Dün gazetelerde, Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı‘nın, vatandaşları baca temizliğini mutlaka yaptırmaları konusunda çağrısı vardı…
Her yıl, bu dönemlerde tekrarlanır bu çağrı…
Baca temizliği deyip geçmeyin, ciddi hasarlı yangınlara yol açabiliyor.
Haberi okuyunca, muhabirliğim döneminde unutamadığım bir baca yangınını hatırladım…
Unutulacak gibi değildi!
*
Gazetede gece nöbetçi muhabirim…
Tek işim telsiz dinlemek, adli haber olursa gidip haberini yapmak ve haber önemliyse gazete baskıya girmeden önce sayfaya koydurmak…
Bir ara, yangın anonsu geçti…
Apartmanda baca yangını çıkmış.
Demek o yıllar baca yangınlarına bile gidiyormuşuz haber çıkar diye!
Adresi almak için telsize dayadıp kulağımı…
Mahalle adını söyleyince bir irkildim, çünkü oturduğum mahalleydi!
Ardından benim evin olduğu sokağı söyleyince iyice ürkmeye başladım!
Aldı mı beni bir korku?
Bugünkü gibi cep telefonu da yok arayıp evi sorayım…
Ev telefonu bile yok!
*
Yüklendim muhabir çantamı, atladım gazetenin aracına, olay yerine gittim…
Sokağa bir girdim ana baba günü!
Kalabalığın arasından ilerlerken, bir komşuma “Kimin evi yanıyor?” diye sordum. Adam yüzüme şaşkın şaşkın baktı:
“Kimin olacak, senin oturduğun apartmanın bacası tutuşmuş oğlum! Resmini çekeceğine git kurtar evdeki aileni!”
Korktuğum başıma gelmişti!
Neyse ki, itfaiye zamanında gelerek, yangın büyümeden söndürmeyi başarmış…
Eşimi ve çocuğumu sakinleştirdikten sonra söndürme çalışmalarından birkaç fotoğraf çektim…
*
Ertesi gün, “Korkutan yangın!” başlığı ile çıkmıştı gazetede haber…
Fakat, aynı zamanda apartmanın yöneticisi olan ev sahibimle aramız bozuldu. Yangının yıllardır yapılmayan baca temizliğinden kaynaklandığını yazdığım için bana kızmış, kirayı yüzde yüz arttırmaya kalktı!
“Ben önce gazeteciyim, sonra kiracı!” diyerek, taşınmıştım bacası sağlam başka bir eve!
Atalarımız da depresyondaymış!
İstanbul Avcılar’daki Küçükçekmece Gölü kıyılarında yürütülen antik kazılarda, tam 1400 yıl öncesi kullanılan depresyon ve kalp ilaçlarının kalıntıları bulunmuş.
Hem de bol miktarda!
Kazı yapılan arazide bir takım bitkiler de ele geçirilmiş.
Bu bitkilerin özü, depresyon, sakinleştirici ve kalp hastalıklarına iyi gelen ilaçların yapımında kullanılıyormuş.
Hani depresyon ve kalp rahatsızlıkları çağımızın hastalığıydı?
Bak, atalarımız da 1400 yıl öncesi depresyona giriyor, kalpten tık diye gidiyorlarmış!
“Bugün de avlanamadık, mağarada çoluk çocuk aç bekliyor, ne yapsak acaba” diyerek stres yapıp depresyona giriyorlardı herhalde…
Yakında o kazılardan tansiyon ölçme aletleri ve prostata iyi gelen bitkiler de çıkarsa şaşırmayalım!
Siyasettin Hoca
– Hocam! Yine başladı Başkanlık sistemi tartışmaları… Ne düşünüyorsun bu konuda?
– Tartışılmasında yarar görüyorum…
– Bize uyar mı, o sistem?
– O uymazsa, biz ona uyarız!
– Nasıl bir başkanlık sistemi olmalı?
– Ülkeyi yönetenlerin, aldatılma ve kandırılma ihtimallerini tamamen ortadan kaldıracak güzel bir sistem olsun da, adı ne olursa olsun fark etmez evladım!