-“Araplar, bizi satmıştı” klişesine dayanarak, meseleyi ırkçı ve şoven bir zemine çekmek.
-Hükümetin yanlış Suriye politikasından duyulan tepkiyi, mültecilere savurmak.
–IŞİD kasaplarıyla Suriyeli sığınmacıları aynı kefeye koymak.
-Ülkemizdeki Suriyeliler ile Bulgaristan göçmenlerini kıyaslamak.
–Suriyeli mültecilerin eğitimsizliğinden, Bulgaristan göçmenlerinin eğitimli olmasından yola çıkarak, Suriyeli sığınmacılar ‘tu kaka‘dır, Bulgaristan göçmenleri başımızın tacıdır, çifte standardına düşmek. (Bulgaristan göçmenleri de Suriyeli sığınmacılar da mağdur olmuştur ve iki halk da değerlidir.)
-Sosyolojik ve ekonomik bir meseleyi siyasallaştırıp, toplumsal kamplaşmaya yol açmak.
-Çanakkale‘de kaç şehit verdiklerine varıncaya kadar, Suriyelilerle tarihsel bağımızı derinlemesine araştırıp, sapla, samanı karıştırmak.
–Suriyelilerle kan bağımız, mültecilerle akrabalığımız olmadığı gerçeğini siper ederek mültecilerin vatandaş olmalarına karşı çıkmak.
-Trafik lambalarında dilenmelerini hatırlatıp, “Dilenciler vatandaşımız olamazlar” şeklindeki aşağılamalarla, vatandaşlık düşüncesine ön yargıyla bakmak.
-Ve Suriyelilerin mezheplerinden dem vurup, bu konuda bile mezhepçilik yapmak.
Tüm çirkinliklerin sorumlusu Suriyeliler!
OLAY TV Haber Müdürü sevgili Cüneyt Önder, dün sosyal medya hesabından, nefis bir yorum yapmış.
Suriye düşmanlığının körüklendiği, ırkçılığın kol gezdiği şu günlerde, ilaç gibi bir paylaşım…
Siz de okuyun:
“Sanki sahilleri denize girilmez hale Suriyeliler getirdi. Sanki bugüne kadar milletimiz çevresine gözü gibi baktı, ne poşet ne pet şişe attı. Suriyeliler gelene kadar memlekette ne hırsızlık vardı, ne de tecavüz. Trafik terörünü, hileli gıdayı Suriyeliler başlattı. Kaçak kömür yakıp havayı onlar kirletti, minibüsüne binen, gece evine giden genç kızlara Suriyeliler tecavüz etti. Devletten vergiyi Suriyeliler kaçırdı, kaçak mazotu 10 numara yağı otobüs ve kamyonlarda Suriyeliler kullandı.Yuh olsun onlara daha ne diyeyim.“
Bahoz öldürülmeseydi
Bahoz Erdal isimli insan kasabı öldü mü, ölmedi mi?
Birçokları gibi ben de öldürüldüğünü düşünüyorum.
Eğer yaşıyor olsaydı, şunlar olmaz mıydı:
-Terör örgütünün televizyonları bu iletişim çağında, bu teknoloji devrinde, bu bilgi döneminde Bahoz Erdal’ın görüntüsünü, dakikasında yayınlardı.
-Bölücü örgütün internet siteleri, ayağına gelen fırsatı, propagandaya dönüştürüp, “Ahan da Bahoz Erdal yaşıyor, haberiniz de yalan” yaygarasını koparırdı.
Eli kanlı örgütün ölüm kusan gazeteleri, Bahoz’un boy boy fotoğrafını basıp, mesajlarını çarşaf çarşaf verirlerdi.
Niye yapmıyorlar, neyi bekliyorlar?
Yıldırım’da kamulaştırma atağı
Bilmem farkında mısınız, dağ ilçelerine varıncaya kadar tüm belediyeler, 2’inci yıl değerlendirme toplantısı yapmasına rağmen, bir tek Yıldırım Belediyesi gazetecilerin karşısına geçmedi.
Bir sorun mu var?
Hayır, sadece Kentsel Dönüşüm Merkezi inşaatının bitmesi bekleniyormuş.
İnşaatı tamamlanmak üzere olan merkez, Yıldırım’daki kentsel dönüşümün kalbi olacak.
Maket projelerin sergileneceği merkezde, vatandaşla da bu mekanda görüşülecek.
Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali işte bu merkezden mesajlarını verecek 2’inci yıl toplantısında.
Bu arada dün konuştuğumuz Edebali, ilçedeki kamulaştırmalarla ilgili bazı bilgiler verdi.
Çok sayıda kamulaştırma gerçekleştiriyorlarmış.
Mesela, birkaç mahallenin yararlanacağı, Yıldırım‘ın ilk su temalı projesi Sular Vadisi için 200‘ün üzerinde kamulaştırma yapılmış.
Yine 40 bin kişinin faydalanacağı 7 dönüm üzerine kurulacak ve 200 özel mülkün kamulaştırmasıyla yükselecek olan kapalı pazar yeri için de çalışmalar tamamlanmış.
Edebali son olarak, Prof. Tezok Caddesi‘nin üst kısmındaki Huzur Caddesi‘nin genişletilmesi için yaptıkları kamulaştırmadan söz etti.
Bu 3 büyük projenin toplam kamulaştırma bedeli yaklaşık 17 milyon lirayı bulmuş.
Belediye literatüründe kamulaştırmalar batık yatırım olarak tanımlanır.
Ancak vatandaşa olan faydası su götürmez bir gerçek.