Bayramda sosyal medyada çokça paylaşılan dokunaklı bir bayram şiiri vardı.
17 yıl önce aramızdan ayrılan Şair Can Yücel’e ait olduğu belirtiliyordu şiirin…
Ne var ki, değilmiş!
Prof. Dr. Semih Çelenk, basında adeta isyan ediyor, “Bayramda bari yapmayın bu saygısızlığı şairimize!” diyordu.
İsyan etmekte de haklı!
Neden mi?
*
Bir araştırma yapmış, son beş yılda internette Can Yücel imzasıyla dolaşan tam 41 şiir ve benzeri metin ortaya çıkarmış Çelenk…
Bazıları ünlü isimler seslendirmiş, tıklanma sayısı milyonları geçiyor!
İşin en trajikomik yanı ise;
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Dil ve Anlatım ders kitabında bile Can Yücel’in sanılan şu şiirine yer verilmiş:
“Sevdiğin kadar ömrün / Gülebildiğin kadar mutlusun / Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin / Sakın bitti sanma her şeyi / Sevdiğin kadar sevileceksin…”
Sosyal medyada paylaşım rekoru kıran şu mısralar da ona ait değilmiş meğer:
“Dün geldi geçti / Yarın meçhuldür / Ömür dediğin üç gün / O da bugündür…”
*
Gelelim konunun benimle ilgisine…
Aynı dertten ben de mustaribim!
Neden mi?
Prof. Dr. Semih Çelenk’in tespit ettiği sosyal medyada Can Yücel imzasıyla dolaşan sahte şiirler listesinde bana ait bir yazı da var!
Hem de ilk üçte!
Yıllar önce gazetedeki köşemde yazdığım “Seninle Olmanın En Güzel Yanı” başlıklı köşe yazım hala Can Baba’nın şiiri diye dolaşıyor, paylaşılıyor, bilgim ve iznim olmaksızın!
Bu duruma sevineyim mi üzüleyim mi bilemiyorum…
Çünkü, çıkardığım iki kitabıma da koymama rağmen o yazımı hala bana gönderenler oluyor hem de ‘Can Yücel’ imzasıyla!
Eminim Can Yücel yaşasaydı, önce internetteki arama motorlarına, ardından bu paylaşımları yapanlara, kulak kızartan güzel bir şiir yazardı!
Ben de yazarım ama yine O’nun imzasıyla paylaşılır diye korkuyorum!
Gençlik başında duman!
Gazetemiz muhabiri Dilek Atlı’nın 40 yıllık ayakkabı ustası Efkan Tuna ile yaptığı güzel bir haberi vardı dün…
Efkan Usta sitem etmiş;
“Günümüz gençleri ayakkabı tamirinden habersiz!”
Habersiz olur tabii…
Yalnız ayakkabı tamirinden olsa gene iyi daha birçok şeyden habersiz gençler!
Elbette haberleri olacağı zaman da gelecek!
Ne zaman mı?
Giydiklerini kendileri alın teri ve akıl teri dökerek, çalışarak kazandıkları paralarla almaya başladıklarında!
Hele bir paranın nasıl kazanıldığını görsünler, öğrensinler bak işte o zaman nasıl haberi olacaktır ayakkabı tamirinden de, terzi yamasından da!
Giydiklerinin de değerini o gün daha iyi anlayacaklar, giydirenlerin de!
Doğanın çağrısını reddetmeyin!
Biz nelerle uğraşıyoruz, elin oğlu nelerle!
Örnek mi?
Hindistan’daki ‘çiş’ skandalı!
Yolculuk sırasında sıkışan Tarım Bakanı gözüne kestirdiği bir duvar dibine salıveriyor, korumalarının gözetimi altında!
Tam da Başbakan’ın ‘sokaklarımızı temiz tutalım’ kampanyasını başlattığı dönemde olması büyük talihsizlik!
Fakat Bakan’ın partisinden yapılan savunma harika!
“Doğanın çağrısını reddedemezsiniz! Uzun mesafeli yolculuklarda etrafta umumi tuvalet yoksa ne yapacaksınız?” açıklamasında bulunmuşlar.
“Yanlış anlaşılmasın! Tarım Bakanımız tarlalardaki damlama sulama sistemi üzerine çalışıyordu” deseydiler keşke…
Daha inandırıcı olurdu!