Yerel seçim startının verildiği ilk günden beri, siyasetçiler, belediye başkan adayları konuştular, anlattılar…
Bizler de gazete sayfalarında haber yaptık, köşelerimizde ve ekranlarda yorumladık…
Mitinglerinden izlenimlerimizi paylaştık.
Belediye başkan adaylarının proje toplantılarını izleyip, seçildiklerinde gerçekleştirmek istedikleri vaatleri sizlere aktardık.
İzlediğimiz, dinlediğimiz tüm adayların hedefi, amacı ortaktı;
Seçileceği şehri veya ilçeyi; havası, suyu, toprağı temiz, daha sağlıklı, daha huzurlu, daha konforlu, daha çağdaş hale getirmek…
*
Şimdi sıra seçmende!
Aylardır, söylenenleri dinlediniz, konuşanları izlediniz, yazılanları okudunuz…
Hepsini akıl ve gönül süzgecinizden geçirip; yaşadığınız şehre, ilçeye hangi belediye başkan adayı, hangi meclis üyeleri ve mahallenize hangi muhtar adayının en iyi hizmeti vereceğine inandıysanız, oyunuzu ona vereceksiniz…
Şimdiden hayırlı uğurlu olsun…
Demokrasi güzel şey!
Kıymetini bilelim.
*
Bu arada;
Hala kararsız seçmenlerimiz varsa, onlara da şu aralar sosyal medyada sıkça paylaşan bir fıkrayı anlatayım, belki sandıkta bir faydası olur!
Yaptıkları işten sıkılan iki arkadaş, dünyayı gezmeye karar verir.
Fakat gezi sırasında paraları bitince çalışmak zorunda kalırlar.
Bir çiftlikte ahırlardaki tezekleri temizleme işi bulurlar.
Yaptıkları işten memnun kalan çiftliğin sahibi, onları ahırdan alıp yumurta ayıklama bölümüne gönderir.
Bantta önlerine gelen yumurtaların sağlam ve temizlerini ayrı bir yere, çürük ve kırıklarını ayrı bir yere koyacaklardır…
Ne var ki, hangisi iyi hangisi kötü seçerken aralarında sürekli tartışırlar, olan yumurtalara olur.
Bunu duyan çiftlik sahibi, çağırır iki arkadaşı yanına ve Türkiye’de ne iş yaptıklarını sorar.
Birinin gazeteci, diğerinin de siyasetçi olduğunu öğrenince, gülümser:
“Tahmin etmeliydim! Çünkü çok güzel b.k atıyorsunuz ama daha bir yumurtanın sağlamını, çürüğünü ayırırken bile anlaşamıyorsunuz!”
Yeni doğan Başkan!
Gazeteci-siyasetçi dostluğunu anlatan bu fıkra da güzeldir…
Yok, rahmetli Turgut Özal’la ilgili anlatılan o klasik “yüzme bilmiyor” değil, bu anlatacağımı çok duymamış olabilirsiniz…
Belediye başkanı, sabah gazeteye bir bakıyor, onunla ilgili tam sayfa fotoğraflı ölüm ilanı verilmiş.
Hemen sarılır telefona, gazetenin genel yayın yönetmenini arar:
“Bu ne rezalet! Bu bir skandal! Ölmediğim halde benim ölüm ilanımı nasıl yayınlarsınız gazetenizde? Derhal aynı sayfada ve aynı büyüklükte bir tekzip bekliyorum yarınki gazetenizde!”
Yayın Yönetmeni mahcup ev üzgündür:
“Sevgili Başkan! Üzgünüm, biz saygın bir gazeteyiz! Tekzip yayınlayamayız ama yarın bu hatamızı daha güzel bir şekilde telafi ederiz, siz hiç merak etmeyin!”
Dediğini de yapar…
Belediye başkanının adı, ertesi gün gazetenin “Bugün doğanlar” köşesinde yer alır!
Hem de ölüm ilanında çıkan fotoğrafıyla birlikte!
N’erdeee o eski iddialı siyasetçiler?
Önceki seçimlerde, gazetecilerle siyasetçiler aralarında seçim tahmini üzerine iddiaya girerlerdi.
Kimi takım elbisesine, kimi gömleğine, kravatına…
Kimi de yemeğine…
Benim de çok kravat, gömlek kazandığım olmuştu. Bir o kadar da kaybettim tabii…
Dikkat ettim, bu yerel seçimde pek bahse giren olmadı…
Neden acaba?
“Benim partim kazanır. Benim adayım seçimi alır” diyebilecek iddialı siyasetçi mi kalmadı?
Gardıroplarda, yeni takım elbiseleri, gömlek ve kravatları koymaya yer mi kalmadı?
Yoksa sandıktan çıkacak sonucu tahmin etmek mi zorlaştı?
Kahve deyip geçmeyin
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırının dışında birçok faydası var.
Ne gibi mi?
Örneğin;
Uyuşukluğu giderip enerji veriyor ve uyanık kalmanızı sağlıyor.
Sandığa gidip, oy kullanmaya üşenenler varsa hemen bir kahve yapsın kendisine…
Sonra doğru oy kullanmaya…
Demokrasilerde uyuşukluğa yer yok!
Bir kahve de akşam seçim sonuçlarını izlerken ısmarlayın kendinize…
Uyarı
Yarın 1 Nisan!
Şaka doluyor insan…
Yine de dikkat edin şakalara gelmeyin, dostlarınıza yapacağınız şakanın cılkını çıkarmayın!