Zaman su gibi akıp geçiyor…
Dile kolay, yerel seçimlerin üzerinden de 2 yıl geçmiş.
Yani, Mart 2014 seçimlerinde vize alan belediye başkanları, 2 yıllık görev sürelerini tamamladılar.
Kaçak ve çarpık yapılaşmanın had safhada olduğu Yıldırım’da, anahtar kelime kentsel dönüşüm oldu.
Bursa gibi birinci derece deprem bölgesinde, 10 binlerce dayanıksız konutun içinde 100 binlerce yurttaşın yaşadığı bir ilçedir Yıldırım.
Çalışmalar süratla devam ediyor ama yine de yeni bir Yıldırım yaratmak için en az 20 yıl gerektiğini söylüyor ilçeyi yönetenler.
Ancak bir yerden de başlamak gerekiyordu.
Yıldırım’da 2 yıl mutfak çalışmasıyla geçti.
Artık, yeni binalar yükselmeye başlayacak.
Kentsel dönüşümle ilgili son gelişme Ankara’dan geldi.
Gelişme şu:
Mevlana Mahallesi’nde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafıdan 47 milyon liraya kamulaştırılan 80 dönümlük kentsel dönüşüm alanının üst kullanım hakkı Yıldırım Belediyesi’ne verildi.
Yani Yıldırım Belediyesi, bu alanda istediği projeleri hayata geçirebilecek.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığım Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, söz konusu alana, konut, alışveriş merkezi ve otel inşa edeceklerini söyledi.
Konut sayısı 604 olacak ve binalar 6 katı geçmeyecek.
Belediye işçileri ne olacak?
Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında müjde verdi, Maliye Bakanı Naci Akbal bir gün sonra hayal kırıklığına uğrattı 100 binlerce taşeron işçiyi.
Bardağın dolu tarafından bakarsak, herşeye rağmen sadece taşeron firma sahiplerinin kazançlı olduğu, servetlerine servet kattığı sömürü düzeni tarih olacak.
Ayrıca, taşeron firma adı altında paravan şirket kuran bazı belediye başkanlarının rant kapısı da kapanacak.
Bardağın boş tarafındaysa, kadrolaşmanın kamu kurumlarına kök salabileceği endişesi var.
Özel statülü personel alımı için yapılacak sınavın içeriğinde neler var, kriterler objektif olacak mı, güvenlik soruşturmasının boyutu ne olacak?
Yoksa KPSS türü, obkektif bir sınav mı yapılacak?
Tüm bu soruların yanıtlarını şimdilik bilmediğimiz için, kadrolaşma endişeleri de bir süre giderilecek gibi değil.
Yeni sistemle ilgili merak edilen konulardan biri de, belediyelerde çalışan taşeron işçilerin akibeti.
Nitekim Bakan Ağbal, belediye çalışanlarının kapsam dışı olacağını söylemişti.
Peki, taşeron sistemi de kalkacağına göre, yerel yönetimlerde çalışan 10 binlerce belediye çalışanı ne olacak?
Önceki gün yeni sistemle ilgili görüşlerine yer verdiğim sosyal güvenlik uzmanı Özgür Erdursun, bu konuyu da aydınlattı:
“Yerel yönetimlerde çalışan taşeron işçiler, belediye bünyesinde kurulacak şirketlerde istihdam edilecekler. İşçiler, taşeron şirketlerde değil, belediye şirketlerinde çalışacaklar. Kamu işçisi olacaklar ama iş garantileri olmayacak. 3 yılda bir sözleşmeleri yenilenecek.“
ÇEKMECE
Terörün kol gezdiği, canlı bombaların kentleri esir aldığı buhranlı günlerde, içimizi ısıtan bir haber geldi Çağdaş Eğitim Kooperatifi’ne bağlı 3 Mart Azizoğlu İlköğretim Okulu’ndan
‘ÇEK İmece‘den” esinlenerek ÇEKMECE ismi verilen proje, unutulmaya yüz tutmuş imece kültürünü genç dimağlara yerleştirmeyi amaçlıyor.
Projenin detayı şu:
3 Mart Azizoğlu İlköğretim Okulu öğrencileri köy okullarına ulaşarak, yaşıtlarıyla birlikte, yaratıcı yazma ve okuma, el sanatları, çinicilik gibi işlerin yapılacağı atölyeler kuruyor.
Ayrıca, köy okullarının bahçe düzenlemesi, binanın güzelleşmesi, iç ve dış boya işlerinin yapılanması gibi eksiklikler de imece usuluyle gideriliyor.
Yani hem çocuklar eğitim sisteminin dayattığı ezbercilikten sıyrılıp iş öğreniyor hem de köy okullarının ihtiyaçları sağlanıyor.
“Bu model köy enstitülerini anımsatıyor” dediğinizi duyar gibiyim.
Evet, bir aydınlanma projesi olan köy enstitüleri canlandırılmaya çalışılılıyor.
‘İş içinde eğitim‘ ilkesini benimsemiş köy enstitüleri, İsmet İnönü’nün Batı’ya yaranmak için kurban ettiği Cumhuriyet’in en büyük eğitim devrimiydi.
Yaklaşık 60 yıl önce çökertilen aydınlanma modelini yaşatan ÇEK gönüllüleri, yine özgün bir işe imza atmış.