Ben de yeni duydum…
Meğer her yıl 11’nci ayın 11’i, ‘Dünya Yalnızlar Günü’ olarak kutlanıyormuş.
1990’lı yıllarda başlanmış kutlanmaya…
İlk Çin’de başlamış…
Bir rivayete göre;
14 Şubat Sevgililer Günü‘nü, kalbi boş, boynu bükük geçirenler tarafından icad edilmiş…
Peki Yalnızlar Günü‘nde ne oluyor, nasıl kutlanıyor?
O gün de hediyeleşiliyormuş ama arkadaş olmak isteyenler kendi aralarında!
Hediyeleşme işini Çin’deki yalnızlar bu yıl biraz abartmışlar. İnternette 13 saatte tam 1.3 milyar euroluk alışveriş yapılmış 11 Kasım‘da!
Görünen o ki;
Yalnızlık bunalımının acısını alışverişten çıkarmış Çin’li gençler!
*
Genci yaşlısı fark etmez…
Allah kimseyi yalnız bırakmasın, gerçekten zor!
En kötüsü de, kalabalıklar arasında yalnızlık duygusuna kapılmaktır.
Bu konuda bir bilimsel araştırma da yapılmış İngiltere‘de…
180 bin yalnız yaşayan vatandaş üzerinde yapılan araştırmanın sonucunda, yalnızlığın alkol ve sigara kadar zararlı olduğu ortaya çıkmış.
Erkek ya da kadın farketmez…
Yalnızlık duygusu, insanlarda kalp krizi riskini yüzde 29, felç ve inme riskini ise yüzde 32 oranında arttırıyormuş.
*
Tabii yalnızlığından memnun ve mutlu olanlar da var…
Özellikle edebiyat alanında üretim yapanlar yalnızlığı sever, ilham dışında kimselere açmazlar kapılarını!
Dünyada da ülkemizde de yalnızlık üzerine yazılmış nice romanlar, şiirler, öyküler vardır…
Yalnızlık insana çok şey öğretiyor, en çok da yanımızdayken farkına varamadıklarımızın, önemsemediklerimizin değerini!
Bu vesileyle;
Varsa şayet yalnız okurlarım, onların 11 Kasım Dünya Yalnızlar Günü‘nü kutluyorum ve hediye olarak Cahit Sıtkı Tarancı’nın şu harika mısralarını paylaşıyorum:
“Öyle yalnız kaldım ki hayatımda
Kimi gün öldüm, kimi gün ilah oldum
Çok zaman annemin dizlerine hasret
Koydum başımı kendi dizlerime
Doya doya ağladım.”
Sosyal Yardımlaşma Pavyonu!
Konya polisi, tabelasında “Eğitim, Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği” yazan yere baskın yapmış…
Bastıkları yer, dernek yerine bildiğimiz pavyon çıkmış!
Hem de yabancı uyruklu hayat kadınlarının çalıştırıldığı bir pavyon…
İşletme sahibi uyanık yakalanınca acaba kendini nasıl savundu?
Şöyle deseydi keşke, belki kurtarırdı paçayı:
“Amirim, yanlış anlamayın, görüntü sizi yanıltmasın! Biz gerçekten de dernek gibi çalışıyorduk… Türk erkekleriyle Ukraynalı bayan arkadaşlarımız arasındaki eğitim, kültür ve sosyal dayanışmaya yardım ediyoruz! Maksadımız ülkelerarası dostluk ve barışa katkı koymaktı. Sonuçta burası Konya! Ne demiş Mevlana, kim olursan ol, yine gel!”
Bu kursu açmak şart!
Polonya Savunma Bakanlığı, kadınlar için ülke çapında silahsız yakın dövüş kursları açıyormuş.
Kursta, savunma ve temel dövüş teknikleri öğretilecekmiş Polonyalı kadınlara, kızlara…
Bakanlık yetkilileri; amaçlarının sokaklarda kadınların hem daha özgüvenle gezmelerini sağlamak hem de egzersiz yapmalarına teşvik etmek olduğunu söylemişler.
Bu proje bizde de uygulansa hiç fena olmaz…
Kapkaç, taciz, darp gibi sıkça karşılaştıkları olaylarda ilk müdahaleyi yapardı kadınlarımız, kızlarımız…
Sağlık Bakanlığı, hatta belediyelerimizden bekliyorum böyle bir kurs…