Bu bir Nisan şakası değil!

İster inanın ister inanmayın…

Yalan habere karşı ‘aşı’ geliştirilmiş!

Nerede mi?

İngiltere’de!

Cambridge Üniversitesi‘nden uzmanlar, internet dünyasındaki yalan haberler üzerine bir araştırma başlatmışlar.

Psikolojik yöntemlerle, internet ve sosyal medyadaki yalan haberlere karşı bağışıklığın geliştirmenin aşısını bulmuşlar.

 

*

 

Araştırma ekibinin sözleri çok anlamlı:

“Dezenformasyon oldukça tehlikeli ve bulaşıcıdır. Bir virüs gibi yayılıp çoğalabilir!”

Dezenformasyonun türkçe karşılığı, yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgi…

Hani son yıllarda oldukça moda olan ‘algı operasyonu’ deyimi var ya, işte o operasyonlarda kullanılan en etkili propoganda silahıdır!

Amacı bilgi kirliliği yaratmak…

Okuduğunuz, dinlediğiniz bir haberin, olayın doğruluğu, ciddiyeti hakkında sizi kararsızlığa düşürmek, düşüncelerinizi yönlendirmektir…

 

*

 

Dezenformasyonda slogan:

“Gerçeği sulandır, yalanı inandır!”

Buna örnek olarak da, ABD’deki başkanlık seçimleri ve Suriye’deki savaş hakkında çıkan haberlerin insanlarda yarattığı etkiler gösterilmiş…

Gelelim aşı olayına…

Tam 2 binden fazla ABD vatandaşıyla gizli bir deney yapılmış.

Küresel ısınma hakkında önce iki küçük doz yalan iddiada bulunmuşlar sosyal medyada…

Ardından da, iddiaların doğrusunu yazmışlar…

Ve bakmışlar ki, gerçek bilgiler, sahte bilgilerle birlikte sunulduğunda, yalan haberin etkisi büyük ölçüde azalıyormuş.     

 

*

 

Araştırmacıların ‘aşı’ dedikleri de meğer bağışıklık kazandırması için verilen ufak doz dezenformasyonmuş!

Yalan haberle yalana karşı bağışıklık mı kazanılırmış?

Ya vatandaş, doğru haber gelene kadar yalan haberden zehirlenirse?

Hiç böyle risklere, psikolojik aşılara gerek yok!

Okuyana değil dezenformasyonu yapana basacaksın iğneyi, hem de en zehirlisinden!

Algı operasyonu nasıl olurmuş, görsün gittiği yerde! 

 

Gölyazı treni!

 

Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, iddialı…

“Gölyazı, kısa süre içinde Türkiye’nin en önemli turizm merkezleri arasına girecek” diyor…

2400 yıllık tarihi ve doğal mimarisiyle Gölyazı gerçekten de turizmde hak ettiği ilgiyi, değeri göremiyor.

İkinci bir Cumalıkızık olma şansını kullanamıyor bir türlü…

Başkan Bozbey, bu şansızlığı giderecek çalışmalardan söz etmiş…

Göl çevresine araç sokmama fikri güzel…

Biz Bursa’ya hızlı trenin gelmesini bekleyeduralım, Gölyazı‘ya treni de getirmiş!

Köy içindeki ulaşım için alınan tren görünümlü, yeşil-beyaz renkli turist taşıma servis araçları da çok hoş…

Faytonlar da olsa sanki daha ayrı bir hava verebilir Gölyazı‘ya, Başkan!

 

Hayaller termal kent, gerçekler Kaynarca!

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı, oluşturulması kararlaştırılan termal kentler arasına Bursa‘ya almamış…

Ne olacak şimdi?

Hani, sağlık turizminin merkezi olacaktık?

Akın akın sağlık hastaları gelecekti!

O çalıştayları, seminerleri boşuna mı yaptık?

Sırf bu amaçla dernekler bile kuruldu…

Demek Ankara’nın Bursa’ya bakışı, aynı hamam aynı tas!

Şeytan diyor;

Giy hamam peştamalini, al eline keseyi sabunu, ayağında takunyalarla Ankara’ya yürü!

Kaplıca kenti Bursa’yı termal kentler arasına almamak neymiş görsünler!

Yapardım bu protestoyu ama hava soğuk!