Yıllarca çalışıp, didindiniz, yemediniz, içmediniz, giymediniz, gezmediniz, yani dişinizden, tırnağınızdan arttırdıklarınızla başınızı sokacağınız bir ev alacak kadar birikim yaptınız.

Cazip fiyatlarla ev alma hayalinizi cezbeden inşaat firmalarının maket konutlarından birini seçtiniz.

Bir diğer ifadeyle topraktan ev aldınız.

Şansınız varsa müteahhit, evinizi zamanında teslim ediyor.

Ya da tam tersi, dolandırılıyorsunuz.

Yani güvendiğiniz müteahhit kötü niyetli çıkıp sizi dolandırabilir ya da  inşaat maliyetleri yükseldiği için iflas edebilir.

Veya aracı firmaların marifetiyle satın aldığınızı sandığınız ev, birkaç kişiye daha satılmış olabilir.

Bilmem hatırlar mısınız Uludağ İnşaat isminde bir firma vardı Bursa’da.

Gazetecilik yıllarımın başında hayal satan bu firmanın haberlerini yapmıştım.

Yüzlerce Bursalıyı dolandıran Uludağ İnşaat’ın sahipleri, inşaatları tamamlamadan sırra kadem basmıştı.

Maalesef Türkiye genelinde olduğu gibi Bursa’da da Uludağ İnşaat gibi vakaların sayısı çoğaldı.

Bazı inşaat firmaları, topraktan satış yaptıkları konutlara ya ek fiyat istiyorlar ya da hiç teslim etmiyorlar.

İşte dün, Balkan Mahallesi’nde toplanan mağdurlar, parasını ödedikleri evlerin tapusunu alamadıklarını ve savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını açıkladılar.

Yani öyle anlaşılıyor ki çoğu dar gelirli vatandaşın tüm birikimleri çöpe gitmiş durumda.

Düşünün, yıllarca alın teri dökerek elde ettiğiniz birikimler, birkaç ayda yok olup gidiyor.

Ne aile huzurunuz kalıyor, ne de ruh sağlığınız…

Bu duruma düşmemek için, cebinizden  3 kuruş fazla çıksın ama gözünüzle gördüğünüz, elinizle dokunduğunuz konutları satın alın.

Son pişmanlık fayda etmez nitekim.

 

Topraktan konut satışına neden düzenleme getirilmiyor?

Topraktan konut satış yöntemiyle çok sayıda vatandaşın canı yandı.

Nice aileler dağıldı, çok sayıda mağdur intihar etti.

Ancak bugüne kadar topraktan konut satışını düzenleyen hiçbir yasa çıkmadı.

Oysa vatandaşın parasını garantiye alacak, bin türlü yöntem bulunabilir.

Vatandaşı dolandırmak bu kadar kolay olmamalı değil mi?

 

Salıcı neden Ahmet Türk’ü ziyaret etti?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, birkaç gün önce Mardin eski Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü evinde ziyaret etti.

Salıcı, partisine yeni katılan üyelerin rozet takma töreni için Mardin’deydi ancak Ahmet Türk’ü evinde ziyaret etmesi tesadüf olmasa gerek.

Ahmet Türk, Salıcı’nın ziyaretiyle ilgili, “Ziyaretin altında başka bir şey aramamak gerekir ama tabii ki gelecekle ilgili beklentilerimizi de dile getirmek gibi bir görevimiz var” dedi.

Türk ile Salıcı’nın tam olarak neler konuştuğunu bilmiyoruz ancak bu ziyaret, CHP’nin bir süre önce başlattığı Güneydoğu açılımının bir yansıması olsa gerek.

Yine bu köşede CHP’li milletvekillerinin Diyarbakır ziyaretine değinmiş ve ilk kez CHP’nin Diyarbakır’dan milletvekili çıkarabileceğini belirtmiştim.

Peki CHP, neden Kürt seçmenin yoğun olarak yaşadığı kentlerde özel çalışma yapıyor?

Sorunun yanıtı şu olabilir mi:

Potansiyel cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması, Kürt seçmenden geçiyor. Bu nedenle CHP’liler hem Kürt seçmen ile hem de HDP ile ilişkilerini geliştirmek için elinden geleni yapıyor.

Oğuz Kaan Salıcı’nın Ahmet Türk’ü ziyaret etmesine bu perspektiften bakmalıyız.

Nitekim Ahmet Türk, HDP’li kimliğinin ötesinde sosyal demokrat partilerde, hatta merkez sağ partilerde de siyaset yaptı.

Sırasıyla Demokrat Parti, CHP ve SHP’de milletvekilliği  yapan Ahmet Türk, siyasi rotasını  Kürt milliyetçisi partilere çevirdi 1990’dan sonra.

Ahmet Türk ziyaretinin bir başka anlamı da şu:

Kılıçdaroğlu’nun CHP adaylığı artık netleşiyor.

Belli ki CHP Genel Merkezi ve örgütlerinin tam desteğini alan Kılıçdaroğlu, kurmaylarına adaylığıyla ilgili nabız yoklatıyor.

Tüm şartların olgunlaşması halinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ilan etmesi, hiç de sürpriz olmayacak.