Malum, yarın milyonlarca seçmen, sandık başına gidecek.
Geçmiş seçimlere göre, heyecansız geçen bir propaganda dönemine tanık olduk.
Belki de doğru olan bu.
Şaşaalı seçim kampanyaları, görkemli mitingler, ardı ardına açılan seçim büroları, adım başı kahve toplantıları, dağıtıldıktan birkaç saniye sonra çöpü boylayan 100 binlerce broşür, afili aday tanıtım toplantıları geride kalıyor.
İletişim araçlarının değiştiği ve sosyal medyanın geliştiği bir çağa evrilirken, siyaset yapma biçimi de, propaganda yöntemi de bundan nasibini alıyor.
Çok değil, 10-15 yıl sonra, mitingler tarih olabilir, yarım asır sonra da nostaljik görüntü diye televizyon arşivlerinde yerini alabilir.
Hatta ilçe başkanlıkları lağvedilebilir, seçimlere birkaç ay kala temsilcilikler açılabilir.
Tüm bunları yaşarsak ne olur?
Daha az kağıt kullanılır, ekonomiye fayda olur.
Daha az ağaç kesilir, çevreye katkı olur.
Daha az bayrak kullanılır, görüntü kirliliği azalır.
Daha az seçim şarkısı çalınır, ses kirliliği yok olur.
Ve propaganda dönemi azalır, zamandan tasarruf edilir.
Yani, herkes kazançlı çıkar…
Zor seçim
Son günlerde tahminler gırla gidiyor.
Sokakta, kahvede, eş dost sohbetlerinde, açık oturumlarda, sosyal, görsel ve yazılı medyada…
Herkesin bir tahmini var elbette.
Ancak bu kez tahmincilerin ters köşe olduğu bir seçim yaşabiliriz.
‘Sandık tekin değildir’ derler.
Bu kezse, hiç tekin değil galiba.
Çünkü bu defa, seçmen ketum mu ketum.
Seçmenin önemli bölümü renk vermiyor.
Gerçekten kararsız olduğu için susanlar olduğu kadar, oyunu saklayanlar da var.
Ben, kararsızların, seçimin belirleyicisi olacağına inananlardanım ve uzun zamandır da bunu savunuyorum.
Tabii kararsızların sandığa gitmesi de gerekiyor.
Halkın sağduyusuna şapka çıkarılır
Her seçime damgasını vuran olağanüstü gelişmeler yaşanabiliyor.
Son seçimleri hatırlayalım..
2002 seçimlerine, 2001 krizi damga vurmuştu.
2’si merkez sağ, biri sosyal demokrat olmak üzere 3 parti, bir daha toparlanmamak üzere sandığa gömüldü.
13 yıllık AK Parti iktidarının da başlangıcı olmuştu 3 Kasım 2002.
2007 genel seçimineyse 367‘nin gölgesinde girmiştik.
Abdullah Gül’ün Meclis‘te cumhurbaşkanı seçilmesine imkan kalmayınca 2007 seçimlerinde AK Parti, yüzde 47 ile tek başına iktidarını perçinlemişti.
Yıl 2011…
AK Parti, çılgın projelerini, bir bir patlatmıştı.
Ve, 2 kişiden birinin oyunu alan AK Parti, ustalık dönemine merhaba demişti.
2014 yerel seçimleriniyse, hiç kuşkusuz 17 ve 25 Aralık operasyonları etkiledi.
Paralel örgüt, AK Parti‘nin zafer tahtasına bir çentik daha attırmıştı.
Gelelim bugüne…
Bu seçime, sağduyu damga vurmadı mı?
Bunca gerilime, kutuplaşmaya, tahrike rağmen, sağduyusunu hiç kaybetmedi seçmen.
Siyasi partilerin anahtar kelimeleri
AK Parti: İstikrar
CHP: Refah
MHP: Birlik ve bütünlük
HDP: Değişim
Saadet-BBP ittifakı:Adil düzen
Vatan Partisi: Milli devlet