Bir tiyatro oyunu düşünün, sahnelendiği günden bu yana beşinci kez izleyicisiyle buluşsun ve sonuncusunda da, dolu bir salona oynasın.
Cumartesi akşamı yine Bursalılarla buluştular.
Ne Bursalılar bıkmış onları izlemekten, ne de onlar sıkılmışlar Bursa‘ya gelmekten.
2,5 saati aşkın bir oyun üstelik!
Evet, eksiği var, fazlası yok, 150 dakikadan fazla sürdü.
Ancak adeta su gibi aktı.
Tek dakikasında, yok yok, tek saniyesinde ağzınız kulaklarınızdan düşmüyor.
Kelimenin tam anlamıyla kahkalara boğulacağınız bir oyun.
Günümüzün kronik hastalığı tüketim çılgınlığını, olağanüstü bir akıcılıkla işleyen oyunda, usta oyuncu Hakan Yılmaz, mükemmel fiziği kadar oyunculuğuyla da göz dolduruan manken Hande Subaşı, son yılların parlayan yıldızı Eylül Öztürk ve Cengiz Şahin harikalar yarattılar.
Kredi kartı batağına saplanan evli çift, bu durumdan kurtulmak için olmadık yollara başvuruyor.
İşte oyun da bundan sonra başlıyor aslında.
Günümüzde 10 binlerce ailenin içine düştüğü ekonomik girdap ve bankaların üstü örtülü bir şekilde eleştirilerek anlatılması üzerine kurgulanan oyun, vadeli tüketim tuzağının, toplumu geleneksel değerlerden uzaklaştırdığı mesajını veriyor.
Hayat kadar gerçek bir oyun yani.
Yetersiz Bakiye‘yi ve birbirinden kaliteli oyunları izlememize aracı olan organizasyonların Bursa ayağını yöneten Ayhan Demiröz ve İskender Demir‘i kutlarım.
Yazının başında da belirttiğim gibi, Yetersiz Bakiye, Bursa‘ya defalarca geldi.
Ancak izleyici, her defasında koşa koşa izlemeye gitti.
Sadece iyi bir oyun olduğu için mi?
Sanmam.
Çünkü, böyle kaliteli tiyatro oyunları Bursa‘da yılda sadece birkaç kez izleyebiliyorsunuz.
Bursa Devlet Tiyatrosu, kıt imkanlarıyla tiyatro yapmaya çalışıyor ancak eti ne, budu ne?
Yetersiz Bakiye gibi kaliteli oyunları sahneleyen özel tiyatrolar ise Bursa’ya daha fazla gelmek istiyor ancak sayıları bir elin parmağını geçmeyen salonların kiraları cep yakıyor.
İstanbullular, Ankaralılar ve İzmirliler kadar, iyi tiyatro izlemeye hakkı yok mu Bursalıların, sayın yetkililer?
————
Nerden nereye
Bundan 2 yıl önce, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak‘ın, elini kolunu sallaya sallaya Renault‘a gireceğini, üstelik bazı işçiler tarafından çiçeklerle karşılanacağını söyleseler, deli derlerdi size.
Bir de üzerine, Renault’da Türk Metal Sendikası‘nın üye sayısının 3 bin 100‘e ulaştığını ve yetkili sendika olmak için gün saydıklarını iddia etseniz, zır deli ilan edilirdiniz.
Ancak dün olanlar tam da böyle.
2015’in bahar aylarında Renault‘da başlayıp, dalga dalga yayılan işçi direnişlerini hatırlıyor musunuz?
O günlerde Türk Metal Sendikası’na tepki vardı.
Dahası Türk Metal Sendikası başta Renault olmak üzere, istifalarla birlikte epey kan kaybetmişti.
Ancak 2 yıl gibi kısa bir zamanda yeniden örgütlenmişler.
Çünkü Pevrul Kavlak, defalarca sessiz sedasız Bursa‘ya gelmiş ve işçilerle görüşmüş.
Dün de 2 yılın ardından ilk kez Renault‘a giderek, 24 saat boyunca fabrikada kalıp, işçilerle görüştü Kavlak.
————–
HDP ne diyor?
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, CHP’nin referandum sürecinde yürüteceği ‘hayır‘ kampanyasını eleştirerek, “CHP, 100 yıllık statükoyu korumak için ‘Hayır’ diyor. Değişikliği yapmak isteyenler de ülkeyi 200 yıl geriye götürmek istiyor. Biz ikisini de reddediyoruz” dedi.
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgin de benzer şeyler söyledi dün.
Şimdi bu açıklamalar ne anlama geliyor?
HDP, Anayasa değişikliğinden yana mı, yoksa başkanlık sistemine karşı mı?
Kişisel kanaatim ve duyumum o ki, HDP‘liler istediklerini aldıkları dakika, başkanlığa evet demeye hazırdı.
Nitekim, Parlamentoda, bazı HDP‘li milletvekillerinin resmi olmayan görüşmeler yaptığına dair duyumlar var.
————-
Milyonlarca araç sigortasız
Kanunen zorunlu olmasına rağmen 6 milyon 200 bin araç, sigortasızmış.
Sigorta şirketlerinin açgözlülüğü ve hükümetin yetersiz müdahalesi, bu tabloyu kaçınılmaz kıldı.
Ancak, araç sigortaları her ne kadar cep yakıyor olsa da, sigortasız araç kullanımı sayısının, bu denli yüksek olması ekonominin içinde bulunduğu durumu göstermiyor mu?
Nitekim sigortasız araç kullanmanın bedeli aracın geçici olarak trafikten men edilmesi.