Fotoğraflar: Aykut Güngör
Vali Münir Karaloğlu, iktidar partisine yakın olduğu eleştirilerine yanıt vererek, “Yasa gereği hükümete yakınım ama partizanlık yapmam, yapamam” dedi, İznik’te bir şantiye şefini fırçalamasına da açıklık getirdi: “O hastanede hâlâ sorunlar yaşıyoruz. İlin valisi olarak, milletin parası adam gibi harcansın ve kaliteli iş çıksın diye denetim yapıyorum. Gömme kelimesini mecaz anlamda kullandım.”
Sert mizaçlı olduğu ve bürokratların kendisinden çekindiği iddialarına da yanıt veren Karaloğlu, “Ben işimi ciddiye alıyorsam, benimle beraber herkes işini ciddiye almak zorunda. Bunu yapmıyorsa da benimle çalışmayacak. Çalışan insana toleranslı olduğum için benimle çalışmak için yarışırlar” dedi. MİT Müşteşarı olacağına dönük haberlere de ilk kez yanıt veren Karaloğlu, “Bu haberlere kimse itibar etmesin. Hepsi dedikodudan ibaret” şeklinde konuştu.
Pazar Söyleşisi’ne konuk olan Vali Münir Karaloğlu’yla Kurşunlu sahilinde tekne turu yaparak söyleştik.
Karaloğlu, tüm sorularımıza içtenlikle yanıt verdi.
Bursa’dan ayrılacağı iddialarından çok konuşulan şantiye şefini fırçalamasına, bürokratların korkulu rüyası olmasından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yakınlığına varıncaya kadar, merak edilen konularda sessizliğini bozdu.
Karadeniz doğumlu Vali Bey’in, söyleşi sırasında iyi bir denizci olduğunu da öğrendik.
Söyleşinin bir bölümünde teknenin dümenine geçen Karaloğlu hem tekneyi sürdü hem de sorularımıza yanıt verdi.
Bursa sahillerinin durumunu nasıl görüyorsunuz? Bursa, sahillerini değerlendiremeyen bir kent mi?
Karaloğlu: Önce, “Bursa bir sahil şehri mi”, “Bursa’da yaşayanlar bir sahil şehrinde yaşadıklarını kabul ediyorlar mı”, “Türkiye kamuoyu Bursa sahil şehridir diyor mu” sorularını yanıtlamamız lazım. Ben gelmeden önce Bursa, sahil kenti olarak tanınmıyordu. Ne Bursalılar ne de Bursa dışında yaşayanlar tarafından. Oysa Bursa’nın merkezle sahil arası mesafesi 20 km sadece. Ayrıca, 300 km sahile sahip olduğu için gerçek bir sahil kentidir Bursa. Bir de sahilleri kullanamamışız. Sahil kenarlarına yazlık evler yapmışız ama yapılaşma kötü olduğu için kalitede çıtayı yükseltememişiz. Bütünşehir Yasası çıkınca, büyük bir hazinemizin ve sahil kenti olduğumuzun farkına vardık. Meseleye sadece turizm odaklı bakmıyoruz. Sanayi bölgelerini demiryoluyla sahillere entegre edip, lojistik maliyetini azaltmak ve böylelikle karayollarındaki yükü hafifletmeyi amaçlıyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi, Sahil Daire Başkanlığı kurdu. Artık sahiller daha aktif olarak kullanılacak. Sahillerle ilgili planları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı onayladı. Kısmı olarak da sahillerde operasyonlar başladı. Asıl yükü sırtında taşıyan Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne kamu olarak elimizden geldiği kadar destek veriyoruz.
Sorun nedir ve başka ne yapılması gerekir?
