Son dönemde Bursa’da, Ankara merkezli yapılan parsel bazlı düzenlemelerin sayısı hayli arttı.
Belediyeler âdeta yok sayılmaya başlandı.
Son olarak 20/7/2022 tarihli 5817 ve 5818 sayılı iki Cumhurbaşkanı Kararı akademik odaların tepkisini topladı.
Karacabey ilçesi Canbalı Mahallesi 337 ada 19 ve 31 nolu parsellere ilişkin “Ticaret Konut Alanı, Park Alanı ve Yol” kullanım kararları getirilmesine yönelik Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın hazırladığı 1/5.000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ile 1/1.000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliği Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylandı.
İnegöl’de Kulaca Mahallesi 118 ada 54 parsele ilişkin “Sanayi Alanı, Trafo Alanı, Park Alanı, Yol ve Otopark” kullanım kararları getirilmesine yönelik olarak yine Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın hazırladığı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği, 1/5.000 ölçekli Mevzii Nazım İmar Planı ve 1/1.000 ölçekli Mevzii Uygulama İmar Planı’nın onaylanması da yine Cumhurbaşkanı tarafından kararlaştırıldı.
Her iki yerin de mülkiyeti Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlıydı.
Bu plan değişikliklerini neden Bursa’daki belediyeler yapmadı?
Düzenleme Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın yetkisinde ise niçin en azından bir görüş dahi sorulmadı?
Akademik odaların, kamuoyunun fikri hangi gerekçeyle alınmadı?
Kararname ile bu değişikliklerin yapılması Bursa’daki yerel iradelerin yok sayılması anlamı taşımaz mı?
Konuyla ilgili konuştuğumuz bazı bilim insanları ve siyasilerde, her şeyin alelacele satıldığı düşüncesinin pekiştiğini gözlemliyoruz.
Kamu eliyle yapsatçılık algısının göz göre göre yaratılmasına hakikaten şaşırıyoruz.
Yerel hiçbir mekanizmaya takılmamak, belki de vakit kaybetmemek için Ankara’da plan değişikliklerine gidilmesini ister istemez tuhaf karşılıyoruz.
Bu neyin sabırsızlığı diye sormadan da edemiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile Bursa Karacabey’deki
6.472 ve 2.084 metrekarelik, İnegöl’de ise 15.950 metrekarelik yerlerin plan değişiklikleri yerine ülke genelini ilgilendiren düzenlemelerin yapılması gerekmez mi?
Hatırlatmak gerekirse…
Nilüfer ilçesindeki Odunluk Mahallesi’nde 4683 ada, 1 parselde, “Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı” fonksiyonunda kalan alanın “Gelişme Konut Alanı”, “Yol” ve “Park Alanı” kullanımlarına dönüştürülmesini de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yapmıştı.
Yine aynı bakanlık Kestel’de doğal sit alanlarında da değişikliklere imza attı.
Ankara’dan senelerdir beklediği yatırımları alamayan Bursa’ya istenildiğinde parsel parsel özel ilgi nasıl da gösteriliyor!
Sizce de ilginç değil mi?
İlgili akademik odaların incelemesinin ardından Karacabey ve İnegöl’deki Ankara merkezli son imar değişikliklerinin TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu’nun gündemine geleceğini de ekleyelim.
BELEDİYELERİN AMATÖR BRANŞLARI İNCELENMELİ
Yerel yönetimlerin imkânlar ölçüsünde spor faaliyetlerini desteklemesini önemsiyoruz.
Oldukça kirli bir alan hâline gelen futboldan ziyade amatör branşlara ilgi gösterilmesini ise daha anlamlı buluyoruz.
Ancak başıboşluğun elbette kabul edilebilir olmadığını düşünüyoruz.
Futbolda benzerlerine bolca denk geldiğimiz gibi amatör branşların da birilerinin zenginleşme aracına dönüşmemesini istiyoruz.
Tüm bunları dile getirme ihtiyacı hissettim, çünkü transferler üzerinden Türkiye genelinde yine güzel vurgunlara imza atıldığına dair iddialar işittim.
Mesela incelenmek istenirse işe voleybolla başlanabilir.
Sıkı denetimle bir para aktarımı varsa net şekilde ortaya kolaylıkla çıkarılabilir.
ENFLASYON İNAT DİNLEMİYOR
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon temmuzda aylık yüzde 2,37 arttı.
Yıllık ise yüzde 79,60 seviyesine çıktı.
Neyse ki yüzde 80 olmadı!
Artık alışsak da çok acı:
Enflasyon son 24 yılın zirvesine tırmandı!
Yurt içi üretici fiyat endeksi de TÜİK tarafından yıllık %144,61, aylık %5,17 oranında açıklandı.
Türkiye’de zararına mal satan var mı?
O hâlde aslında üretici fiyat endeksi baz alınmalı.
Resmî olarak yüzde 144,61 olarak açıklanan artışın reelde çok daha yüksek olduğu da unutulmamalı.
Bakın TÜİK’in açıkladığı şu tablo dahi ülke ekonomisinin perişan hâlini net şekilde gözler önüne seriyor.
Peki, neden hâla aynı yanlış iktisat politikası inatla sürdürülüyor?
Unutmadan belirtelim Türkiye’nin dış ticaret açığı da temmuzda yüzde 144 artışla 10,6 milyar dolara yükseldi.
Saha çalışması başlatan iktidar temsilcilerini sokakta pek kolay bir süreç beklemiyor gibi.