Barcelona’da oynayan milli futbolcumuz Arda Turan’ın oynadığı reklam filmini izlemişinizdir…

Bir akaryakıt firmasının tanıtımını yapan Arda, reklamın sonunda kullandığı güzel bir replik var…

“Anlamıyorsun dede anlamıyorsun!” diyor…

Bakıyorum son günlerde bu replik şimdi herkesin dilinde, takılıyorlar birbirlerine…

Tuttuğuna göre bu reklamın değişik versiyonları da kamu spotu olarak çekilebilir.

 

*

 

Örneğin;

Terör konusunda!

Ülkemizde ve diğer ülkelerdeki kanlı terör saldırılarından, savaş yüzünden göçe zorlanan insan görüntülerinin ardından, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, tamponunda ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ yazılı spor otomobilin şoför koltuğundan seslense:

“Anlamıyorsun AB anlamıyorsun ABD!”

 

*

 

İç siyasete de uygulanabilir reklam…

AK Parti’nin kazandığı seçimlerin sonuçlarından görüntülerin ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu, balkondan muhalefet partisi liderlerine seslenebilir:

“Anlamıyorsun dede anlamıyorsun!”

u reklamın paraleli de tutar…

Cemaate yönelik operasyon görüntülerinin üzerine yine Tayyip Bey çıkıp seslenebilir:

“Ağlamıyorsun Hocam ağlamıyorsun!”

 

*

 

Aynı reklamı muhalefet partiler ortaklaşa da çekebilirler…

Eleştirdikleri AK Parti iktidarı icraatlarına dair görüntülerinin ardından CHP ve MHP lideri birlikte seslenir:

“Anlamıyorsun halkım anlamıyorsun!”

CHP ve MHP’deki parti içi muhalifler de ayrı ayrı da çekebilir reklamı…

Partilerinde değişimi ve iktidarı hedefleyen söylemlerinin ardından genel başkanlarına şöyle seslenebilirler:

“Anlamıyorsun dede anlamıyorsun!”

 

Türk askeri işte bu!

 

Terörün kol gezdiği bölgedeki bir jandarma karakolunda yedek subay olarak görev yapan dostumuzdan dinledim bu anekdotu…

Birebir yaşamış…

Bize anlatırken de gözleri doldu.

Karakola teröristlerce saldırı olacağı ihbarı üzerine destek istiyor… Çok geçmeden helikopterle beklediği yardım geliyor.

Bu arada, karakolda hasta bir asker vardır… Hazır gelmişken helikopterle onu da hastaneye göndermek ister..

Fakat asker hiç sevinmez bu duruma…

Komutanına da karşı gelemez. Eşyalarını hazırlamaya gider.

Az sonra havalanır helikopter…

Havalanır ama asker yoktur içinde!

Son anda kapısını açıp atlamış meğerse…

Bunu öğrenince çağırıp yanına, kızgın bir şekilde askere niye gitmediğini sormuş…

“Sivil hayatında çobanlık yapan askerimin, unutamadığım cevabı, Çanakkale ruhunun yaşadığına en güzel örnekti” dedi dostumuz…

Askerin verdiği şu cevaba bakar mısınız:

“Komutanım kusura bakma, arkadaşlarım terör saldırısına karşı pusuda beklerken ben gidemezdim. Gitseydim, köyüme döndüğümde annemin, arkadaşlarımın, köydeki okulumun bahçesinde dalgalanan bayrağımın yüzüne bakamazdım!”

 

Sevgi çipi

 

Kentimizde ve ülkemizde ilk kez uygulanacak ‘Sevgi çipi’ ile alzheimer ve benzeri rahatsızlıkları bulunan kişiler, yakınları tarafından internet ortamında takip edilecekmiş…

Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan bu uygulama, hastaların daha güvenli bir şekilde izlenmelerini sağlayacak, kaybolma risklerini de önleyecek.

Korkarım ki;

Taciz ve şiddet olaylarından ürken aileler, gün gelecek, benzeri çipleri, okula, sokağa, parka giden çocuklarının da kollarına takacaklar…