Dün, İnegöl’ün Oylat Kaplıcaları’ndaydık…

İlçenin mobilyası, köftesi, ayçekirdeği, tarihi mehteri, müzesi, mağarası kadar Oylat’ın şifalı sularının namı da yurtiçi ve yurtdışında meşhurdur…

Uludağ’daki kar suları ve civarındaki yeraltı kaynaklarından beslenen bu turizm merkezi, doğanın tüm renklerini barındıran ormanın içinde, yılın her mevsimi insanlara yalnız şifa değil huzur da veren tatil cenneti…

Gitmişken kese sabun yaptık ama asıl bulunma nedenimiz başkaydı…

Yeşil enerji projesinin açılışı vardı…

 

*

 

Nedir bu yeşil enerji, hemen özetleyeyim…

Atık termal suları bundan sonra boşa akmayacak…

Türkiye’de alanında ilk olan sistem sayesinde o sular bir havuzda toplanıp, Oylat’taki işletmelerin ısınmasında kullanılacak…

Yıkananların vücuduna enerji veren kaplıca suyu bundan sonra işletmelerin ısınma bütçelerine de şifa verecek!

İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş‘ın hayata geçirdikleri bu projeyle ilgili verdiği rakamlar ilginç…

Isınmak için yılda 650 ton kömür kullanılıyor bu da 600 bin liralık bir maliyete yol açıyormuş…

Bu maliyet 200 bin liraya kadar düşmesi kadar sistemin bir başka güzelliği de bölgeyi kömürden kurtarması…

Kömürün taşıması, atığı, kokusu, dumanıyla orman havasına verdiği zarar tamamen ortadan kalkmış.

 

*

 

Bursa Büyükşehir Belediyesi de el atmış Oylat’a…

Milletvekili Hüseyin Şahin zaten İnegöl’ün Ankara şubesi!

Şu yol iyileştirme çalışmaları da tamamen bir bitse, Alinur Başkan‘ın hayali ve hedefi gerçekleşecek…

İnegöl sağlık ve termal turizminin başkenti olacak!

O potansiyel de var, enerji de!

 

Yıllar termal su gibi geçiyor!

 

Yıllar var, Oylat Kaplıcaları’na gitmiyorum…

Bir anekdot paylaşayım da, kaç yıldır gitmediğimi merak edenlere de ipucu olur…

Bir gün Oylat’taki Çağlayan Otel‘in hamamının havuzunda yorgunluk atıyorum…

Karşı kurnada bir baba, almış 6-7 yaşlarındaki oğlunu karşısına yıkıyordu bir güzel…

Fakat çocuk yerinde durmuyor “gözüm yanıyor baba, su çok sıcak” gibi bahanelerle yıkanmaktan kaçmanın yollarını arıyor…

Yanlarından geçince bir de ne göreyim, meğer Bakan Faruk Çelik’miş oğlunu yıkamaya çalışan o baba!

Tabii o yıllar Faruk Bey daha yeni milletvekili…

Muhtemelen seçim yorgunluğunu atmak için gelmiş…

“Fotoğrafınızı çektim, yarın manşetsiniz!” diye takılınca, beni gördüğüne önce bir şaşırdı sonra gülerek “Hamamda bile rahat yok şu basından!” demişti.

O gün yıkanmamakta direnen oğlu Enes için bugünlerde düğün hazırlıkları yapıyor Bakan Çelik…

 

Aydın bakışı…

 

Oylat’taki yeşil enerji sisteminin açılış törenine katılanlar arasında AK Parti Bursa milletvekillerinden M.Müfit Aydın ve Osman Mesten da vardı.

Aydın, konuşmasında genel siyasete de değindi.

Önemli saptamalarda bulundu.

Bir cümlesi çok dikkat çekiciydi…

Dedi ki;

“Türkiye maalesef son 3-4 yıla kadar başkaları tarafından yönetiliyor, yönlendiriliyordu. Ne zaman ki kendi kendini yönetmeye başladı, bu birilerini rahatsız etti. Bölgemizde ve çevremizdeki istenmeyen savaşların, terör saldırılarının bir nedeni de ‘van münit’ ve ‘dünya beşten büyüktür’ sözlerinden duyulan rahatsızlıktır.”