Hayallerini, hedeflerini her daim yüksek tutmalı insan…
Onlara ulaşmada sabır ve çaba göstermeli…
Bir gün, bizim mahallenin berberi Özkan’da sakal tıraşı oluyorum…
Duvarda asılı bir çerçeve ilişti aynadan gözüme…
Daha doğrusu çerçevenin içindeki resim dikkatimi çekti.
Yabancı marka, beyaz renkli son model spor bir otomobilin resmi vardı…
Berber salonlarında, manzara, futbol takımını, güzel hatun resimlerinin asıldığını gördüm ama otomobil resmine ilk kez tanık oluyordum.
Biraz da gazetecilik merakıyla sordum:
“Kimin o oto?”
*
Özkan, yan koltukta başka bir müşteriyi tıraş eden genç kalfasını gösterdi:
“Bizim Fatih’in!”
İnanmadım.
Çünkü, duvarda resmi asılı olan, üst segmend dedikleri pahalı otolar sınıfında…
Berberlikten kazanacağı para o otomobilin vergi ve kaskosuna yetmez!
Duvardaki çerçeveyi göstererek takıldım Fatih’e:
“Senin mi gerçekten o otomobil?”
Gayet kararlı:
“Evet abi, o benim hayalimdeki tek otomobil!”
*
Otomobil dergilerini karıştırırken görmüş…
Görür görmez de adeta aşık olmuş ve “olacaksa böyle bir arabam olsun” demiş…
Sonra, dergiden o resmi kesip, çerçeveleterek asmış berber salonunda çalıştığı koltuğun tam karşısındaki duvara…
Bununla da yetinmemiş Fatih, o günden sonra hayalindeki o son model beyaz renkli spor otomobile kavuşmak umuduyla para biriktirmeye başlamış.
Ne zaman gitsem berbere, takılırdım “Hayaller ne durumda? Parayı tamamladın mı” diye…
*
Hafta içinde, baktım yüzü gülüyordu…
Hayalindeki o otomobiline kavuştuğunu söyledi!
Son modeli olmasa da şimdilik 2005 modelini taa İstanbul’dan bulup, almış.
Tebrik ettim…
Artık o duvardaki resmi de değiştirmesini önerdim…
Otomobilinin başında çekildiği resim yakışır o çerçeveye!
Üzerinde de “Hayaldi gerçek oldu” yazmalı…
Her yıl aynı terane…
24 Nisan’da, ABD Başkanı 1915 Olayları için acaba ne diyecek?
Ya bu defa “soykırım” derse?
Neyse bu yıl da Başkan Obama yine “Büyük felaket” diyerek iki tarafı da idare etti…
Seneye Allah kerim!
En trajikomik olan da, Türkiye’yi “soykırım”la tehdit eden ülkeler!
İnsan önce kendi insanlık siciline bakar!
Hani, “dinime küfreden bari müslüman olsa” derler ya, bunlarınki de o hesap…
Soykırımı meslek haline getirenler, kalkmışlar 100 yıl önceki savaş şartlarının oluşturduğu hukuki ve zorunlu göç yolcuğunda yaşanan sıkıntıların, acıların sorumluluğunu sadace Türkiye’ye yüklüyorlar.
O dönem Ermeni çetelerinin yaptığı kalleşlikleri, zulümleri görmezden, duymazdan geliyorlar!
Peki bu cesareti nereden buluyorlar?
“Beyler! 100 yıl önce sizlerin Çanakkale’de ne işiniz vardı? Şimdi Ortadoğu’da ne dolanıyorsunuz? Demokrasi aşkına mı?” diye sormuyoruz da ondan!
Günler çuvala mı girdi?
AK Parti ve CHP Bursa’daki seçim mitingi için 16 Mayıs’ta karar kılmışlar.
İkisinden biri tarihi değiştirmezse, iki miting de aynı gün olacak…
İki saat arayla biri Gökdere‘de yapacak mitingini, diğeri Merinos Park’ta…
Bu ne demek?
O gün Bursa trafiğinin pert olması demek…
Ulaşım durunca hayat duruyor kentte!
Yapmayın bu zulmü Bursalılara yoksa seçimde çok kötü çıkarırlar acısını!
Medya açısından da riskli…
Haberler ve yorumlar ister istemez iki mitinge bölünecek!
Alkışlar karışabilir!
Benden söylemesi!