/1000 ölçekli Nilüfer Batı Gelişme Bölgesi Uygulama İmar Planı’na itiraz geldi.
590,5 hektarlık alanda, yaklaşık 75 bin kişinin yaşaması öngörülen Ekokent’le ilgili hazırlanan planın itirazlar ışığından yeniden değerlendirilmesi büyük önem taşıyor.
Aksi takdirde, zaten son derece hoyrat bir yapılaşmaya uğrayan Nilüfer’in daha da içinden çıkılmaz bir duruma sürükleneceğini özellikle belirtmek gerekiyor.
Öte yandan onaylanan projede imar adalarının çok büyük planlanması benim de dikkatimi çekti.
Bir plan, neden sadece çok büyük inşaat firmalarının altından kalkabileceği şekilde hazırlanır ki?
Bu durum sizce de düşündürücü değil mi?
AVM’lerdeki etiketler Araplara endekslendi
Yüksek enflasyon alım gücünü eritti.
Türk Lirası’nın her geçen gün biraz daha değersizleşmesi, AVM’leri de çoğunlukla Araplara hizmet edilen yerlere evirdi.
Eskiden uygun fiyatlı olduğu için tercih edilen bazı yerli markalar bu nedenle ulaşılmaz hâle geldi.
Tamam maliyetler yükseldi…
Enflasyonda tarihî zirveler kaydedildi…
Peki, tüm bunların üzerine Arap müşteriyi önceleyerek etiketleri orantısız kâr elde edecek şekilde kabartmak hakkaniyetli bir ticari refleks mi?
Bakın kimi yerli markaların etiketleri tamamen ithal ürünlerin bulunduğu mağazalardaki fiyatları dahi geçti.
Geçtiğimiz gün AVM’de konuştuğumuz bir firmanın yetkilisi poşet poşet alışveriş yapan Araplar bize yetiyor dedi.
İçeri girip çalışanların tavırlarını gözlemlediğinizde hedeflenen kitlenin kim olduğu zaten çok belli.
Kısa vadede kazanıyorlar belki.
Ancak o yerli firmaların uzun vadede kaybedecekleri kesin gibi…
Ormanlık alanlar neden azaltılıyor?
Balıkesir, Kütahya, Bingöl, Bolu, Çorum, İzmir, Kastamonu, Rize, Sinop, Mersin ve Karabük…
11 ilde, Resmî Gazete’de yayınlanan karar uyarınca bazı alanlar orman sınırlarının dışına çıkarıldı.
Yangınlardan ötürü yaşadığımız kayıp ortadayken yeşil alanların hangi gerekçelerle azaltıldığı sorgulanmalı.
Seçime kısa süre kala benzer kararların neden yaygınlaştığının da ayrıca üzerinde durulmalı.
Şunu da belirtelim:
Orman sınırları dışına çıkarılan alanların iki katından az olmamak üzere devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazine’nin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlardan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) tarafından Orman Genel Müdürlüğü’ne orman tesis etmek üzere tahsis yapılacak.
Yani rantı yüksek yerlerde ormanlar yok edilecek.
Yapılaşmaya gidilecek.
Sonra muhtemelen nüfusun da hayli az olduğu yerler verilip alın buraya ağaç dikin denilecek.
Terk edilen maden ocakları bile ağaçlandırılmazken süreç ne kadar sağlıklı işleyecek?
Bursa dahil pek çok şehirde ‘Doğal Sit Alanı’ niteliğindeki yerlerin, ‘Doğal Sit-Nitelikli Doğal Koruma Alanı’ ve ‘Doğal Sit-Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak tescil edildiği de gözlemleniyor.
Bu düzenlemelerin yangından mal kaçırır gibi kararnameler ile gerçekleştirilmesi açıkçası soru işaretlerini artırıyor.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, orman sınırlarının dışına çıkarılan yerlerle ilgili araştırma başlattı.
Sürecin kamu adına hassasiyetle takip edilmesini umuyoruz.