Bayramlarda ulaşımın bedava yapılıp yapılmamasıyla ilgili yaşanan polemik yüzünden, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin son oturumunda alınan diğer önemli kararlar güme gitti.
Özellikle kaçak yapılaşmayla mücadele konusunda ciddi kararlar alınmıştı…
Örneğin;
Kentteki kaçak yapılan yıkılması ve inşaatı yapan kişi, müteahhit ile firmaların cezalandırılmasını öngören karar kabul edildi.
Karara göre;
Bu kaçak yapılara beton veren firmalar ile işin yüklenicisi kişilere de, iş yeri kapatma, çalışma ruhsatı iptali gibi cezalar gelebilecek.
Yalnız beton değil, demir satan, hatta şantiye suyu ve elektriği verenleri de bu ceza kapsamına almalı!
*
Meclis’te oy birliği ile alınan o karar, Büyükşehir Belediyesi’nin kaçak yapılaşmayla mücadeledeki kararlılığının bir göstergesiydi…
Karar metninde aynen şöyle yazıyor:
“Şehri görsel açıdan anlamsız kılan, sosyal hayatı ve kişi psikolojisini olumsuz etkileyen kaçak yapıların 3 iş günü içinde yıkılmasına…”
Laf aramızda…
Bu karar da en az bayramlarda bedava ulaşım kararı kadar tartışılabilir endişesindeyim!
Çünkü, şehri görsel açıdan anlamsız kılan, sosyal hayatı ve kişilerin psikolojisini olumsuz yönde etkileyen öyle çok yapı var ki, onları yıkmak için 3 iş günü yetmez, en az 3 bin gün lazım!
*
Alınan karar, kaçak inşaatı yapanların psikolojisini de bozabilir!
Gerçi bu yapıların çoğu imar affıyla yıkımdan kurtuldular ama hiç olmazsa bundan sonra yapılmasına göz yumulmaz.
Zararın neresinden dönülürse kardır!
Ayrıca, belediye bünyesinde, kaçak yapılarla ilgili telefon ihbar hattı da kurulacakmış…
Bu da önemli bir karar…
Baktınız mahallenizde, sokağınızda kaçak bir inşaat var, hemen o hattı arayıp, ihbarda bulunabilirsiniz.
İnşaatın yapılmasına göz yumup, zamanında ihbar etmeyenlerin, yarın öbürgün, “Binanın görüntüsü psikolojimi bozuyor, manzaramı, güneşimi ve rüzgarımı kesiyor” diyerek belediyeye şikayet etmeye hakkı yok…
Psikolojiniz sağlamken yapın ihbarınızı!
Trileçe
Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiğimiz Üsküp gezisi sırasında, tarihi çarşısında dolaşırken bir kafeye oturduk.
Baktık menüde trileçe tatlısı da var…
Balkanlara özgü olduğu ileri sürülen bu sütlü tatlıyı bir de ana vatanında yiyelim dedik ama yediğimize pişman olduk!
Bizim Bursa’da yapılan trileçe, orada yediğimize hem lezzet hem de görünüm açısından on basar…
Tatlıdan başka her şeye benziyordu. Belki her yerde bu kadar kötü değildir…
Fakat siz yine de trileçeyi Balkanlarda değil Bursa’da yiyin derim…
Ağzınızın tadı bozulmasın!
İngiltere’nin Trump’ı!
İngiltere’nin yeni Başbakanı Boris Johnsonseçildiği günden beri, ABD Başkanı Doland Trump arasındaki ortak özelliklerini sıralıyor medya…
Gerçekten de ortak yönleri çok…
İkisi de popülist…
İkisi de şovmen…
Ve ikisi de sarışın!
Yalnız birinin saçları altın sarısı, diğerinin ise yumurta sarısı…
İki liderin ülkemizle ilgili bir ortak bağı da daha var diyorlar…
Trump’un İstanbul’da iş merkezi, Johnson’un da Çankırı’da akrabaları olduğu söyleniyor!
Bakalım, siyasi performanslarıyla aralarındaki bu benzerliğe zekalarını da katacaklar mı?
Ben bir mizahçı olarak umutluyum!
Uludağ Üniversitesi
Yıllardır, Uludağ Üniversitesi’ne her gidişimde gözüm takılır, merak eder ve hep sorarım kendi kendime…
Uzun zaman sonra hafta içinde gittiğimde aynı sorular geldi aklıma yine:
* İnsanlara üniversiteye değil de köy garajına giriyormuş izlenimi veren şu giriş ve çıkışlarına niye bir düzenleme yapılmaz?
* Neden girişine üzerinde ismi yazan şöyle büyük ve havalı bir tabela konmaz?
* Çevre düzenlemesine ve binalarının, yollarının bakımına, yönlendirme tabelalarına niye özen gösterilmez?
* Tanıtım ve kayıt için üniversiteye gelen öğrencilerle ailelerinde, daha ilk girişte hayal kırıklığı yaratan, tedirginlik yaratan görüntülere neden son verilmez?
* Üniversitemize yakışmayan bu olumsuzluklara son verecek bütçe mi yok?
* Önemli olan verilen eğitimin kalitesi elbette ama imaj da önemli! Bursa’ya yakışmıyor bu fiziki hali! Dost acı söyler!