İşin ciddiyetini önemsemeyenler, bedelini bir şekilde ödüyorlar.
İşte son örnek 1972 yılından beri yayımlanan Gırgır Dergisi…
Son sayısında yer verdiği Hz. Musa ile ilgili bir dandik karikatür yüzünden efsane dergi kapanmak zorunda kaldı!
Gördüm o sözde karikatürü ben de, içinde gram espri olmayan, tamamen belden aşağı argo sözlerden oluşuyor…
Gülümsetmekten çok sayfa dolsa da gitsek amaçlı çizilmiş gibi…
Demokrasi ve özgürlük sınırlarını, değer yargılarına yönelik hoşgörü sabrını zorlayan bir karikatür olmuş…
Çizen arkadaş belli ki Charlie Hebdo’ya özenmiş!
Orada da yayınlansaydı aynı tepkiyi görürdü!
*
Son yıllarda mizah dergilerindeki çizgilerin ve esprilerin yüzde doksanı hep belden aşağı!
Cinsellik yıllardır hep vardı ama sözler çizgilerin önüne bu kadar geçmez, okuru rahatsız etmezdi.
Ben de yıllardır olaylara mizah penceresinden bakarak köşesinde yorumlamaya çalışan bir yazı emekçisiyim…
Espri üretmenin göründüğü gibi kolay olmadığını en iyi bilen ve her gün yaşayanlardanım…
Gazetemizin emektar karikatüristi Zeki Bulut’la da Türk mizahındaki bu tür sorunları her zaman konuşuyor, tartışıyor ve gelecek adına kaygılanıyoruz…
*
Yine de Gırgır dergisinin kapanması haberine üzüldüm…
Bende yeri ayrıydı…
Çünkü benim bile karikatürüm yayımlanmıştı o dergide, hem de 14-15 yaşlarındayken!
Oğuz Aral yönetiminde o çok sattığı, kapağıyla gündem yarattığı yıllar, amatör çizerler için ayrılan sayfaya karikatürler gönderirdim sürekli…
Oğuz Bey yönetirdi o sayfayı, çıkan karikatürlerin altına yapıcı eleştirilerde bulunurdu.
Baktım bir gün koymuşlar benim iğrenç karikatürü de, altına da, “Bol bol tarama yap, espri çalış! Dediğimi yapar, sabredersen ekmek yersin bu işten!” diye yazmıştı.
Bendeki mizah ışığını ilk gören Aral’ı da bu vesileyle saygıyla anıyorum.
Rahmetlinin kurucusu olduğu Gırgır’ın bugünkü kara mizah halini görmemesine de seviniyorum!
Formayı hak edenler…
Galatasaray’ın yeni teknik direktörü Igor Tugor, geldiğinin daha ilk haftasında, takımın iki en formda futbolcusu Bruma ve Hakan Balta’yı Ç. Rizespor maç kadrosuna almıyor.
Bir de Bursaspor’a bakalım…
Teknik kadro değişti, kadro yine aynı!
Haftalardır formsuz olan, sahada dökülen futbolcular hala ilk onbirde oynuyorlar!
Bunun kadro zenginliği ile alakası yok!
İyi bir teknik direktör, taraftarın tribünden gördüğü sıkıntıyı çok önceden görüp önlem alandır!
Kayserispor maçı sonrası “formayı hak eden giyecek” demiş Mutlu Hoca!
Hak etmeyen Özlüce’ye de gelmesin!
Hak etmek yetmez, armanın ağırlığını da hissetmeleri lazım!
Sigorta
Araçlar yerine şoförün sigortalanmasını öngören bir sistem üzerinde çalışma yapılıyormuş. Avrupa’da birçok ülkede uygulanıyormuş bu…
Mantıklı bir sistem gibi görünüyor!
Bırakın, “mal canın yongasıdır” diyen aracına kasko yaptırsın, “önce can, sonra canan” diyenler kendini sigortalasın!
Yeter ki, sigorta fiyatları vatandaşın sigortasını attırmasın!
Evet bebek!
Diyarbakırlı Çelik Ailesi, doğan bebeklerine “Evet” ismini koymuşlar.
Hadi referandumun yapıldığı 16 Nisan’da doğsa çocuk bir esprisi var da, daha iki ay öncesinden koymaları ilginç!
Referandumdan ‘evet’ çıkarsa, sırtı asla yere gelmez o ailenin ve bebeğin!