Karaloğlu: Yemek yenilebilecek nezih restoranlar, geceleri deniz rüzgârının eşliğinde ayın şavkı denize düşerken kahvenizi yudumlayacağınız mekânlar yoksa neden sahillere gelsin vatandaş? Sahillerdeki sosyal donatı alanları, parklar, temiz ve düzenli halk plajları, iskeleler olursa insanlar gelir. Birçok dostumuzun yatı var ama ya Kuşadası’nda ya da Marmaris’te demirli. Yatları orada kendileri Bursa’dalar. Neden Gemlik’te, Karacabey Boğazı’nda üst gelir grubuna hitap eden yat limanlarımız olmasın. Bursa’nın böyle bir yat limanına ihtiyacı var.
Bursa’da dereler de temiz akmıyor. Derelerin temiz akması için neler yapıyorsunuz?
Karaloğlu: Çevre sorununa bütüncül bakıyoruz. Suyun, toprağın, denizin, havanın temizliği de çok önemli. Artık çevre kirliliğini havza bazında tartışıyoruz. Susurluk Havza Yönetim Heyeti toplantısında dün de söyledim, Bursa’da çevre kirliliği konusunda 3 sene öncesinden daha kötü durumda değiliz. Yeşil Çevre Arıtma Tesisi ile 35 milyon liralık yatırım yaptık. Bu çok önemliydi. Çünkü Nilüfer Çayı’ndaki kirlilik kentin doğusundaki tekstil ve boya fabrikalarının atıklarından kaynaklanıyordu. Son 2 yıldır ana kolektöre bağlanmayan sanayi kuruluşu kalmadı. Ayrıca atıkları arıtmakla da kalmıyoruz arıtma çamurunu da bertaraf ediyoruz. Bugün Yeşil Çevre Arıtma Tesisi’ndeki kapasiteyi 50 bin metreküpten 150 bin metrekübe çıkarmanın yanı sıra 60 bin ton çamuru bertaraf edecek yakma tesisi kurduk. Büyükşehir Belediyesi, Gemlik Körfezi’ni kolektörle kuşatan 400 milyon liralık çevre yatırımı yaptı. Artık evsel ve sanayi atıkları Körfez’e akmayacak. Büyükşehir Belediyesi, DSİ, İl Çevre Müdürlüğü, BUSKİ ve Valilik ortak bir komisyon kurup, ruhsatsız, arıtma tesisi olmayan kuruluşları tespit ettik. Yapılması gerekenler ortaya çıktı ve adım adım ne yapılması gerekiyorsa yapıyoruz.
Bursa turizm kenti diyoruz ancak neden turist sayımız artmıyor?
Karaloğlu: Konaklayan turist sayısı artmıyor ama günübirlik turist sayısında müthiş bir artış var. Ancak tur operatörleri, başka kentlerdeki otel fiyatları daha ucuz olduğu için, turistleri Bursa’da konaklatmıyor. Turist, İstanbul’dan Bursa’ya kebap yemeye geliyor, komşu illerde konaklıyor oradan da Ege’ye geçiyor. Bursa’yı turistin konakladığı bir şehir yapmamız lazım. Tanıtma çalışması hemen sonuç veren bir hadise değil. Bugün tanıtım yaptık, yarın turistler valizini alıp Bursa’ya gelecek diye bir şey yok. En çok reklamı veren firmalar en iyi firmalardır. Çünkü reklamlarını keserlerse unutulabilirler. Bizim de tanıtımı hiç kesmememiz lazım.
Valilerin hükümete yakın olması eleştirilerine ne diyorsunuz?
Karaloğlu: Vali, illerde devleti, hükümeti ve bakanları temsil eder. Ve valilerin hükümetlere yakın olması kadar doğal bir şey olamaz. Ama hükümet ile iktidar partisini birbirinden ayırmak lazım. Evet hükümeti iktidar partisi kurar ama parti, olayın siyasi boyutudur, hükümet devlet boyutudur. Valinin hükümete yakın olması bir kayıp ve ayıp değildir.
Peki, valilerin iktidar partisine yakın olması eleştirilerine bir yanıtınız var mı?
