BAL-GÖÇ’te yaşananları bir kez daha yazmama gerek yok.
Dernek, kurulduğu günden bu yana ilk kez böylesine tartışmalı bir süreçten geçiyor.
Dün BAL-GÖÇ eski başkanlarından iş insanı Turhan Gençoğlu aradı ve hem süreçle ilgili bilgi verdi, hem de Veli Öztürk hakkında çok sert eleştiriler yaptı.
Bugün söz Turhan Gençoğlu’nda…
***
Gençoğlu, öncelikle yaşananlara çok üzüldüğünü ve tartışmaların BAL-GÖÇ’e zarar verdiğini belirtti.
Ancak konuyla ilgili kamuoyunu aydınlatmak gerektiğini düşünüyor Gençoğlu.
Süreçle ilgili 2 ana konuya dikkat çekti Gençoğlu.
Birincisi şaibeli üyelik iddiası…
Gençoğlu’nun iddiası şöyle:
“Yönetim kurulu toplanıyor. Veli Öztürk, 50, 100 yeni üye olduğundan söz ediyor. Karar defterine de bu sayıda üye için boşluk bırakılıyor. Ancak 648 üye yapılıyor. Yönetim kurulundaki arkadaşların çoğu, 648 üye yapılacağından haberlerinin olmadığını söyleyip itiraz ediyorlar. Yani 500’ü aşkın şaibeli üyelik yapıldığı tespit ediliyor. Neden bu üyeler tam da genel kurul arifesinde yapıldı? Birinci itiraz noktamız bu.”
***
Gençoğlu, üyelerin Balkan göçmeni olması gerektiğini de şu sözlerle ifade etti:
“Evet tüzüğe göre üyelerin Balkan göçmeni olması zorunluluğu yok. Ancak BAL-GÖÇ teamülünde üyelerin Balkan göçmeni olması gerekir. Artvinliler Derneği’ne Artvinli olmayan bir kişi üye olabilir mi?”
***
Gençoğlu’nun bir diğer iddiası da şu:
“Derneğe kayyum atanması için başvuru yapıldığını duyduğumda Veli Öztürk’ü aradım. Öztürk bana böyle bir başvuru yapmadığını söyledi. Oysa başvuru yapmış. Kendisine kayyum istediği için hiç kimseye tek kuruş ödeme yapmaması gerektiğini de söyledim. Ancak Veli Öztürk, 300 bin liralık bir ödeme yapmış dernek adına.”
***
Gençoğlu, ‘usulsüz üyelik’ ve ‘şaibeli harcama’ iddiası nedeniyle çok sert sözlerle yüklendi Öztürk’e:
“Veli Öztürk, bu iki konu nedeniyle yargıya ve BAL-GÖÇ üyelerine genel kurul önünde hesap verecek!”
***
Gençoğlu sözlerine devam etti:
“Veli Öztürk, benim için artık eski genel başkandır. Çünkü yönetim kendisini görevden almıştır. Ancak karar defterini teslim etmediği için görevden alma kararı işlenememiştir. Kişilik sahibi bir insan istenmediği yerde durmaz.”
***
Gençoğlu, iddialarla ilgili bir komisyon kurulduğunu ancak Veli Öztürk’ün komisyon çalışmalarına izin vermediğini, mahkeme son kararı verdikten sonra komisyon üyelerinin çalışmaya başlayacağını da kaydetti.
***
Peki şimdi ne olacak?
Turhan Gençoğlu, mahkemeden karar defterinin yönetim kuruluna verilmesini, yönetim kurulunun da yeni başkanla birlikte göreve başlamasını talep ettiklerini belirtti.
Yani Gençoğlu, BAL-GÖÇ’ün genel kurula yeni genel başkanla gitmesinin en sağlıklı yol olduğunu düşünüyor.
Siyasetin klikleri BAL-GÖÇ’te cirit atıyor
BAL-GÖÇ’teki tartışmalı süreç, maalesef siyasetten bağımsız değil.
Hatta işler öyle bir noktaya geldi ki, bazı partilerin içindeki kliklerin BAL-GÖÇ’teki iktidar mücadelesinde saf tutmaya başladığını duyuyorum.
Yani parti içindeki bir klik, X adayı desteklerken, diğer klik Y adayı destekliyor.
İşte sağlıklı olmayan bu ortamda, adayların ne söylediğinden çok, kimin desteğini arkalarına aldıkları konuşuluyor.
Bu da Turhan Gençoğlu’nun da ifade ettiği gibi BAL-GÖÇ’e zarar veriyor.
Faiz muamması
Dün rutin bir işlem için bankamdaydım.
Gişenin önüne bir vatandaş yanaşıp, bankacıya mevduat faizlerini sordu.
Gişe görevlisi, “En az yüzde 18 faiz veriyoruz ama dün internet bankacılığını kullanan bir müşterimize yüzde 20 faiz verdik” dedi.
Yani bu açıklamanın anlamı şu:
“100 bin liranızı bankaya yatırdığınız zaman 1 yıl sonra 120 bin lira alacaksınız.”
Peki vatandaştan yaklaşık yüzde 20 faizle mevduat toplayan bankalar hangi faiz oranıyla kredi veriyorlar?
Bankasına göre değişiyor ama yüzde 18’den mevduat toplayan bankanın en az yüzde 18 faizle kredi dağıtması gerekir ki zarar etmesin.
Yine bankasına ve kredi türüne göre değişir ama ihtiyaç, tüketici ve taşıt kredileri yüzde 25’ler seviyesinde.
Kamu bankalarında ise bambaşka bir durum söz konusu.
Geçen hafta da yazdım, kamu bankaları kredi vermek için bin dereden su getiriyor.
Ticari kredi alabilen sanayici ise parmakla gösteriliyor.
Çünkü, yüzde 19 faiz oranıyla mevduat toplayan kamu bankaları bu orandan aşağı kredi verse zarar edecek.
Yüzde 15’ten yüksek faizle kredi vermeye kalksa, düşük faiz politikasına aykırı hareket etmiş olacaklar.
O halde ne yapıyorlar?
Ya çok düşük miktarda kredi veriyorlar, ya da hiç vermiyorlar.
Merkez Bankası faiz düşürdü ama kredi vermekten sakınan kamu bankaları dışında özel bankaların faiz oranları yükseldi.
Çelişki dedikleri bu olsa gerek.