İngiliz uzmanlar, tam 5 yıl boyunca mutlu ve sağlıklı bir hayat geçirenlerin sırlarını araştırmışlar…
Ve bu bilimsel araştırmanın sonunda tespit ettikleri o sırları listesini hazırlamışlar.
Liste uzun ve içlerinde çok ilginç maddeler var…
En çok dikkatimi çekenleri bayram şekeri niyetine yorumumu da katarak paylaşmak istiyorum:
*Her gün ‘oruç’ tutun. Her gün 14-16 saat oruç tutmak, bağırsak sağlığını güçlendiriyor, Alzheimer ve diyabetten koruyor.
(Yılda bir ay oruç tutması bile zor gelenler, bu maddeyi atlayabilir!)
*Yeşil alanda en az 15 dakika zaman geçirin. Orman toprağındaki mikroplar depresyonla mücadelede rol oynuyor. Ağaçların salgıladığı maddeler tansiyonu düşürüyor.
(Ne mutlu zaman geçirebilecek o yeşil alanı bulabilenlere!)
*Günde yarım saat hızlı adımlarla terleyecek tempoda yürüyün.
(Bunu bolca yapıyoruz zaten!)
*Kitap okumak ve sürekli yeni şeyler öğrenmek, beyni dinç tutuyor.
(Kitap yetmez gazete ve dergi de okuyun!)
*Uzun yıllar çalışmak, bunalımdan koruyor.
(Emeklilikte yaşa takılanlar hadi gene yaşadınız!)
*Öğleden sonra 30 dakika şekerleme yapmak, zihin sağlığını güçlendiriyor.
(30 dakika çok azmış, 60 dakika olaydı daha iyiydi!)
*Uyku kalitesi için akşam saatlerinde cep telefonu, tablet gibi mavi ışık saçan ekranlara bakmamak gerekiyor.
(Yatarken telefonunu yastığının başucuna koyanlar, bu madde size…)
*Köpek bakmak ve onu yürüyüşe çıkarmak, tansiyon ve kolesterolü düşürüyor.
(İşte bu maddeden şüpheliyim biraz. Neden mi? Geçen akşam kızımın köpeğini ilk defa yürüyüşe çıkarayım dedim. Azgın bir kedi saldırdı. Köpeği koruyayım derken, tansiyon, kolesterol hepsi tavan yaptı. Saldıran sokak köpeği olsaydı kesin kalpten gitmiştim!)
*Hayata her zaman olumlu yönden bakmak, zihni sağlam tutuyor.
(Bu da çok kolay! Her gün bayrammış gibi düşünebilirsiniz mesela!)
*Sağlam dostları olmayanlar, yüzde 29 erken ölüm riski taşıyor.
(O halde ne yapıyoruz sağlam dostlarımızın sayısını çoğaltarak, oranı yükseltiyoruz. Bu vesileyle tüm sağlam dostlarımın ve okurlarımın ramazan bayramını kutluyorum. Sağlık, mutluluk ve esenlik dileğiyle birlikte daha nice bayramlara…)
Her ota konmamalı!
Hafta içinde;
TBMM’deki Tıbbi ve Aromatik Bitkileri Araştırma Komisyonu’na, bir sunum yapılmıştı konunun uzmanı tarafından…
Doğadaki otların ve onlardan yapılan bitkisel ürünlerin bilinçsizce kullanılmasının insan sağlığına verdiği zararlar anlatmış, komisyondaki vekillere.
Ot deyip geçmeyin. Şifa bulayım derken mevta olanlar varmış.
Yani her gördüğünüz ota konmamak, onunla ilgili her duyduğunuz lafa inanmamak lazım.
Haberi okuyunca, otlara meraklı bir dostumun bana yaptığı iyiliği hatırladım…
Grip olmak üzere olduğumu söyleyince bana poşet içinde bir tutam ot vermiş, “Akşam çay gibi demleyip iç bunu, sabah bir şeyin kalmaz. Ben yıllardır içiyorum, grip yüzü görmedim” demişti.
Eve gidince, içmeden önce internetten faydalarını bir araştırayım dedim verdiği otu…
Bir baktım, “Adet söktürücüdür” yazıyor!
Attım hemen çöpe…
Ertesi gün, karşılaştığımızda sordu o otçu arkadaş:
“Nasıl, faydasını gördün mü verdiğim otun?”
Güldüm:
“Olmaz mı, içer içmez söktü attı, acayip rahatlattı! Sağ olasın!”
Futbolda adalet
Futbolda galibiyete prim var, mağlubiyete yok!
Takım şampiyon olunca primi kapıyor futbolcular, takımı ligden düşürünce topluyor tasını tarağını kaçıyor!
Başarıda kendine pay çıkar, başarısızlıkta takımı kaderiyle baş başa bırakıp tüy…
Alacağına geldi mi tam bir profesyonel atmaca, sezon boyunca maçlarda sergilediği kötü performansa gelince usul usul kaçmaca!
Adalet mi bu?
Kulüpler bu çifte standarda bir çözüm bulmalı, futbolcular kadar profesyonel davranmalı…
En azından sözleşmelerde, başarıya olduğu gibi başarısızlığa da bir bedel biçilmeli…
Belki bu madde sayesinde taraftar üzülmez, yönetim büzülmez futbolcu da başka takımlara doğru süzülmez!
Bayramlık uyarılar
* Yollarda trafik kurallarına uy, aileni üzme!
* İkram edilen tatlılar da nefsine hakim ol, mideni üzme!
* Bayram ziyaretleri yap, gidemediklerini de ara, sevdiklerini üzme!