Karaloğlu: Hükümete yakın olmak başka, partizanlık yapmak başka bir şeydir. Ben partizanlık yapmam, yapamam Ama hükümet programlarını alıp ilde uygulamak, hükümetin icraatını ilde takip etmek, tıkandığı yerlerde açmak için mücadale etmek benim görevim. Bir valinin hükümete yakın olmasını eleştirmek, eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu eleştiriyi yapanlar kanun bilmiyorlar, Türkiye’nin yönetiminden de anlamıyorlar.
Sert mizaçlı bir vali olarak tanınıyorsunuz. Bu özelliğinizden dolayı il ve daire müdürlerinin sizden çekindiği iddiaları doğru mu?
Karaloğlu: Bir, çalışmaktan keyif aldığınız idareci vardır, bir de çalışırken sizi strese sokan idareci vardır. Astlarımla keyif içinde çalışmak isterim. Ama bu, işini ciddiye almayan, sorumluluğunu bilmeyen, yetkisini adam gibi kulanmayanla, işini ciddiye alan, sorumluluğunu bilen, yetkisini adam gibi kullananları eşit tutalım anlamına gelmez. Böyle bir lüksümüz yok. Ben işimi ciddiye alıyorsam, benimle beraber herkes işini ciddiye almak zorunda. Bunu yapmıyorsa da benimle çalışmayacak. Bu sertlik değil. Bize verilen makamlar emanettir. Biz bu emanetleri adam gibi taşımak zorundayız. Validen çaycıya varıncaya kadar işimizi ciddiye almamız gerekiyor. Bir insan işini ciddiye almıyorsa, kendini ciddiye almıyor, ekmeğini ciddiye almıyor, ailesini ciddiye almıyordur. İşini ciddiye alan bir adamın benden şikâyet ettiğini duyamazsınız. Benimle çalışmak için insanlar yarışırlar. Görev yaptığım illerde kaymakam ve vali yardımcısı olmak için yarışırlar. Çünkü ben hataya karşı çok toleranslıyım. Çalışan insan hata yapar. Bir insan hiç iş yapmıyorsa hiç hata da yapmıyordur. Öyle bir adamı ben ne yapayım? Diyorlar ki, şu adam ne kadar iyi, hiç soruşturma geçirmemiş. Demek ki o adam hiç iş yapmamış. Benim sertliğim işimi ciddiye almaksa evet ciddiyim. Ama onun dışında kimsenin ne kafasını ne de kolunu kırdık bugüne kadar.
İznik’teki bir hastane inşaatında, şantiye şefine, “İşini zamanında bitiremezsen, seni buraya gömerim” dediniz. Bu sözleriniz yanlış mı anlaşıldı?
Karaloğlu: Hiçbir yanlış anlaşılma yok. Bakın o hastanede hâlâ sorun yaşıyoruz. O hastaneye ayrılan ödenek kimin parası? Milletin parası. Hastane yapımı için açık ihale yapılıyor, bir firma fiyatı da kırarak, kazanıyor. Ben ilin valisi olarak, milletin parası adam gibi harcansın ve kaliteli bir iş çıksın diye denetim yapıyorum. Ama o hastanede öyle kalitesiz bir işçilik var ki döşedikleri seramiklerin arasında 1 cm fark var. Ben ilin valisi olarak ne yapacaktım? Bu iş bana emanet değil mi? Hükümeti ben temsil ediyorum ve Sağlık Bakanı’nın işlerini takip etmek zorundayım. Sağlık Bakanımız da ‘Benim Bursa’da Valim var” diyor ve kafası rahat. Ben takip etmeyeyim mi bu işleri? Ha gömerim meselesine gelince. Oradaki ifade mecaz anlamlı. Yoksa kuyu kazıp adamı gömecek halimiz yok.
Münir Karaloğlu’nun eleştiriye tahammül sınırı nedir?
