Dikkat ettiyseniz, patates-soğan olayına hiç girmedim şu ana kadar…
Yazılı, görsel ve sosyal medyada yapılan bol soğanlı göz yaşartan esprilere uzaktan acı acı gülümsemekle kaldım.
Neden?
Çünkü o soğandan çok çektim ben!
Kokusu hala klavyemin ucunda!
*
Yazarlığa yatay geçiş yapmadan önce bir dönem ilçe haberlerinden sorumlu müdür olmuştum gazetede…
İlçe muhabirleri bana bağlıydı. Onlardan gelen haberleri elden geçiriyor, gündemdeki önemine göre sayfaya veriyordum.
Bir Karacabey muhabirimiz vardı, çalışkan mı çalışkan, bir o kadar da fırlama!
Haftada on haber gönderiyorsa dokuzu soğanla ilgiliydi!
Haberinin başlığı da hep aynı:
“Karacabey soğanı göz yaşartıyor!”
Para etmediği için tarlada kalan, çürümeye terk edilen soğanlarının başında oturmuş kara kara düşünen, ellerini havaya açıp “yandık, bittik” diye feryat eden, köylü fotoğraflarıyla da süslüyordu haberini…
*
Ne zaman haber istesem, soğanla ilgili hep o haberi aynı başlıkla ve aynı fotoğraflarla gönderiyordu Karacabey muhabirimiz…
Sadece haber aynı olsa iyi gönderdiği fotoğraftaki tarla, tarlada ağlanan soğan üreticileri hepsi aynı insanlar!
Ne talihsiz köylüymüş, ektiği tarlada kalıyor her seferinde diyordum ki, sonradan çözdüm olayı…
Meğer bizim muhabir, habere ilk gittiğinde çekmiş bir makara filmi, fotokopiyle çoğalttığı haberle birlikte gönderiyormuş tek tek…
Bir gün aradım, “Kardeşim, bu soğan ne zaman para edecek? Köylünün ağlamaktan kurudu gözyaşları bizim yazmaktan, okurun ise okumaktan!” dedim…
Durumu hemen çaktı…
O günden sonra başladı, traktörlere yüklenmiş çuval dolusu soğanların önünde gülümseyen köylü fotoğraflı, “Soğan köylüyü nihayet güldürdü!” başlıklı haberler geçmeye…
*
Gündemdeki, patates- soğan depolarına yapılan stok baskınıyla ilgili haberlere gelince…
Önerim şu;
Enflasyonun gözünü yaşartmak, ekonomimizi cücükleştirmek amacıyla depolarda stoklanmış, ihtiyaç fazlası ne kadar soğan ele geçtiyse hepsini doğrayalım menemene!
Baskın haberi yapanlara da ikram edelim!
Patatesler de okullara dağıtılsın, patates baskısı için!
İşte Bozbey’in yerine önereceği isim!
Gelen haberlere bakılırsa…
Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP’nin Bursa büyükşehir belediye başkan adayı olmayı kabul etmiş gibi…
Genel Merkez’in baskısına, parti tabanının ve bir kısım medyanın arzusuna kayıtsız kalamamış Bozbey…
31 Mart’taki yerel seçimde CHP Büyükşehir belediye başkan adayı olmasına olacak ama bir şartı varmış diyorlar…
Nedir o şart?
4 dönem belediye başkanlığını yaptığı Nilüfer’in belediye başkan adayını onun önereceği isim olacakmış…
Olmazsa ne olur?
Büyükşehir adaylığı yatabilir!
Peki Bozbey kimi önerebilir Nilüfer için?
Aldığım duyuma göre, en kuvvetli aday, Belediyenin Japon personeli Shota Aoki!
Diyorlar ki;
Başkan Bozbey, Genel Merkez’e, “Madem ki, beni büyükşehire aday göstererek siyasi harakiri yaptırıyorsunuz, o halde yerime de Tokyo’lu Aoki’yi Nilüfer’den aday göstermenizi istiyorum” demiş…
İttifak biter hızlı tren bitmez!
MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup göndermiş…
Mektubunda;
Yapımı yılan ve yalan hikayesine dönen Bursa-Ankara Hızlı Tren Projesi’nin bir an önce tamamlanmasını istemiş Büyükataman…
Bakalım mektubun etkisi olacak mı?
Ben karamsarım o konuda…
Aha buraya da yazıyorum, AK Parti ile MHP arasındaki Cumhur İttifakı biter, hızlı tren projesi bitmez!
Bittiğini göreyim, raylarında yürüyeceğim tek çorapla!
Pembeli Başkan!
Geçen hafta sonu Bursalı ANAP’lılar kahvaltılı bir etkinlikte biraraya gelmişti.
Katılanlar arasında Mudanya Belediyesi eski başkanı Erol Demirhisar da vardı.
Baktım üzerinde çingen pembesi gömleği, takıldım hemen:
“Başkan, pembe çok açmış sizi! Belediye başkan adaylığı için partilere gönlüm sende şeklinde subliminal mesaj mı veriyorsun hayırdır?”
Önce güldü, ardından türküyle verdi yanıtı:
“Pembe giyerim pembe
Pembe yakışır gence
İnsan bir hoş oluyor
Burada eski dostları görünce!”