Daire fiyatlarının astronomik seviyeye ulaşması Türkiye’de yeni bir barınma krizini tetikledi.
İktidar, problemin kökleşmesinin ardından çözüm arayışlarına girdi.
Bursa Sanayi ve Ticaret Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, takip ettiğimiz mayıs ayı meclis toplantısında konuyla ilgili çarpıcı sözler sarf etti.
“Yüksek enflasyon nedeniyle ev almak artık hayal oldu” dedi.
Hayli kayda değer bir öneri de getirdi:
“Konut fiyatlarında ve kiralarda yaşanan artışlarla ilgili bakanlıklar nezdinde yapılan çalışmaları önemli buluyoruz. Hazine arazilerinin ucuz konut üretiminde kaynak olması gündemde. Kooperatif çatısı altında ucuz konut üretebiliriz. Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) gibi Organize Konut Bölgeleri (OKB) oluşturabiliriz.”
Biraz açmak gerekirse…
BTSO; kamu ile yerel yönetimlerin desteğiyle belirlenecek arazilerde, konut ve ticari alan üretmek üzere odalara verilecek yetki, sektör temsilcilerinin katılımıyla kurulacak kooperatifler vasıtasıyla organize konut bölgeleri oluşturmak istiyor.
Hem inşaat ve gayrimenkul sektörüne hareket kazandırmak hem de çalışanlara uygun koşullarda sosyal yaşam imkânları sunmak amacıyla sorumluluk almak talep ediliyor.
Aslında görüldüğü gibi bir taşla iki de değil üç kuş vurmak mümkün.
Nasıl mı?
Başkan Burkay, ucuz konut projesine katılım için çeşitli kriterlerin belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Öncelikle ucuz konut projesinden yararlanmak isteyen kişi mutlaka sigortalı şekilde bir işte çalışmalı.
Bu koşul, Bursa’daki çalışabilir nitelikte olan ancak çalışmayan 600 binlik nüfusun da istihdama katılımını teşvik edebilir.
Bursa’nın toplam nüfusu 3.1 milyon.
Kent son 10 yılda 146 bin kişi göç aldı.
Yani yılda ortalama 14 bin kişi Bursa’ya göç ediyor.
Türkiye’deki nüfusun yüzde 93’ü büyükşehirlerde yaşıyor.
Burkay, “Sanayi büyürse nüfusun 7 milyona çıkmasından endişe ediliyor. Ancak kırsaldaki nüfusla bu denli artması mümkün değil. 15-64 yaş arasındaki nüfus Bursa’da 2.2 milyon. Bursa’da bu sayının sadece 1.1 milyonu çalışıyor. 900 bini SGK’lı” diyor.OKB’lerde arsa maliyeti bulunmayacak.
Dolayısıyla uygun bedelli daireler üretmek mümkün olacak.
Ancak bu konutlarda düzenli geliri olan, çalışan insanlar barındırılacak.
Sektör yetkilileri kâr limitini de devlet belirlesin diyor.
Bursa’daki yeni sanayi alanlarında uydu kentlerin oluşturulması gerekiyor.
İlk OKB’ye TEKNOSAB’da başlanabilir.
BTSO’da yine ülkeye örnek bir başarı hikayesine imza atacak potansiyel fazlasıyla var.
Yeter ki yetki verilsin.
Ekonomik gidişat hesaba katılarak gerekli düzenlemeler için biraz da acele edilsin!
BURSA’YA ORGANİZE TİCARET BÖLGELERİ GELMELİ
Başkan İbrahim Burkay, meclis konuşmasında son dönemde sıklıkla gündeme getirdiği Bursa’nın mekansal planlama ihtiyacına da değindi.
Dünyada pandemi sonrasındaki ekonomik konjonktürün Türkiye’ye sunduğu fırsatlar iyi değerlendirilmeli.
Artan kira maliyetleri; büyümek, yatırım yapmak isteyen firmaların, bilhassa da KOBİ’lerin en önemli engeli.
Bu problemi aşmak için ilgili kurumlar bir an evvel sorumluluk üstlenmeli.
Odalara, kamu arazilerini kullanma imkanı da tanınarak tıpkı OSB’lerde olduğu Organize Ticaret Bölgeleri (OTB) kurma yetkisi de verilmeli.
