İnternette bir paylaşım:
“2016’da bir atom bombası patlamadığı kaldı” diye.
Tabii, paylaşımın aslı argo ama ben yumuşatarak ifade ediyorum.
Gerçekten de öyle.
2016 kabus gibi bir yıl oldu.
Sayısını unuttuğumuz canlı bombalar, bölücü örgütün terör eylemleri, 15 Temmuz darbe girişimi, OHAL, FETÖ operasyonları, Fırat Kalkanı Harekatı, AB ile aramızın bozulması, Aladağ‘daki yurt yangını, dövizin şaha kalkması, Rus Büyükelçi Karlov suikastı ve son tahlilde El Bab’tan gelen şehit haberleri…
Kadın cinayetleri, çocuk istismarları, tecavüz haberleriyse , bunca büyük olayın arasında, çerez niyetine tüketildi.
Oysa tek bir kadın cinayeti, bir çocuğun istismara uğraması, bir insana tecavüz edilmesi başlı başına büyük bir haberdir ve herhangi bir batı ülkesinde gündemin ilk sırasına oturur, gazetelerin manşetlerinde yer alır, belki de günlerce açık oturum programlarında bu konular tartışılır.
Ancak biz herşeyi kanıksadık.
Şehit haberlerini kanıksadık, canlı bombaları kanıksadık, sivil yurttaşlarımızın katledilmesini kanıksadık, tecavüzleri, kadına şiddeti ve cinayetleri kanıksadık.
Narkoz yemiş bir hasta misali, acılara karşı pek fazla bir şey hissetmiyoruz artık.
Uyuştu çünkü tüm bedenimiz.
2017’de neler olur, kimse kestiremiyor.
Ancak 2016’nın yarattığı tahribatları onarmak, açtığı derin yaraları iyileştirmek, yıllarımızı alabilir.
Yine de umut fakirin ekmeği.
Umudumuzu yitirmeyelim…
El Bab’a girdik çünkü…
Suriye’de neler oluyor, Türk Silahlı Kuvvetleri neden El Bab‘da, Fırat Kalkanı Harekatı neden Türkiye için çok önemli?
Bu sorulara dair zihin açıcı bir değerlendirme, Maltepe Üniversitesi’nden siyaset bilimci Dr. Can Ulusoy‘dan:
“El Bab ile ilgili birileri diyor ki Suriye için Suriyeliler savaşsın. Arkadaşlar ne içiyorsunuz? Fırat Kalkanı, Suriye için değil, PYD’nin kantonları birleştirip ikinci İsrail vazifesi görecek Kürt koridorunu engellemek için yapılıyor. Yurtsever zannetiğimiz pek çok kişinin ABD‘nin psikolojik savaş aletine dönmüş olmalarını görmek ne kadar acı. Türkiye‘nin Fırat Kalkanı Harekatı‘nı yapmaktan başka bir çaresi var mıydı? ABD’nin tezgahladığı II. İsrail olan koridorun tesisiyle bölgede kaç milyon insanın kanının akacağı bir süreç başlardı, hiç düşünüyorlar mı? Haberleri veriş tarzları ve yorumları öyle ki Türkiye’nin El Bab‘da mağlup olmasından büyük bir haz duyacaklar. Hastalıklı siyasal tavırları nedeniyle, aziz şehitlerimiz üzerinden ABD-PKK’nın psikolojik harbinin propagandasını yapacak kadar utanmaz hale gelmişlerdir. PKK‘ya karşı mücadelede askerimize “şehit” diyemeyen, “şu kadar asker öldü” gibi haberler yapanlar, El Bab‘daki kahraman şehitlerimizi pis propagandaları için ağızlarına alabilmektedirler. Bu kadar ihanet çok fazla.”
BUTTİM’de 2 adaylı seçim heyecanı
BUTTİM…
Açılımı, Bursa Uluslararası Tekstil ve Ticaret Merkezi…
Ağırlıklı olarak Bursalı teksticiler faaliyet gösteriyor…
Bin 500’ü aşkın iş yerinin olduğu BUTTİM‘de bir dönem epey boş dükkan vardı ancak bugün yüzde 90 doluluk oranı yakalanmış.
BUTTİM‘de bugünlerde seçim heyecanı yaşanıyor.
İki adaylı seçimin tarihi 15 Ocak.
Bir yanda 15 yıldır BUTTİM‘i yöneten Abdullah Biçen ve ekibi, diğer yanda Mali ve İdari İşler Müdürü Ali Tiryaki ve arkadaşları…
Biçen, aynı yönetimle yola devam kararı aldı.
“BUTTİM’i 15 yıldır yönetiyor ve bu merkezi çok iyi tanıyoruz. Bütçeyi 10 milyon liraya çıkardık ve yıllık 1 milyon 700 bin lira gelir elde edilmesini sağladık. Dünyaca ünlü bir otel BUTTİM alanı içinde hizmet veriyor. Yeni dönemde de hizmete devam etmek için yola çıktık” diyor Abdullah Biçen…
Tiryaki ise, değişim sloganıyla yola çıkmış.
Tiryaki de, “Daha genç, dinamik ve vizyon sahibi ekibimizle yola çıktık. Seçilirsek, BUTTİM’i canlandıracak ve ticaretinin gelişmesini sağlayacağız” sözleriyle adaylığını açıklıyor.