Yeni anayasa paketi içindeki en çok tartışılan maddelerden biri de milletvekili seçilme yaşının 18’e indirilmesi…
Diyorlar ki;
“18 yaşını doldurmayan gence marketten sigara vermiyorlar, seçimde oy nasıl verecekler?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın da kulağına gitmiş olacak ki bu konu, geleneksel muhtarlara sesleniş toplantısında gündeme getirdi.
Dünyada 57 ülkede seçilme yaşının 18 olduğunu hatırlatarak seslendi Erdoğan:
“Dünyada oluyor da bizde niye olmasın? Gencimize güveneceğiz! Onları dışlamayacağız…”
*
Gençlerimize güvenelim, siyasetten dışlamayalım da, o 57 ülkenin kaçında şu an 18 yaşında milletvekili var acaba?
Ben biliyorum…
Seçilme yaşının 18’e indirilmesinde, gençlere güvenme olayının dışında çok başka bir neden daha var…
Ne mi?
Ömrü TBMM’de geçen, her seçimde aday olmaktan bıkmayan milletvekillerine de inceden mesaj verilmek isteniyor sanki…
Baktılar tüzüğe 3-4-5 dönem kuralı da koyulsa, takan yok…
Bu çözümü buldular…
Kaşında kılları ağarmış sandık bağımlısı o vekiller, 18 yaşındaki vekili Meclis’te görünce utanacak, “Artık siyaseti torunlara bırakmanın zamanı gelmiş!” diyerek, kendiliğinden siyasi jübilesini yapacaklar…
*
Referandumdan geçip de kanunlaşırsa, bu seçilme yaşının 18’e indirilmesine çok sevinecek bir kesim daha var…
Kimler mi?
Yıllarca sundukları her türlü maddi manevi desteğe rağmen, çocukları istedikleri üniversiteyi kazanamayan hırs küpü aileler!
“Sizin çocuk neresini kazandı?” diye alaycı ses tonuyla soran eş dost akrabalara gururla sunacakları güzel bir bahaneleri olacak:
“Bizim çocuk akademik kariyerine ara verip, siyasete soyundu şekerim! Seçimde filanca partiden milletvekili aday adayı olmayı düşünüyor!”
Erdoğan-Trump görüşmesinden…
– Selam Mr.Trump! Ha var yu?
– Ne olsun turp gibiyim!
– Vay bizim şakaları da hemen öğrenmişsin bakıyorum! Yalnız dikkat et, turp rendelendikçe kokar!
– Anlamadım bu espriyi ben!
– O saçlar bende olsun, dolar isterse 4 lira olsun diyorum!
– Ben yine anlamadı bir şey sözlerinden, üzgünüm…
– Telefonla olmuyor, yüzyüze gelince anlatırım Başkan…
– Beklerim her zaman nasıl diyo siz Türkler, başımın üstünde yerin var!
– Geliriz gelmesine de, biliyorsun senin ülkende FETÖ elebaşısı… Hele önce onu bize bir gönder…
– O iş kolay Sayın Erdoğan, hele şu Meksika sınırına duvarı örelim, Suriye meselesini çözelim… Sen de referandumunu yap…
– Peki öyle olsun Başkan! Yalnız besle kargayı oysun gözünü atasözümüzü hatırlatırım…
– Ne dedin parazit yaptı ses, duymadı seni ben…
– Diyorum ki, kırmızı kravat size çok yakışıyor ama boyuna dikkat et, belden aşağı inmesin! Hadi çav!
– !!!???…….
Ninelere maaş dedelere naaş!
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu, benden duymuş olmayın…
Torun bakan büyükannelere maaş bağlanması olayına dedeler hafiften bozuluyorlar…
Kahvede, cami avlusunda aralarında konuşurlarken kulak misafiri oldum…
Diyorlar ki;
“Toruna bakan nineye maaş var ama nineye bakan dedeye niye yok! Bizim başımız kel, bastonumuz tel mi?”
Sayın Bakan!
Torun olmadan sorun, bu sitemi duyun!