Rus yazar Nikolay Gogol’un dünya edebiyatının önemli klasikleri arasındadır ‘Palto’ adlı öyküsü…
Ben de siyasetin klasikleri arasına girmeye aday bir palto öyküsü paylaşmak istiyorum bugün sizlerle…
Yıllar önce, bir siyasi partinin genel başkanının, Bursa gezisi sırasında paltosunun başına gelenleri anlatacağım ama isim yok!
Genel Başkanın ismini ve partisini siz tahmin edin…
*
Mevsimlerden kış, hava soğuk mu soğuk…
Partisinin il başkanlığı tarafından düzenlenen bir etkinliğe katılmak için Bursa’ya gelir Genel Başkan…
Soğuk havaya rağmen davulla zurnalarla, büyük bir coşkuyla karşılar partililer…
Toplantı öncesi, siyasi gelenek gereği, İl Başkanlığı’nı da ziyaret eder…
Parti binasının içi dışı doludur…
Alkışlar ve sloganlarla girer içeri…
*
Gelmişken, partililere selamlama konuşması yapmadan olmaz…
Fakat konuşma yapacağı toplantı salonu, kalabalığın ve yanan kaloriferin etkisiyle çok ısınmış, adeta hamama dönmüştür…
“Sayın Genel Başkanım! Paltonuzu çıkarın isterseniz?” der, İl Başkanı…
Önce, atkısını çıkarır Genel Başkan…
Ardından, markası ve kalitesi yüz metreden belli olan taba rengi gerçek kaşe paltosunu…
Partililer, onun bu samimi ve sıcak hareketine alkışla karşılık verir…
Bazıları ise aralarında mırıldanırlar:
“Keşke bizde siyasete böyle soyunabilsek!”
*
Coşku dolu konuşmalar yapılır, çaylar kahveler içilir…
Artık gitme vaktidir…
İşte o an bir panik, bir koşuşturma yaşanır partide…
Herkes birbirine sormaya başlar:
“Genel Başkanı’nın paltosu nerede arkadaşlar? Kim aldı, nereye götürdüyse getirsin, lütfen! ”
Atkısı oradadır ama koca palto kayıptır!
Hissettirmemeye çalışsa da canı sıkılır Genel Başkan’ın, “Gitti güzelim palto! Bir de iktidara gelsek ne olur kim bilir” diye içinden söylenmektedir.
*
Neyse ki çok geçmeden palto bulunur!
Nerede mi?
Bu hala partililer arasında siyasi sır!
Kimse bilmiyor!
Bilenler de söylemiyor!
Olgunlaşmak, pişmek üzerine…
Yeni mezun alim adayı, doğruları anlatmak, yanlış bilenenleri düzeltmek amacıyla köyleri kasabaları geziyormuş.
Bakmış bir camide imam yalan yanlış fetva veriyor, hemen uyarmış…
Vay sen misin uyaran!
İmam seslenmiş cemaate:
“Her kim ki bu adama bir yumruk atarsa, cennetin kapıları ona açılır!”
Cemaat tekme tokat dalmış, Allah ne verdiyse!
Bizim alim, her gittiği yerde doğruları anlatırken yediği dayaklar sayesinde, sonunda olgunlaşmış.
Ve ilk dayak yediği camiye gelmiş…
İmam yine bildiğini okuyormuş. Fakat bu defa, imam anlattıkça, “Allah senden razı olsun hocam!” diye sesleniyormuş.
Fetvasının sonunda ayağa kalkıp cemaate seslenmiş:
“Her kim ki şu mübarek hocamızın saçından, sakalından bir kıl koparırsa, cennetin kapıları ona açılır!”
Cemaat hurraaa!!!
Banka öğütleri!
Bursaspor sevdalısı, emekli okul müdürü dostum, komşum İsmail Aksoy, bir banka cüzdanı gösterdi…
Yıllar önce kapanan Türk Ticaret Bankası’na ait 1954 yılından kalma eski bir cüzdanda yazan şu öğütler çok hoştu…
“Bebeği anası, parayı Türk Ticaret Bankası büyütür.”
“Üzülmek nene, Şansını Türk Ticaret Bankası ile dene!”
“Ak akçe kara gün içinse Türk Ticaret Bankası da istikbal içindir!”
“Türk Ticaret Bankası’nda bir hesap aç, olmazsın kimseye muhtaç!”