Bilal Özdemir isimli bir okuyucum, trafik sıkışıklığıyla ilgili tespitlerini ve çözüm önerilerini içeren bir elektronik posta yollamış.
Özdemir, son derece detaylı tespitler yapmış, akılcı çözüm önerileri getirmiş.
Özellikle sadece köprü ve kavşak yapıp, alternatif yollar açmakla trafik sıkışıklığının önleneceğini düşünenler Özdemir’in yazdıklarını iyi okusun:
“Bursa trafiğinin en büyük sorunlarında biri şerit sayılarının çok fazla değişmesi, emniyet şeritlerinin olmayışı ve mevcut emniyet şeritlerinin de amacı dışında kullanılmasıdır. Mudanya Yolu’ndan Acemler’e 3 şeritle gidiyorsun. Acemler Köprüsü’ne girerken yol 2 şeride düşüyor ve hemen ardından yeniden 3 şeride çıkıyor. Acemler’e girerken İzmir Yolu üzerinde 3 şeritle devam ediyorken Orhaneli batçığında yol 2 şeride düşüyor. Daha sonra yol 4, 5 ve 3 şerit olarak devam ediyor. Bu zaman zarfında araç sürücüleri şerit değiştirmek ya da şeritlere girebilmek için durmak zoruna kalıyor. Biraz da acemilik varsa ya da diğer araçlar yol vermek istemezse durmak zorunda kalıyorsun. 1 aracın durması, arkasındaki 10 aracı etkiliyor. Yollardaki şeritler belirli bir düzende kontrol edilmeli, araçların sürekli şerit değiştirmelerinin önüne geçilmeli, trafik sıkışıklığından kurtulmak için emniyet şeridini kullananlar trafikten men edilmeli.
Ambulans, itfaiye, gibi acil durum müdahele ekiplerine nasıl yol verilmesi gerektiği bir görsel ile anlatılmalı ve bu araçlara yol verdikten sonra peşine takılmak için diğer sürücülerin birbirlerini sıkıştırmamaları öğretilmeli.
Geçit Özdilek önündeki trafik ışıkları kaldırılmalı, o güzergah üzerinde hizmet veren esnafa gelen araçlar için park yerleri yapılmalı. Otobüs ve minibüs duraklarının park alanları genişletilmeli, otobüs minibüs ve diğer tüm şoförlerinin denetlenmesi ve ayna kullanmaları için uyarılması gerekir. Beşyol güzergahında minibüs ve otobüslerin park alanlarının kontrol edilmesi, şeritlerin sabitlenmesi ve yoldaki çukurların, yamaların düzgün şekilde onarılması gerekli. Çünkü bir şeritte çok fazla çukur olunca kimse o şerit kullanmıyor. AVM’lerin anayol üzerinden girişleri için ekstra giriş yolu yapılması ve buraya girecek araçların trafiği engellememesi gerekir. Şehir girişlerinde, özelikle Gemlik, Minteks, Görükle tarafında denetim olmadığı zamanlarda polis kontrol noktalarının kaldırılması lazım. Buradaki mantığı kimse çözemedi. Otoyolda kontrol denetimi yok ama paralı yolu kullanmak istemeyenlere eziyet olsun diye mi yapılıyor anlamadık. Biz, işimiz gereği bazen günde 3 -4 defa bu kontrol noktalarında oluşan uzun kuyrukları beklemek zorunda kalıyoruz. Aklıma ilk gelen çözüm önerilerim bunlardır. Her gün ortalama 3-4 saatini trafikte kaybeden bir vatandaşın gözlemleridir bunlar. Bursa’da trafik sıkışıklığı var diye eleştiri yapmayı tercih etmedim. Keşke herkes şikayet etmek yerine yerine biraz daha çözüm üretmek için mücadele etse ve trafikte, günlük yaşamda birbirine daha saygılı olabilse.”
Sert güç yerine akıllı güç
WhatsApp’da ‘Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Gündem Bilgilendirme’ isimli bir grubumuz var.
Bizi gruba, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürü Ali Fuad Gölbaşı dahil etti.
Efendim grupta sabah ve akşam raporu paylaşılır, hem iç hem dıştaki gelişmeler aktarılır ve analizler yapılır.
Önceki akşam, dikkaç çekici bir analiz yapılmış:
“Büyüyen ekonomisi ve her geçen gün daha dinamik bir hüviyet kazanan insani dış politikasıyla 21. Yüzyıla damga vuran Türkiye; Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu, Karadeniz,, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’yı kapsayan geniş bir coğrafyada, barış, istikrar ve kalkınmanın en önemli güvencesi ve katalizörü olarak rol oynamaya devam ediyor. Türkiye hem masada hem sahada son derece aktif bir yaklaşımla, terörle mücadele ve istikrar operasyonları yürüterek bölge güvenliğine diğer tüm aktörlerden daha fazla katkı sağlıyor. Kurduğu çok taraflı diplomatik mekanizmalarla hem arabuluculuk hem bölgesel işbirliği girişimlerini üstlenen Türkiye, çevre bölgelerde refah ve kalkınmayı aktif biçimde destekliyor. Dahası, Türkiye, insani yardımlar, uluslararası enerji projeleri, düzensiz göçle mücadele gibi konularda kilit bir rol oynuyor. Tüm bu tabloya dikkatle bakıldığında Türkiye’nin bölgesel liderliği aşikar hale geliyor. Hal buyken, tüm komşularının refah ve güvenliği için en önemli güvence olan Türkiye’yi dışlamaya yönelik bölgesel planların herhangi bir iyi niyet taşımadığını öngörmek hiç kimse için zor değil. Üstelik Türkiye’nin giderek artan ekonomik, siyasi ve askeri nüfuzu göz önünde bulundurulduğunda bu projelerin başarısızlığa mahkum olduğu da açık. Buna rağmen Türkiye, her zaman diplomasiyi ve iyi niyetli diyalogu önceleyen tutumundan asla taviz vermiyor. Sahip olduğu üstün sert güce rağmen, daima yumuşak gücünü kullanmayı tercih eden Türkiye, tüm dünyada nasıl ‘akıllı güç’ olunuyor dersi veriyor.”
Son cümleye dikkat…
Türkiye’nin dış politikadaki stratejisini 2 kelimeyle özetliyor nitekim.
Yani, ne sert güç ne de yumuşak güç…
İkisinin ortası olan, akıllı güç
Ben bu stratejiyi şöyle okuyorum:
“Elinde sert güç olmasına rağmen kullanmaktan sakınan, sorunları diplomasi ve barışçı yollarla çözmekten yana olan ancak gerekirse dişini göstermekten de geri durmayacak bir strateji.”
Her şeye rağmen mutlu bayramlar
Son bayramlarda, ağzımızın tadı kaçtı.
Sürekli bir buhran içindeyiz.
Darbe girişimleri, siyasi çekişmeler ve ekonomik krizler derken, son olarak pandemi sürecinin gölgesinde giriyoruz bayrama.
Yine de enseyi karartmayın ve umudunuzu yitirmeyin.
Hayat tüm olumsuzluklara rağmen yaşamaya değer.
Efendim iyi bayramlar, her şey gönlünüzce olsun.
çok iyi tespitler