Mustafa Özdal
Mustafa Özdal
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Vali Küçük’ün 30 Ağustos konuşmasına kim imzasını atmaz?

Büyük Taaruz’un  3 komutanından biri Mustafa Kemal, diğerleri Mareşal Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü’ydü.

Büyük destanın fiilen içinde yer almasa da hem Milli Mücadele’de Atatürk’e verdiği hayati destekle hem de Doğu Cephesi’ni sağlam tutarak Batı bölgelerini rahatlatan Kazım Karabekir Paşa’nın da işgacilerin Anadolu topraklarından sökülüp atılmasında en az 3 komutan kadar rolü vardı.

 

***

 

Kurtuluş Savaşı’nın önde gelen 4 komutanının dünya görüşü birbirinden farklıydı.

Mustafa Kemal’in, Cumhuriyet’in kuruluşundan hemen sonra Kazım Karabekir’le, yıllar sonra da İsmet İnönü’yle ayrıştığını biliyoruz.

Öyle ki Karabekir, İzmir suikastı davasında ipten dönmüştü.

Mareşal Fevzi Çakmak ile İsmet İnönü arasındaki derin ayrışmayı da tarih yazıyor.

Atatürk ile İsmet İnönü ise, özellikle 1930’lu yıllardan sonra derin bir ayrışma içine girmişlerdi.

Hatta ikili arasındaki görüş ayrılılığı, Atatürk’ün İnönü’yü başbakanlıktan uzaklaştıracak noktaya varmıştı.

Ayrıca Atatürk’ün hem ekonomi hem de dış politikalarıyla İnönü’nün uygulamaları arasında ciddi farklar vardı.

İnönü, cumhurbaşkanı olduktan sonra  Sovyetler Birliği ile  ipler kopmuş ve Türkiye’nin Batı bloğuna eklemlenme süreci başlamıştı.

İnönü’nün Köy Enstitülerini tasfiye edip aydınlanmayı kesintiye uğratması, devletçi ekonomiden liberal ekonomiye adım atması da Atatürk politikalarının terk edildiğini gösteren gelişmelerinden birkaçı.

 

***

 

Ancak ne Atatürk ile İnönü ayrışması ne de Kazım Karabekir ile Atatürk’ün arasının bozulması bu yazının konusu değil.

Vurgulamak istediğim, Kurtuluş Savaşı’nın öne çıkan, dünya görüşleri farklı dört komutanının yurtseverlik ortak paydasında birleşmesidir.

Tüm farklılıklarına rağmen 4 yurtsever komutan, vatan savunmasında aynı safta yer almışlardı.

 

***

 

Peki biz bugün ne yapıyoruz?

Bazıları sırf Büyük Taaruz’un lideri Mustafa Kemal Atatürk olduğu için, Türk’ün son destanı olan 30 Ağustos’u görmezden geliyor.

Ancak umut verici şeyler de oluyor memlekette.

30 Ağustos Resepsiyonu’nda Vali İzzettin Küçük’ün konuşmasından söz ediyorum:

“Ağustos ayı, tarihimizin altın sayfalarına geçmiştir. Türkler için bu ay, Mohaç, Malazgirt ve 30 Ağustos destanları demektir. 30 Ağustos  son büyük destanımızdır. Alpaslan 1071’de nasıl ki Anadolu’nun kapılarını Türklere açmışsa, Atatürk de 30 Ağustos’da Anadolu’nun kapılarını işgalcilere kapatmıştır. 30 Ağustos, Sevr’cilere diz çöktürmüş, Lozan’ın yolunu açmıştır. Büyük zafer, milli devletin temellerini atmış, Türk tarihinin seyrini değiştirmiştir. Ebedi Başkomutan’ın öncülüğünde 9 günde, ani, kesin ve net bir zafer elde edilmiştir. 30 Ağustos’da sadece Yunan ordusu değil, onları Anadolu’ya süren İngilizler de yenilgiye uğratılmıştır. Bu sıradan bir zafer değil, askeri bir dehanın sonucudur. Çünkü dağılmış Osmanlı ordusundan herkes ümidini kesmişken, çoğu insan inancını yitirmişken, Mustafa Kemal ve birkaç arkadaşı inancını yitirmeyerek, büyük bir zafer elde etmiştir. Zafer gününü iftiharla anıyoruz. Bu kolay bir zafer değil, bir mucizedir. Bu mucizenin gerçekleşmesi için iki şeye  ihtiyaç vardı. Bir, askeri dehaya. O da Mustafa Kemal Atatürk’tü. Diğeri de o askeri dehanın peşinden gidecek bir millete. Milletimiz, askeri dehanın peşinden gitmekte tereddüt etmedi ve zafer kazanıldı. 30 Ağustos, milli bir dehanın sonucudur. İniş ve çıkışlarla dolu 2 bin yıllık tarihinde, kendisine kurulan tuzakları ve pusuları gören Türk milleti, nasıl 30 Ağustos’da tehlikeyi görüp gereğini yerine getirdiyse, 15 Temmuz’da da tehlikeyi görmüş, sokaklara çıkıp, meydanlara dökülmüştür. 15 Temmuz’da milletin demokrasiye sahip çıkması tesadüf değildir. Türk milletinin 2 bin yıldan bu yana genlerine işlenen bağımsızlık duygusunun dışa vurumudur. Bu büyük zaferi kutluyor,  Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına şükranlarımı sunuyor, şehitlerimizi saygıyla anıyorum”.

 

***

 

Vali İzzettin Küçük’ün konuşmasının altına bu coğrafyada yaşanan 80 milyon insandan kaçı imza atmaz?

Hangi CHP’li bu konuşmaya itiraz edebilir?

Kaç AK Partilli, bu sözlere dudak bükebilir?

MHP’liler bu sözlere alkış tutmaz mı?

Vali Küçük’ün 30 Ağustos ile 15 Temmuz ruhunu örtüştüren, Malazgirt ile Büyük Taaruz’u eş değer tutan analizine kim ne diyebilir?

Atatürk’süz bir 30 Ağustos’dan, darbecilere tavır almayan bir milli iradeden söz edilebilir mi?

 

***

 

Vali Küçük’e özlenen Türkiye’nin resmini çizdiği için teşekkürlerimi  sunuyorum.

Bursa, gerçek bir devlet adamı olan İzzettin Küçük’e sahip çıkmalı, pamuklara sarmalı.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X