Karaloğlu: Eleştiri iyi niyetliyse keyif alırım. Çünkü eleştiri olmadan gelişim olmaz. Ama Türkiye’de de, Bursa’da da iyi niyetli eleştiri pek fazla yok. İşin kalitesini yükseltmekten çok, işi yapanı yıpratmaya dönük eleştiriye tahammül edilemez.
Bunun ayırımına varıyor musunuz?
Karaloğlu: Mutlaka varıyorum. İyi niyetli eleştiri yapanları da arayıp teşekkür ediyorum. Ama amaç, sizin yaptığınız bir şey üzerinden belden aşağı vurmaksa, o beni çıldırtır.
Sosyal medyayı ne sıklıkta kullanıyorsunuz?
Karaloğlu: Sosyal medya bir vaka. Vatandaş sosyal medya sayesinde, trafik sıkışıklığının fotoğrafını çekip bana yolluyor. Bu çok değerli bir şey. Eskiden vali ve kaymakamlara ulaşmak için şehir kulüplerinde halkı temsil eden 3-5 kişi gelir ve halkla köprü olmaya çalışırlardı. Sosyal medya sayesinde artık aracıya gerek yok. Ben Twitter, Facebook, Instagram ve Google Plus da dahil sosyal medyanın tüm platformlarını aktif olarak kullanıyorum. Bence her yöneticinin de kullanması gerekir.
Ailenize vakit ayırabiliyor musunuz? Yoğun iş temponuzdan dolayı şikâyet alıyor musunuz?
Karaloğlu: Almaz mıyım? Özellikle, 7’nci sınıfa giden ikiz kızlarımdan. Ama Kocaeli’nde görev yaptığımdan daha rahat olduğumu söyleyebilirim Bursa’da.
Yüzüyor. Kitap okuyor. Son okuduğu kitap Doç. Dr. Yusuf Tekin’in Başkanlık Sistemi ve Kuvvetler Ayrılığı…
Sinemayı seviyor ama vakit darlığından gidemiyor.
Son aylarda sizin başka illere vali olarak atanacağınız veya MİT Müsteşarlığı’na getirileceğinize dönük haberler çıkıyor. Bu haberlere itibar edilmeli mi?
Karaloğlu: Kesinlikle edilmemeli. O tip haberler tam bir dedikodu. Biz kamu görevlisiyiz. Bursa’ya geleceğimizi Resmi Gazete’de gördük. Yarın ismimizi görür, bu kez de gideriz. Bu mutlaka bir gün olacak. Yani Bursa’da sonsuza kadar kalamayız. Ama o gün gelene kadar bu haberlere kimse itibar etmesin.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakan olduğu dönemde Bursa’daki kentsel dönüşüm açılışında sizi övmüştü. Bu sözlerin şifreleri nedir?
Karaloğlu: Ben hükümetin valisiyim. Vali-başbakan, vali-bakan ilişkisinin iyi olması, kent yatırımlarının hızla hayata geçmesine yarar. Sayın Cumhurbaşkanı’yla, başbakan olduğu dönemde çalıştım. Kocaeli’nde belediyecilik görevinde bulunduk daha sonra. 4,5 yıl Van’da vali olarak çalışırken, çok yakından görüştük. Afetin etkilerinin giderilmesi konusunda yakın takipleri oldu. Eğer o kadar yakın ilgilenmeseydi, kısa zamanda 26 bin konut yapılamazdı. Tüm bu görevlerde Sayın Cumhurbaşkanı yakından tanıdı beni. O günkü sözleri, beni tanımasından olsa gerek.
1964 yılında Rize Çayeli ilçesinde doğdu. 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Kaymakamlık ve vali yardımcılığı görevlerinden sonra İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliği ve Kocaeli Büyükşehir Genel Sekreterliği görevlerinde bulundu. 11 Haziran 2011’de Van Valisi olarak görev yapan Karaloğlu, 4 Ağustos 2013’te Bursa Valisi olarak atandı. Karaloğlu, evli ve 2 çocuk babasıdır.