Daha önce hastane kurulması gündeme gelen ancak taşkın alanında yer aldığı için akademik odaların itirazıyla söz konusu projeden vazgeçilen Yıldırım Samanlı’daki yaklaşık 165 bin metrekarelik alanda plan değişikliğine gidilmişti.
Yapılan düzenleme ile bölgedeki 160 bin metrekarelik yer Kısmen Lojistik Tesis Alanı ilan edildi.
4349 metrekare ise park olarak bırakıldı.
Plan değişikliğine Mimarlar Odası Bursa Şubesi itiraz etmişti.
Ancak bu itiraz kabul edilmedi.
İhale sürecine geçildi.
Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, yaptığımız görüşmede “Samanlı’ya hastane kurulması gündeme geldiğinde bütün akademik odalar itiraz etmişti. Çünkü bölge taşkın alanı olduğu için büyük tehlike vardı. Aradan yıllar geçti, burayla ilgili yine bir plan değişikliği geçirildi” dedi ve ekledi:
“Alan ihaleye çıkarıldı. İhale sürecini görmedik, duyum aldık. Araştırınca aynı alanla karşılaştık. Bu bölge tıpkı hastanede olduğu gibi lojistik alan için de uygun değil. Daha yeni Karadeniz bölgesinde yaşanan felaket ortadayken neyi zorluyoruz? Bölge ıslah edilebilir ancak bu rantabl değil. Plan değişikliğiyle ilgili dava açmak için genel merkezden yetki istedik. TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu düzeyinde de dava açmayı planlıyoruz.”
Kentin tüm paydaşları Bursa’nın bir lojistik merkeze ihtiyaç duyduğu konusunda hemfikir.
Bilhassa üreticilerin bu yönde yoğun talebi var.
Ancak lojistik merkezinin riskli alanlara kurulmasının bedeli çok ağır olabilir.
Dolayısıyla konu titizlikle incelenmeli, bilim insanlarının sesine kulak verilmelidir.
Öte yandan Samanlı’daki plan değişikliği TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu’nun (İKK) dünkü toplantısının gündem maddeleri arasında da yer aldı.
Plan değişikliğiyle ilgili dava süreci İKK nezdinde de başladı.
TMMOB BURSA İKK’DA TETİK VEDA ETTİ
TMMOB Bursa İKK’dan bahsetmişken bir bilgiyi de paylaşalım.
TMMOB Bursa İKK Sekreteri Ferudun Tetik, görev süresinin sona ermesinin ardından dün arkadaşlarına veda etti.
Tetik, dün vahim bir saldırıyla da karşılaştı.
Sabah uyanıp aracının başına gittiğinde otomobilinin taşlı saldırıya uğradığını gördü.
Tetik’in aracına kamera açılarının da hesaplandığı planlı bir saldırıda bulunulmuş.
Emniyet, olayla ilgili soruşturmaya başladı.
Saldırının failinin kısa süre içinde yakalanmasını temenni ediyoruz.
DIŞ GÜÇLER DEĞİL, BİZ YAPTIK İTİRAFI
Yeni ekonomi modelinin zengini daha zengin, fakiri daha fakir hale getirdiği birinci ağızdan itiraf edildi.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Dövizi düşürmek için yüksek faiz artışı yapabilirdik. Ama o zaman üretim bundan olumsuz etkilenirdi. Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik, biz büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar” dedi.
İşte tam da bu nedenle binlerce lira hesap ödenen lüks yerler tıka basa doluyken, halkın büyük çoğunluğu dışarıda yemek yemeyi unuttu.
Milyonluk araçları satın almak için sıraya girenlere rastlanırken maaşlı çalışanların bırakın sıfırı, ikinci el otomobile binmesi dahi hayal oldu.
Kaymak tabakası yatırım amacıyla sürekli daire alırken, toplumun ezilen kesiminin ev sahibi olması artık rüyalarda görülebilen bir avuntu.
Orta direk kayboldu.
Yani kısacası muhteşem model Türkiye’de 4 kişilik ailenin açlık sınırını 6 bin 17 liraya, yoksulluk sınırını ise 19 bin 602 liraya çıkardı.
Bu yaratılan öyle illet bir sistem ki, doktoru, avukatı, mühendisi, öğretmeni dar gelirli hale getirdi.
Beyin göçünü tetikledi.
Görüldüğü gibi ortada dış güçler falan yok.
Ülkenin neredeyse yüzde 90’ını içine alan dar gelirlileri kasten dışlayan bir sistemin bilinçli tercihi söz konusu.
Bakan Nebati’nin açıklamasından sonra artık düşünmesi ve karar vermesi gerekenler dar gelirliler.
Dar gelirliler yok sayıldıkları bu sistemi savunmaya devam edecek mi?
Öte yandan Nebati’nin, sözleri büyük tepki çekince sosyal medyadan yaptığı, “Dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızı korumak amacıyla sosyal desteklerden vergi indirimlerine, tarımsal desteklerden enerji sübvansiyonlarına kadar gerekli tüm tedbirleri alarak vatandaşlarımızın gelir düzeyini ve refah seviyesini korumayı önceliklendirdik” açıklaması ne kadar gerçekçi?
Bu sorunun yanıtı için mali durumunuzu şöyle bir gözden geçirmeniz herhalde yeterli…
ASGARİ ÜCRET ZAMMI NEYE YARAYACAK?
Senelerdir tecrübe ettiğimiz bir konu var.
Yeni asgari ücret belirlendikten sonra daha zamlı maaş alınmadan iğneden ipliğe her şeyin fiyatı artıyor.
Bu senenin başında ise yüksek enflasyondan ötürü asgari ücret ilan edildikten sonra yaşanan fiyat artışları aşırılaştı.
Yapılan zamlar, asgari ücret artışını maaşlar daha hesaplara yatmadan anlamsızlaştırdı.
Ancak enflasyon o kadar rayından çıktı ki alım gücü tamamen ortadan kalktı.
Bazı ekonomistlere göre bu nedenle talep yıkımının önüne geçmek için zorunlu olarak maaşların artırılmasından başka çare kalmadı.
Malum seçim de kapıda.
Maaşı artırdık mı artırdık denilecek.
Yine popülizme hizmet edilecek.
Ancak atılacak bu adım yaraya merhem olmayacak.
İş barışı da tamamen ortadan kalkacak.
Her zaman söylüyoruz.
Önemli olan alım gücünü yükseltmek.
Bunun da yolu enflasyonun düşürülmesinden geçiyor.
Elektriğe, doğal gaza, ekmeğe, simide, peynire, ete; A’dan Z’ye her şeye zam üstüne zam geldikten sonra asgari ücret 10 bin lira olsa neye yarayacak?