İnsanların mutluluk derecelerini ölçmek için yol kenarına bir miktar para bırakmış, psikoloji uzmanları…
Bir köşeye çekilip gizlice gözlemlemişler, parayı bulacak kişilerin hallerini…
Yerdeki parayı görenlerde önce bir şaşkınlık, ardından bir panik ve heyecan görülmüş…
Fakat parayı yerden aldıkları an, yüzlerine acayip bir mutluluk pırıltısının vurduğunu da fark etmişler.
*
Ve o deneyden şu sonuca ulaşmışlar;
Yerden para bulmak insanı mutlu ediyor!
Erkeklerin para bulmaya sevinme oranı yüzde 90’larda, kadınlarda bu oran 10 puan daha düşük çıkmış.
Bu ilginç araştırmanın yapıldığı ülke, İngiltere…
Ya bizim ülkemizde olsaydı?
Sonuç değişir miydi?
Değişirdi…
Bizde, tam tersi çıkabilirdi.
Neden mi?
Yerde para görünce, sevinmekten daha çok bir korku sarar çoğumuzu…
Hayır getirmeyeceği inancı, vicdanımızı rahatsız eder, alsak da harcayamayız o parayı.
Bir merhamet duygusu sarar içimizi…
Düşürenden fazla üzülürüz.
*
Yerdeki para çok az bir miktarsa, bazılarımız eğilip almaya tenezzül etmez, görmezden gelerek yürür gider…
Bazıları ise, alır parayı, karşısına çıkan ilk dilenciye, camiye veya küçük bir çocuğa verir.
Yerdeki para miktarı büyükse, alıp en yakın karakola teslim edenler, gazete ilanlarıyla paranın sahibini arayanlarımız da çoktur memlekette.
O tür insanlar medyada da haber olurlar.
Atılan başlıklar hep aynıdır:
“İnsanlık ölmemiş!”
*
Sonuçta;
Millet olarak belki kısa yoldan köşeyi dönmeyi çok sevsek de, yolun çok da kısa olması bizi rahatsız eder…
Fıkrada olduğu gibi…
İstanbul’un taşı toprağı altın olduğunu duyan Temel ve Dursun, bu şehre göç etmeye karar verirler.
Şans bu ya, İstanbul’a ayak basar basmaz bir bakarlar yerde madeni 1 lira…
Dursun tam eğilip parayı almak isterken Temel engeller:
“İlk günden çalışmak ayıp olur da! Alma bırak o parayı!”
Yaşasın Cumhuriyet!
Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı…
Cumhuriyetimiz 94 yaşında…
Başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, dün olduğu gibi bugün de vatanı için, bayrağı için canını feda etmekten çekinmeyen, tüm şehit ve gazilerimizi, sevgi, saygı, rahmetle anıyorum.
Cumhuriyet sen çok yaşa!
Değerini anlamayanlar, vursun başını taştan taşa!
Empati ve sempati
Empati, kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koyarak düşünüp, karar verme hali…
Yani bizde pek ihtiyaç duyulmayan bir duygu!
Keşke duyabilsek, başkalarının dertleriyle dertlenebilsek!
Her şeyin aşırısı nasıl zararlıysa, uzmanlar empatinin de fazlasının insanı hasta edebileceği konusunda uyarmışlar.
Bireylerde tükenmişlik sendromuna yol açabiliyormuş.
Siz siz olun empatiyle sempatiyi dengelemeye çalışın!
Hastalanıp da antipati olmayın!
İstifalar arasındaki benzerlikler
İstifası istenen AK Partili belediye başkanlarının, istifalarını açıkladıkları basın toplantısındaki şu benzerlikler eminim sizin de dikkatinizi çekmiştir.
* Toplantıya başlamadan önce “içim yandı, boğazım kurudu” diyerek su içiyorlar…
* Yaptıkları hizmetleri anlatıyorlar…
* İstifanın kendi istekleri dışında olduğunu ısrarla vurguluyorlar…
* Liderini övüyor, partisinin ve davanın hizmetinde olacaklarını söylüyorlar…
* Yorgun, kırgın, üzgün olmadıklarını, yüz mimikleriyle kanıtlamaya çalışıyorlar…