Ekonomist bir arkadaşıma sordum:

“Sence Türkiye’de en iyi yatırım aracı hangisidir?”

Hiç düşünmeden verdi cevabı:

“Topraktan şaşma! Anında kazandırıyor! Varsa paran al at kenarı!”

Bu tezini güçlendirmek için rahmetli sanayici Vehbi Koç’tan bir örnek verdi…

Koç, hayatının anlatıldığı bir belgeselde şöyle demiş güya;

“Toprak altındır! Üstüne bina yaparsan gümüş olur! O binaları kiraya verirsen, döner tenekeye!”

 

*

 

Dikkat ediyorum, son yıllarda yatırım uzmanlarının en gözde yatırım aracı, hep toprak!

Hiç havadan, sudan söz eden yok, varsa yoksa sadık yârimiz kara toprak!

Sonuçta, herkese ilahi miras olarak iki metrekare düşecek, daha fazlasına ne gerek var oysa!

İnsanoğlunun gözü doymuyor maalesef!

İşte o doymayanlardan biri de benim!

Ekonomistlerin gazına gelip, ben de toprağa yatırım yapmakta karar kıldım.

Hem de referandumun yapıldığı gün!

 

*

 

Pazar sabahı, kahvaltılık bir şeyler almak için çıkmıştım evden, kendimi mahallemizde kurulan köylü pazarında dolaşırken buldum…

Baktım tezgâhlarda baharı müjdeleyen renk renk, çeşit çeşit çiçek fideleri…

Yanlarında boş saksılar, taze gübreli toprağı…

Hepsi hazır, al, ek, sula! 

“Ne vereyim abime?” dedi satıcı genç…

Bahar gibi coştum:

“Üç beş balkon saksısı, içine de toprağıyla birlikte en uygun çiçeklerden bir karışık ortaya yap…”

 

*

 

Ev halkı, kahvaltılık yerine elimde toprak ve çiçek poşetlerini görünce şaşırdı haliyle!

Toprağa yatırımın önemini anlatınca ses etmediler!

Ben çiçekleri ektim…

Çocuklar, ilk sularını verdi…

Sularken bir yandan da  “baba, senin bir gözün toprağa mı bakıyor” şeklinde içimi serinleten soğuk espriler yapmayı ihmal etmediler tabii…

Eşim de törenle balkona yerleştirdi saksıları…

Toprağa yatırım anında kazandırıyormuş gerçekten de…

Referandum günü ekmiştik çiçekleri…

Daha YSK, resmi sonuçları açıklayana kadar saksıdaki tomurcuk güller çoktan açtı!

Sizlere de öneririm, toprağa yatırımın tam zamanı!    

 

Çinli Timsah!

 

Galatasaray hisselerine Çinliler talip olmuş…

Fakat yönetim, o kadar borca rağmen bu satışa karşı çıkmış.

Öte yandan;

Bursaspor yönetimi de para para diye kıvranıyor!

Kredi bulabilmek için atmadıkları takla, vermedikleri imza kalmadı!

Diyorum ki;

Çinliler keşke Bursaspor’a talip olsalar…

Nasılsa, futbolcuların oynadıkları futbolla taraftarlara çektirdikleri, Çin işkencesinden farksız!  

 

Sorun döner kavşakta değil, bat-çıkta!

 

Bursa-İzmir Yolu üzerindeki Orhaneli Kavşağı’nda trafiğin sıkıştığı doğru da…

Bu sıkışıklığı gidermek için ortadaki döner kavşağı ortadan kaldırmak sağlıklı bir çözüm mü?

Dün korkarak geçtim!

Hangi şeritten gideceğini şaşıran ve kestirmeden dönüş yapmaya çalışan sürücüler, yeşil ışık yanar yanmaz adeta birbirinin üzerine çıkıyorlar!

Hepimiz biliyoruz ki;

O bölgedeki trafik sıkışıklığının asıl nedeni, faydasından çok zararı olan bat-çık kavşağı! 

Düşünülecekse bu kavşaklarla ilgili formüller düşünülmeli! 

 

Stres çarkı

 

-O elindeki ne?

-Stres çarkıdır başkanım!

-Ne işe yarıyor?

-Çevirdikçe stresini alıyor!

-Bana da alalım bundan kongre dönemi çeviririm…

-Alma boşuna başkanım sana bir faydası olmaz…

-Niye?

-Sen feleğin çarkından geçmiş adamsın başkanım. Bu ne ki!