Güneydoğu illerimizdeki bir aşiret, günlerce süren, bol takılı düğünlere son verme kararı almış.
Düğünün süresini bir güne indirmişler ve hediye miktarına da kota getirmişler.
Davul-zurnacılar ve kuyumcular üzülseler de…
Ekonomik külfeti sona erdirme amacıyla alınan karar, aileler de büyük sevinç yaratmış, özellikle de bu gelenek yüzünden evlenemeyen gençler arasında…
Alınan kararlara baktım da gerçekten radikal maddeler var aralarında…
*
Örneğin takı konusunda, geline 2 tekli altın burma bilezik, 5 altın, bir çift küpe, bir saat, 2 yüzükten başka takılmayacakmış.
Ayrıca, damat tarafının gelinin ailesi ve yakın akrabalarına hediye alma faslı da kaldırılmış. Gelinin kuaför parasını bile kendi ailesi karşılayacakmış.
Nişan, kına geceleri ve gelin alma töreni sırasında da damattan para isteme geleneğine son verilmiş.
Bu güzel kararları alan aşireti kutlamalı…
İnşallah diğer aşiret düğünlerine de örnek olur.
*
Aslında düğünlerdeki bazı adetleri de tamamen kaldırmalı…
Ya da güncelleştirmeli!
Çünkü, eğlence olarak başlıyor ama bazılarının sonu kötü bitebiliyor.
Son örnek, pazar gecesi Nilüfer ilçemizde yaşandı.
Düğün öncesi yapılan tavuk alma eğlencesi sırasında çıkan kavgada, bıçakla yaralanan bir genç hayatını kaybetti. Birkaç kişi de yaralanmış.
Sebep, eğlence sırasında yapıldığı ileri sürülen aşırı gürültü!
Millet olarak hoşgörü ve tahammül sınırlarımız öyle daraldı ki, komşularımızın en mutlu günlerinde yaptığı bir iki saatlik, müzikli eğlencesine bile katlanamıyor, ya şikayet ediyoruz ya da çıkıp kavga ediyoruz.
Eğlencenin içine alkol de girince, kavgaların sonu acı bitebiliyor.
*
O yüzden, bu tavuk alma geleneğini ya geceleri çok geçe kalmadan ya daha erken saatlerde yapmalı ya da tamamen kaldırmalı…
Evlenecek çiftlerin mutluluklarına, bir pişmiş gezen tavuk yüzünden gölge düşmemeli, düğünleri hüzne dönüşmemeli!
Yağdı yağmur yine çöktü İstanbul!
Hafta sonu yağan aşırı yağmurlar, İstanbul’da hayatı felç etti…
Bazı konutlar ve iş yerleri ile, çarşılarını, alt geçitlerini su bastı…
Kanalizasyonları taştı…
Görüntüler, daha önceki şiddetli yağmurlarda yaşananlardan pek farklı değildi.
Medyaya yansıyan manzara ve mağdurlar hep aynıydı.
Bu kez tepkiler farklıydı sadece!
Daha önce İstanbul’u sel götürdüğünde CHP’liler, “Nerede bu belediye? Nerede Başkan?” diye feryat eder, AK Partililer “Bu bir doğal afet kardeşim, belediye ne yapsın? Dünyanın her yerinde yaşanıyor” diye savunurlardı.
Pazar günkü felaketten sonra ise AK Partililer, “Nerede bu belediye, nerede herkesi kucaklayan başkan?” diye feryat ederken, CHP’liler “Bu bir doğal afet kardeşim, henüz üç aylık belediye başkanı ne yapsın?” savunmasını yaptılar.
Sonuçta;
İstanbul’un başına imam da gelse müezzin de gelse, altyapıdaki kaderi değişmiyor…
Her şiddetli yağmurda koca mega kenti sel götürüyor!
Yastık altı, yorgan üstü!
Hükümetin 10 maddelik tasarruf planı hazırmış.
Planın hedefi;
Yatırım, ihracat, istihdam odaklı büyüme modelinde yurtiçi tasarrufların arttırılması…
Maddeler arasında, yastık altı tasarruflarının finansal sisteme çekilmesiyle ilgili özel teşvikler de var.
Vatandaşların, borçlanarak harcama yerine tasarruf ederek harcama davranışı desteklenecekmiş. Hazır olsunlar, Hükümet şöyle seslenecek vatandaşlarına;
“Ayağını yorganına göre uzat, yastığını da bana!”
Tahtayı açsan ne olur, çaksan ne olur?
Çok zor görünüyor da…
Diyelim ki, mucize gerçekleşti ve Bursaspor yönetimi transfer yasağını kaldırmayı başardı…
Bu saatten sonra kimi transfer edebilir ki?
Ligler başlamış, herkes alacağını almış, satacağını çoktan satmış…
Boşta kalan futbolcuların kesin bir defosu var ki, gidecek kulüp bulamamışlar!
Gelecek futbolcu takıma uyum sağlayana kadar ligin ilk yarısı biter!
İkinci yarısında da parasını alamadığı için sahada naza çeker!
Yönetim, transfer tahtasını açtırmakta çok geç kaldı, daha fikstürün çekildiği gün attıracaktı imzaları…
Dost acı söyler;
Biz bu sezon Süper Lige çıkmak şöyle dursun, bu ligde kalalım, o bile büyük başarıdır!