Geçen hafta BTSO 21. ve 34. Meslek Komitesi’nin talepleriyle ilgili taslak çalışmadan söz etmiştim.
Taslak çalışma tamamlandı ve bir rapor hazırlandı.
Rapor, komite başkanları ve yardımcıları tarafından Enerji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve EPDK yetkililerine gelecek hafta sunulacak.
Görüşmeler, programı uyması halinde BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın öncülüğünde yapılacak.
Raporu yenilenebilir enerjideki bürokrasinin kaldırılması, teşviki ve yaygınlaşması, sanayicilerin enerji maliyetlerinin düşürülmesi, sanayide yaşanan enerji kesintilerinin önlenmesi ve akaryakıt sektöründe yaşanan sorunların giderilmesi adına bir dizi öneri olarak özetleyebiliriz.
Detaylara gelince…
21.Meslek Komitesi’nin talepleri:
-Artan maliyetler karşısında döviz bazında yatırım yapan girişimcilerin yenilenebilir kaynaklara finansmanını devam ettirebilmesi ve ülkemizdeki yenilenebilir enerji potansiyelinin verimli bir şekilde kullanabilmesi adına yenilenebilir enerji desteklerinde yatırımın devamını sağlayacak bir güncelleme modeli oluşturulması gerektiği söyleniyor.
-Çözüm olarak da, kamu kaynaklarının devreye alınarak yenilenebilir enerji yatırımlarındaki kredinin desteklenmesi, teşvik mekanizmalarının artırılması, yatırımlardaki bürokratik yapının kolaylaştırılması ve azaltılması öneriliyor.
-Enerji fiyatlarının artışı ve talebin yükselmesi nedeniyle her geçen gün daha fazla ihtiyaç duyulan yenilenebilir enerji kaynaklarına, arza talebin artması için arazide kurulacak GES’ler için dağıtım bölgesi şartı aranmaması talep ediliyor.
-OSB’de bile olsa ilgili dağıtım bölgesinin araziye kurulabilmesi için de OSB sınırı ile kısıtlanmaması ve dağıtım bedeli alınmaması isteniyor.
-Rusya ve İran tarafından doğalgaz kısıtlaması sonunda sanayinin bu kısıtlamadan etkilenmemesi için, Tekirdağ ve Tuz Gölü civarındaki yeraltı doğalgaz depolarının, rasyonel ve kontrollü kullanılması ve sanayinin yoğun olduğu illere yeni depoların yapılması gerektiği belirtiliyor.
-Ticarethane elektrik abonelerine indirim ve düzenleme yapılması, bir diğer talep.
-Elektrik birim fiyatı içerisine giydirilen fonların, dağıtım şirketi masraflarının ve kayıp-kaçak ücretlerinin alınmaması da raporun bir diğer maddesini oluşturuyor.
Yaz saati uygulamasına geri dönülmesi isteği ise raporun en can alıcı bölümlerinden biri.
Ve son olarak YEDKEM modeline geri dönülmesi isteniyor BTSO raporunda.
Tüm bunlar daha çok sanayicinin enerji sorunlarını gidermeye dönük talepler.
- Meslek Komitesi’nin önerileri ise akaryakıt istasyonlarının sorunlarını gidermeye dönük talepleri içeriyor:
-Dağıtım firmalarının iskontoları kendi bütçelerinde karşılamaları, bayi yükümlülüklerinden çıkarılmaları veya bayilerin tüketiciler ile kendi iskonto anlaşmaları yapmalarının daha sağlıklı olacağı öneriliyor.
–Teminat uygulanmasının 1 yıl ertelenmesi.
-Kar payının en az yüzde 15 seviyelerinde olması ve her yıl enflasyon oranında artırılması isteniyor.
-Toplam kar matrahının içerisinden şehirlerin uzaklığına göre nakliye bedellerinin ayrı tutulması, mevcut kar marjı dağıtıldıktan sonra nakliye bedelinin tahakkuk edilmesi talep ediliyor.
Haklı olan değil güçlü olan kazanıyor
Uluslararası ilişkiler uzmanları, uluslararası ilişkilerde şu unsurların belirleyici olduğunu söylerler:
Mali güç, askeri güç, teknolojik güç, jeopolitik güç, lobisel güç, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri…
Uluslararası ilişkiler uzmanları, uluslararası ilişkilerde şu unsurların belirleyici olmadığını savunurlar:
İnsan hakları, demokrasi, hukuk, meşruiyet…
Böyle olmasaydı ABD, nükleer güç yalanına sarılarak Irak’ı işgal edemez, 11 Eylül’ü bahane edip Afganistan’a saldıramazdı.
