Dün Bursa Tabip Odası, Uludağ Üniveristesi’yle ilgili son derece çarpıcı bir basın toplantısı düzenledi.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki atamalara dikkat çeken oda temsilcileri, Rektör Yusuf Ulcay’ı göreve çağırdı.
Peki tam olarak neler yaşanıyor Uludağ Üniversitesi’nde?
BTO’nun basın toplantısının ardından, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’la da konuştum.
BTO’nun açıklaması ve Sarıbal’ın söylediklerinden yola çıkarak, hadiseyi şu şekilde özetleyebilirim:
Yusuf Ulcay, Sakarya Üniversitesi’nden bir profesörü ısrarla Uludağ Üniversitesi’ne atamak istiyor.
O profesörün ismi Mustafa Kösecik.
Kösecik, Ulcay tarafından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Anabilim Dalı Başkanlığı’na atanıyor.
Ancak Sarıbal’ın ifadesiyle Kösecik’in akademik puanı Uludağ Üniversitesi’ndeki söz konusu göreve atanmasına engel.
Ayrıca zaten Tıp Fakültesi Çocuk Anabilim Dalı Başkanlığı’na da bir profesör atanmasına da ihtiyaç yokmuş.
Bu da BTO’nun yaptığı açıklamanın bir bölümü
“Tıp Fakültesi’nde ilan edilen öğretim üyesi kadrolarının adrese teslim nitelikte kadro ilanlarıyla doldurulması hem üniversitede hem kamuoyunda rahatsızlık yaratmış, bu kadrolara atanan öğretim görevlileri için akademik yetkinlik ve liyakatlerinde soru işaretlerine neden olmuştur. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Çocuk Kardiyolojisi Anabilim Dalı’ndaki bu kadro için atanması istenen kişiye ait bilgiler ve Rektör’ün tutumu Tıp Fakültesi’ne zarar verecek niteliktedir. Ayrıca bu kadro ilanı ile dışarıdan bir öğretim üyesinin atanması, Tıp Fakültesi’nin ilgili anabilim dalında kadro bekleyen meslektaşlarımızın ilerlemesinin önünü kapayan, haksız bir atama niteliği taşımaktadır. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin akademik geleneğinde öğretim görevlilerine açılan kadrolar ilgili anabilim dalının talebi ve Dekanlığın olumlu değerlendirmesinin ardından yapılmaktadır. Bu atama yapılırken bu unsur keyfi olarak göz ardı edilmiş, Uludağ Üniversitesinin tarihi, akademik geleneği, ilkeleri yok sayılmış ve keyfi bir uygulamanın önü açılmıştır. Bu kişinin Tıp Fakültesi’nde profesör olarak görevine başlaması, çalışan barışını bozacak, hastalarımız bu durumdan olumsuz etkilenecek, geleceğin hekimleri olan Tıp Fakültesi öğrencileri açısından hem eğitimleri hem de temelde usta çırak ilişkisine dayanan tıp eğitimi açısından da olumsuz örnek teşkil edecektir.”
CHP’de yaşananlara farklı bakış
CHP’deki olaylar karşısında İl Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özdemir’den ses geldi…
Önce İnegöl’de yaşananlarla ilgili söyleyecekleri vardı Özdemir’in.
İnegöl eski İlçe Başkanı Halil Büyükışıklar ile İl Başkanı Şadi Özdemir arasında iletişimsizlikten kaynaklanan sorunlar varmış.
Özdemir de Büyükışıklar’ı arayarak, “Sorunlarımızı konuşarak halledelim. Buyrun İl Başkanlığı’na, burada Şadi Özdemir’le görüşün” diyerek, Büyükışıklar başkanlığındaki ilçe yönetimini Bursa’ya davet etmiş.
Ancak Ahmet Özdemir’in bu teklifine Büyükışıklar şu yanıtı vermiş:
“İl Başkanı yönetimiyle birlikte İnegöl’e gelsin!”
Özdemir, böyle bir talebin siyasi teamüllere uymadığını hatırlatarak, teklifin kabul edilemez olduğunu söylemiş.
Halil Büyükışıklar geri adım atmayınca ipler kopmuş.
Sonrası malum…
Büyükışıklar’ın görevden alınması kararı çıkıyor il yönetiminden.
MYK bu kararı onaylamayınca, Büyükışıklar daha sonra hem partiden hem de görevinden istifa ediyor.
Orhangazi’de de yönetimin kendi isteiyle görevi bıraktığını hatırlattı Özdemir.
Ancak Orhangazi’ye, İbrahim Doğan, Harun Yaşar, Güner Yıldız, Çetin Gülpınar ve Hazir Güler’den oluşan 5 kişilik kayyum atanmış.
Mudanya’da meclis üyelerinin istifalarının yürürlüğe konulmasına da, “Grup kararına uymadıkları için istifaları yürürlüğe konuldu” değerlendirilmesini yaptı Özdemir.
Özetle Özdemir, partide iç karışıklığın olmadığını savundu.
Ancak Mudanya’da olanlarla ilgili itirazlarım var.
Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, yerel seçimlerden hemen sonra meclis üyelerinin istifalarını almıştı.
Sosyal demokrat bir partide, tartışmalı bir uygulama…
AK Parti’de sıkça başvurulan bu yöntemin CHP’li bir belediyede de hayata geçmesi CHP’lilerin iktidar partisine yönelik eleştirilerini boşa çıkarır.
Hadisenin bir de meclis üyeleri boyutu var.
2 yıl önce istifa mektubunu veren 4 meclis üyesinin bugün şikayet etmeye hakkı var mı?
Bir gün o istifa dilekçelerinin yürürlüğe konulacağını bilmiyorlar mıydı yoksa?