Başkan Burkay’ın şu söylemleri kıymetli:
“Belirlenecek alanlarda altyapı ve üstyapı bağlamındaki tüm yatırımları yapmaya hazırız. Atıl alanları değerlendirmek istiyoruz. Bir santimetre dahi tarım, orman arazisinin kullanımına şiddetle karşıyız. Tek zeytin ağacını bile feda etmeyeceğiz.”
Bursa’nın 2040’ı hedefleyen 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı acilen tamamlanmalı.
OTB’lerle ilgili de hızla harekete geçmenin ülke ve Bursa ekonomisinin gelişimi için kaçınılmaz olduğu unutulmamalı.
YÜKSEK ENFLASYON KALICI OLACAK: ASGARİ ÜCRET ARTACAK MI?
BTSO meclis toplantısında Dr. Can Fuat Gürlesel ekonomik gelişmelere yönelik çok önemli bir sunum gerçekleştirdi.
Yüksek enflasyon karşısında eriyen alım gücü nedeniyle temmuz ya da eylülde asgari ücret artışı beklendiğini bildirdi.
Gürlesel’e göre ara asgari ücret zammı yapılmazsa 2023’te yüzde 70 oranında asgari ücret artışı kaçınılmaz hale gelecek.
Peki, Türkiye ekonomisinde 2022 beklentileri ne?
Öncelikle yeni ekonomi modeli sürecek.
Yüksek enflasyon geçici değil kalıcı olacak.
Türk lirasında değer kaybı hız kesmeyecek.
İhracatta ilave tedarik talebi devam edecek.
Yüzde 4-5 büyüme gerçekleşecek.
Alınacak kararlar seçimi gözetecek.
İç pazar desteklenecek.
ERKEN SEÇİM İHTİMALİ VAR
Erken ya da zamanında yapılacak seçimlere kadar ülkenin kaçınılmaz sarmalı şöyle ifade ediliyor:
Kurlarda ve piyasa faizlerinde artış, çok yüksek enflasyon, ücret artışları…
Dr. Can Fuat Gürlesel, Tüketici Fiyat Endeksi’nin yüzde 65, Üretici Fiyat Endeksi’nin ise yüzde 75-80 bandında seneyi kapatmasının öngörüldüğünü kaydetti.
Son büyüme verisinde hane halkı tüketiminin yüzde 19,5 oranında artış göstermesinin şaşırttığını da ifade etti.
Giderek artan enflasyon nedeniyle mala geçilmeye çalışılıyor.
İnsanlar neyi almak istiyorsak gücümüz varsa alalım modundalar.
Çünkü yarın alamayacaklarını biliyorlar.
Bir süre önce enflasyona endeksli süper bono gündeme getirilip, piyasanın nabzı yoklanmıştı.
Ancak bu süper bonoyu almak isteyene çok rastlanmadı.
Zira uzun süreli vade olumsuz karşılandı.
Gürlesel, yeni enstrümanın bir kez daha gündeme getirilebileceğini söyledi.
Ancak etkisinin sınırlı olacağını belirtti.
Şöyle devam etti:
“Bir miktar talep görür. Kurlar düşer mi, bir miktar geri gelebilir ancak gözüken o ki 20 Aralık’taki gibi 10-12 seviyelerine gelmez. Belki 16’ya inebilir.”
Süper bono gelse de gelmese de haziran sonunda kur sıçraması olabilir.
Açıkçası şu anda içinde bulunduğumuz durum sürdürülebilir değil.
Elektrik ve doğal gaza, akaryakıta, una, diğer temel tüketim unsurlarına gelen büyük zamlar, önümüzdeki günlerde gelecek zamların yanında devede kulak gibi kalacak.
Sadece ekonomik göstergelere göre değerlendirme yapan bazı ekonomistler ufukta bir erken seçimin gözüktüğünü dile getiriyor.
Yazın turizm gelirleriyle sınırlı da olsa aratacak döviz girdisinin ardından sunulacak destek paketlerinin teşviğiyle kasımda erken seçime gidilip gidilmeyeceğini önümüzdeki günler gösterecek olsa da mevcut tabloda her geçen gün biraz daha fakirleşeceğimizi net şekilde ifade edebiliriz.