İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, “50 bine yakın Türk vatandaşı resmen aç, 1 milyon 250 bini de açlık sınırının altında yaşarken, Türkiye’deki Suriyelilerin yüzde 32,6’sı fazla kilolu, yüzde 27,7’si obez” demiş.

Kendi milletini diğer milletlerden üstün görüp, başka milletlerin aç kalmasını dert edinmeyen bir düşüncenin ne anlama geldiğini biliyoruz.

Öte yandan Özdağ’ın ciddi bir çelişki içinde olması da ayrıca üzerinde durulması gereken bir mesele.

Evet obezitenin ekonomik durumla ilgisi var ama Özdağ’ın ima ettiği gibi ekonomik seviyesi yüksek ülkelerin yurttaşları obez değil, tam tersi son derece sağlıklı ve fittirler.

Mesela bakın milli gelirleri 30 bin doların üzerindeki Avrupa ülkelerinin yurttaşlarına, kadınları da erkekleri de manken gibilerdir maşallah.

Çünkü ekmeği ve unlu mamülleri az tüketirler.

ABD gibi fast food kültürünün yaygın olduğu ülkeleri bu genellemeye sokamayız.

Ayrıca Suriyelilerin yüzde 27’sinin obez olduğunu gösteren bir araştırma mı var?

Hadi diyelim böyle bir araştırma var ve gerçekten de Suriyelilerin yüzde 27’si obez, yüzde 32’si de fazla kilolu.

Peki Türkiye’de durum nedir biliyor musunuz Sayın Özdağ?

Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Türk halkının üçte biri normal kilolu, üçte biri kilolu, üçte biri obez.

Yani Özdağ’ın Suriyelilerle ilgili paylaştığı istatistikle aynı.

Bir başka ifadeyle Türklerin de Suriyelilerin de üçte biri obez, üçte biri fazla kilolu, üçte biri normal kilolu.

Alın size bir çelişki daha…

——————–

CHP Nilüfer’de güç birliği 
 

Uzun zamandan bu yana kulislerde adı ilçe başkanlığı için geçen ancak adaylığı soru işareti olan Fırat Yılmaz nihayet kararını verdi.

Yılmaz, ilçe başkanlığına aday olmayacak ama yönetim kurulu üyeliğine aday olduğunu ilan etti Mehmet Turan Tansal’ın listesinden.

Aslında dünkü basın toplantısı bir adaylık açıklamasından çok, güçlü bir işbirliğinin ilanıydı.

Bir yanda Mehmet Turan Tansal diğer yanda Fırat Yılmaz, birlikte, kol kola kongreye gireceklerini açıkladılar.

Siyasette işbirlikleri pazarlıklar üzerine değil, ilkeler üzerine inşa edilirse anlamlı olur.

Yılmaz da, “Bizim hiçbir sorumluluk alanını terk etme hakkımız yoktur. Bizim hiçbir mevziyi kaybetme lüksümüz yoktur. Aksine omuz omuza ve bitmek tükenmek bilmez çalışmayla yeni mevziler kazanmaya mecburuz” diyerek, Tansal ile; Nilüfer’in, toplumun ve CHP’nin menfaatleri gereği birleştiklerini belirtiyordu.

Nilüfer, yerel seçimlerde CHP’nin en rahat göründüğü ilçelerin başında geliyor.

Ekonomik seviyesi yüksek seçmenin yaşadığı ilçede, CHP yerel seçimleri elini, kolunu sallaya sallaya kazanıyordu.

Ancak AK Parti’nin en fazla yüklendiği ilçelerin başında da Nilüfer geliyor.

Ayrıca CHP’liler bugüne kadar hiç olmadığı kadar büyükşehir hedeflerini dillendiriyorlar ki bu hedefe ulaşmak için ilçelerden gelecek oyların önemi büyük.

Bu bakımdan, güçlü yönetim modeli CHP’nin daha büyük hedeflere yürümesi için atılmış önemli bir adım.

———————-

Sorumlu siyaset

Soçi Zirvesi’nin ardından Kılıçdaroğlu ne dedi:

Biz, Suriye’deki sorunların çözülmesini öteden beri istiyoruz. 2013 yılında Türkiye’de bir uluslararası Suriye konferansı düzenlenmesini istedik. Ellerinin tersiyle ittiler, şimdi bizim istediğimiz noktaya geldiler. Çözülürse son derece mutlu oluruz. Suriye’nin Irak’ın bütünlüğünden yanayız. Bunun için bizim üstümüze ne düşüyorsa, her türlü desteği vermeye hazırız”.

Bunu neden paylaşıyorum?

Suriye meselesi milli bir sorun ve Soçi’de 3 liderin biraraya gelip, ortak hareket etmesi fevkalede iyi bir gelişme.

Kılıçdaroğlu nicedir, bu tür kritik konularda hükümete yüklenirken, son açıklamasıyla farklı bir tutum sergiledi.

Sorumlu siyasetçi, yapıcı muhalefet, milli duruş budur.