Daha da geriye gidersek…
Emperyalist Avrupa ülkeleri bugün bile ekonomik çıkar sağladıkları Afrika ve Asya ülkelerini yüzlerce yıldır sömüremezlerdi.
O halde ambargolara karşı 60 ay dayanacak bir ekonomi modelleme yaptığı söyleyen Rusya’nın, 600 milyar dolarlık rezerv biriktirme, altın rezervini olabildiğince artırma, dış borçlanmayı azaltma, siber alanda kendi teknolojisini inşa etme gücü varsa…
Avrupa ülkeleri ise toplam doğalgaz ithalatının yarısını petrol ithalatının da üçte birini Rusya’dan temin ediyorsa…
11 AB ülkesinin doğalgaz ihtiyacını Rusya’dan karşıladığı gerçeği ortada duruyorsa…
Almanya, doğalgaz tüketiminin yarısından fazlasını Rusya’dan satın alıyorsa…
Yani Batı dünyası enerji konusunda Rusya’ya tam bağımlı bir haldeyse…
Bu savaşta da kimin haklı, kimin haksız olduğu değil, kimin güçlü, kimin güçsüz olduğu belirleyici olur.
Yani ‘gücü güce yetene’, güçlünün güçsüzü ezdiği adaletsiz dünyada, tarih bir kez daha tekerrür edecektir, hiç kuşkusuz.
Yozgatlı okuyucunun isyanı
Hızlı trenle ilgili yazımı okuyan bir okuyucu şöyle sitem etmiş:
“Mustafa Bey, hızlı trenle alakalı Bursa’dan yapılan haberlerde, köşe yazılarında, milletvekili açıklamalarında sürekli Yozgat karşılaştırması yapılıyor ve devamlı ‘Yozgat, trene kavuştu da biz kavuşamadık’ denilerek, her zaman Yozgat küçümseniyor. Yozgat ve Sivas halkı buna layık değil mi? Yozgat’ın belki ekonomisi küçüktür ama vatanı milleti uğruna en çok bedel ödeyen, en çok şehit veren illerden biridir. Yozgat’tan geçen hızlı tren hattı Ankara, Kırıkkale, Yozgat, Sivas oradan da Erzincan, Erzurum ve Türk Cumhuriyetlerine, Çin’e bağlanacak bir hat. 13 Mart 2009 yılında temeli atıldı ve hala bitmedi. İnşallah bu yıl bitecek diye bekleniyor. Bu yatırımın temeli 2009 yılında atıldı ve hala tamamlanıp hizmete açılmadı.”
Okuyucunun sitemini aktarmakla beraber, bir yanlış anlaşılmanın önüne geçelim.
Bursa ile Yozgat arasında kıyaslama yapanlar, “Bursa’ya tren gelmedi, Yozgat’a neden geldi?” diye sormuyor, “Yozgatlılar trene kavuşuyorsa, Bursalılar da kavuşmalıdır” diyor.
Yani “Yozgat ne kadar değerliyse, Bursa da o kadar değerlidir, Yozgat kadar Bursa da hızlı treni hak ediyor” düşüncesini savunuyor.
Deprem ve Bursa
Deprem Zararlarının Azaltılması ve Ortak Akıl Çalıştayı’nda deprem masaya yatırılmış.
Çalıştayda konuşan AFAD Başkan Yardımcısı İsmail Palakoğlu, “Bursa’da son 20 yılda 4 bin 636 deprem meydana geldi. Bu veriler, Bursa’mızı ve Türkiye’yi depreme hazır hale getirmeye mecbur olduğumuzu açıkça ortaya koyuyor” demiş.
Çalıştay kararı isabetli, tespitler yerinde.
Ancak “1999 depreminin üzerinden geçen 23 yılda koca kent eli kulağında olduğu söylenen büyük deprem için ne yapmış?” sorusunun yanıtı yok.
Oysa her yıl 10 bin konut dönüştürülmüş olsaydı bugüne kadar 230 bin konut yenilenmiş olacaktı ki, böyle bir çalıştayın toplanmasına bile gerek kalmayacaktı!