Önceki gün TOBB Başkanı Rifat Hisarcıkloğlu ev sahipliğinde yerli otomobil konulu yemekli toplantı gerçekleşti.
AK Parti, CHP ve İYİ Parti Milletvekillerinin de katıldığı toplantıda, Gemlik’te üretilecek yerli otomobille ilgili önemli bilgiler paylaşıldı.
Toplantıda neler konuşulduğunu AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık’a sordum.
Soru: Yerli otomobilin üretim takvimi belli oldu mu?
Işık: Daha önce de söylediğim gibi Mayıs 2020’de fabrikanın temelinin atılması planlanıyor. 2021’de fabrikanın gövde inşaatı bitecek. 2022 başlarında ilk arabanın banttan çıkması hedefleniyor. 2022 sonlarında ise seri üretime geçilmesi planlanıyor.
Soru: Yerli otomobilin fiyatı belli oldu mu?
Işık: Fiyat telaffuz edilmiyor. Ancak rekabetçi bir fiyat politikası izlenecek. Yani, aynı kalitedeki otomobillerden daha hesaplı bir fiyatla satışa çıkacak.
Soru: İlk olarak hangi model üretilecek?
Işık: Türkiye’de üretimi olmadığı ve yerli firmalarımızı olumsuz etkilememek için SUV tmodel tercih edilecek. Her 18 ayda da yeni model üretilecek. 4 veya 5 modelle üretime devam edilecek.
Soru: Gemlik’te kurulacak fabrikada kaç kişi istihdam edilecek?
Işık: 4 bin 500 kişi fabrikada istihdam edilecek. Yan sanayisi ile birlikte 20 bin kişi faydalanacak yerli otomobilden.
Soru: Talep ne durumda?
Işık: Yoğun bir talep var. Henüz fabrikanın temeli bile atılmadı ancak önalım talep eden çok sayıda kişi ve kurum var. Ne var ki önalımlar henüz açılmadı.
Yerli otomobille ilgili ilk büyük toplantı 12 Mart’ta Gemlik’te yapılacak.
Işık’ın aktardığı bilgiye göre, toplantıya TOBB temsilcilerinin yanı sıra, Gemlikli işinsanları ve kanaat önderleri de katılacak bu toplantıya.
Kestel’e cezaevi inşa edilecek
Son günlerde sosyal medyada Kestel’de Bursa Teknik Üniversitesi kurulması için ayrılmış alana cezaevi yapılacağına dair iddialar ortaya atılıyor.
Hatta muhalefet temsilcilerinin önümüzdeki günlerde konuyla ilgili basın toplantısı yapacağına dair haberler söz konusu.
Haber, kısmen doğru.
Yani evet Kestel’e cezaevi inşa edilecek.
Ancak üniversite alanına değil.
Peki tam olarak nereye?
Aksu mevkiine.
Koronavirüs
Gündem koronavirüs.
Tüm dünyayı kasıp kavuran, kalabalıkların oluşacağı organizasyonları iptal ettiren, şehirleri karantinaya aldıran ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne büyük bir ekonomik darbe vuran bu virüs, bana SARS’ı hatırlattı.
Hatırlayın benzer şeyler yaşanmamış mıydı?
SARS vakalarına da tıpkı koronavirüsü gibi Çin, Hong Kong, Singapur, Tayvan gibi Uzakdoğu ülkelerinde rastlanıyordu.
İnsanlar maskeyle dolaşıyor, virüsün kaynağı olan ülkelere seyahat etmiyor, sınırlar kapatılıyor, karantina bölgeleri oluşturuluyordu.
Yine maskeyle dolaşan insanların fotoğrafları gazetelerin manşetlerini süslüyor, televizyonların haber bültenleri SARS vakalarını işliyor, ölenlerin sayısı paylaşılıyordu.
Yani bugün olduğu gibi dünya yine diken üzerindeydi.
Neydi SARS?
Şiddetli akut solunum sendromu ile ilişkili koronavirüs, insanları, yarasaları ve diğer bazı memelileri enfekte ettiği bilinen bir koronavirüs türü.
Bugün kâbusumuz olan koronavirüse ne kadar benziyor değil mi?
Çok değil birkaç ay sonra SARS unutulup gitmişti.
Koranavirüs de böyle olacak.
Amacım bu virüsü küçümsemek değil.
Ancak neticede bir hastalık bu.
Ve diğer birçok hastalık gibi, sağlıksız yaşayıp, bağışıklık sistemi zayıf olanları ve istatistiklerden anlaşılacağı gibi bünyesi zayıf yaşlı insanları öldürüyor.
Bu virüsün en büyük panzehiri ise sağlıklı yaşamak.
Güney Kore yapımı Parazit yaşama ayna tutuyor
-Dünyanın neresine giderseniz gidin, gelir dağılımında adaletsizlik, yoksulluk ve sınıf farkının kaçınılmaz olduğu mesajı veriliyor.
-Burjuvazi ile proleterya arasında aşılmaz duvarlar olduğu gerçeği, izleyicinin zihnine mıh gibi çakılıyor.
-Salonda ‘İşçisin sen işçi kal’ diyen Cem Karaca’nın ruhu dolaşıyor.
-Doğal afetlerin zenginler için vakai adiye, yoksullar için felaket olduğu vurgulanıyor.
-Yoksul kesimin bir üst sınıfa geçmek için ‘etik değerleri’ yerleyeksan etmesi, burjuvazinin de konumunu korumak için alt sınıfları acımasızsa sömürmesi gerektiği gerçeğine dayanan kapitalizme sağlam bir eleştiri yapılıyor.
Özetle, filme gideceklerin pişman olmayacağı Parazit, yaşama ayna tutuyor.
Ben keyifle izledim, size de öneririm.