Dün sabah bizim gazeteyi okurken birinci sayfada ilk dikkatimi çeken, ‘Her Yere EDS’ başlıklı haberdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve Emniyet Müdürü Tacettin Aslan, tebessüm ederek önlerinde duran sehpadaki protokülü imzalıyorlar.
Haberin detayı ise şöyle:
Elektronik Denetleme Sistemi’ni Bursa geneline yayacak projenin startı verildi. 100 milyon liralık yatırım öngörülen sistem 1 yıl içinde tamamlanacak.
Güzel, çok güzel bir haber.
Ancak haberin radarıma takılmasının nedeni başka.
Yaklaşık 5 yıl önce, yani 2015 yılında, yani ne Bursa’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş iken, ne de Bursa’nın Emniyet Müdürü Tacettin Aslan iken, “Trafikte devrim: EDS geliyor” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Yazımda, 100 milyon liralık EDS projesiyle Bursa’nın trafik sorununun çözüleceğini belirtmiştim.
5 yıl önce de Emniyet ile Büyükşehir Belediyesi protokol imzalamıştı.
Ancak ben bile, bu işin bu kadar uzayacağını düşünmüyordum o gün.
Nitekim dönemin yetkilileri kısa zamanda projeyi hayata geçireceklerini söylemişlerdi.
Ne var ki Aktaş’ın söylediği gibi eğer sistem 1 yıl sonra hayata geçse bile, yaklaşık 6 yıllık bir rötarla Bursa EDS’ye kavuşacak.
Fransızca’da bir deyim vardır, ‘İyi biten her şey iyidir’ diye.
Biz de bardağın dolu tarafından bakıp, geç de olsa EDS’nin gelecek olmasını sevindirici bir gelişme olarak yorumlayalım.
Çünkü, trafik sıkışıklığının ve kazaların temel nedenlerinden biri de sürücü hatalarıdır.
Ve yeni sistemle sürücü hatalarına af yok!
Mesela, makas atan şehir magandaları artık yeni sistemle şak diye tespit edilecek ve şak diye cezası kesilecek.
Veya, kavşağa girerken en sağ şeritten en sol şeride geçen, ters yön ihlali yapan pervasız sürücüler trafikte cirit atamayacak.
Bir Avrupa ülkesinde bu hareketleri yapan sürücü, akıl sağlığı yerinde mi diye gözaltına alınabiliyorken, biz de vaka-ı adiyeden sayılıyor.
Şehir içinde ralli yapan sürücüler de yeni sistemde saltanatlarını sürdüremeyecekler.
Çünkü 27 koridorda Ortalama Hız İhlali Tespit Sistemi tarafından hız ihlallerinin tespiti yapılacak.
Yanlış park diye geçmeyin.
Özellikle ana arterlerde trafiğin çanına ot tıkayanlar, bu park ihlali yapan sürücülerdir.
Park ihlali yapanların araçlarının çekildiğine tanık oluyoruz ama bu da yeni bir trafik sıkışıklığına neden olduğu için verimli bir yöntem olmuyordu.
Hasılı, EDS ile Bursa trafiğinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Büyükşehir Belediyesi’nin 100 milyon liralık maliyete katlanması fevkalede doğru bir karar olmuş.
Erken seçim tartışmaları üzerine
Erken seçim tartışmaları uzadıkça uzadı.
Muhalefet, erken seçim gündemini diri tutarken, iktidar ve ortağı erken seçim olmayacağına dair açıklama üstüne açıklama yapıyor.
Madem erken seçimin gündemi işgal edilmesi istenmiyor, yasal bir düzenleme yapılsın.
Olağanüstü durumlar hariç, erken seçimin önünü kapatan yasayla, her yıl en az 2 kez gündemi meşgul eden erken seçim tartışması da başlamaz.
İşte o zaman siyasi parti temsilcilerinin samimiyetine ikna olur kamuoyu.
Online toplantı normalleşmeyle örtüşmüyor
Geçen haftalar da yazdım, online basın toplantılarına katılmıyorum diye.
Yine iki toplantı çağrısı aldım ve uygun bir lisanla reddettim katılmayı.
Katılmama gerekçemi yazdığım için tekrara girmeyeceğim.
Çağrım, online basın toplantısı yapan kurumlara…
Online basın toplantısı yapmanız, normalleşmeyle örtüşmüyor.
İlla toplantı yapacaksınız, tedbirinizi alır, oturma düzenini geniş tutar, sınırlı sayıda gazeteci çağırırsınız, olur biter.
Haziranda ölmek zor
Haziran ayı Türk edebiyatı için önemli bir ay.
Vatan şairi dev çınar Nazım Hikmet haziran ayında aramızdan ayrıldı.
Türk edebiyatının unutulmaz ismi Orhan Kemal haziranda gözlerini yaşama yumdu.
Ve usta şair Ahmed Arif, sonsuzluğa haziran ayında uğurlandı.
Tesadüf bu ya Nazım Hikmet 3 Haziran’da Ahmet Arif ve Orhan Kemal ise 2 Haziran’da yaşamlarını yitirdiler.
Yani Türkiye, 3 büyük şair ve yazarını 2 ve 3 Haziran’da kaybetti.
3 Haziran’da Nazım öne çıkıyor ama Adiloş Bebe, Hasretinden Prangalar eskittim şiirleriyle ruhumuzun gönül tellerini titreten Ahmed Arif de, unutulmaz eserlere imza atan Orhan Kemal da aynı saygıyı hak ediyor.
Bu 3 değer de Anadolu’nun bağrından kopmuş, bu coğrafyanın hüznünü, acılarını, kalemleriyle nesilden nesile taşımış, büyük çok büyük değerler.
Bu nedenle benim için haziran biraz da Nazım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmed Arif’tir.,