Geçen hafta Bursa’nın en büyük makine üreticisi firmanın 150 kaynakçı aradığını yazmıştım.
Bazı okuyuculardan, “Kaynakçı değil, modern köle arıyorlar. Düşük ücret politikaları nedeniyle eleman bulamıyorlar” şeklinde iletiler aldım.
Söz konusu firmanın ücret politikası nasıldır bilmiyorum ama birçok sanayi firmasında personel açığı olduğunu biliyorum.
“Madem sanayide işler bu kadar yoğun, ekonomi neden kötü?” sorusunun yanıtı bu yazının konusu değil.
Biz asıl konumuza gelelim.
Dün Vinççiler Derneği Başkanı Mehmet Arslan, gazetede konuğum oldu.
İnternet sorumlumuz Orhan Güney’in de eşlik ettiği ziyarette Arslan büyük bir sorununu dile getirdi:
“Mustafa Bey, Bursa’daki vinç firmaları olarak operatör arıyoruz ancak bulamıyoruz. Bu sorun nedeniyle, işlerimiz çok aksıyor. Karar verdik, 200 Suriyeli istihdam edeceğiz. İlk ay onlara eğitim vereceğiz. Bu arada sigorta girişlerini yapıp, asgari ücretin üzerinde maaş vereceğiz. İlk aydan sonra, işi öğrenenlere bin lira zam yapacağız.”
Şartlar Suriyeliler için hiç de fena olmasa gerek.
İyi ama neden Mehmet Arslan, onca işsiz Türk varken Suriyeli vinç operatörü arıyor?
Arslan, “Hayır, hayır” diyor:
“Aslında biz aylardır Türk operatör arıyoruz. Ancak inanın bulamadık. Biz de son çare olarak, Suriyelileri işe almaya karar verdik. Tabii Suriyelileri işe almak şart değil. Bizim insanımız çalışmak isterse, öncelik onların.”
Yazdıklarım, ülkemizdeki mülteci sorununa farklı bir perspektiften bakmanızı sağlayabilir.
Memlekete bir mülteci sorunu olduğuna şüphe yok.
Ancak daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, sorunun temelinde her ne kadar yanlış politikalar yatsa da, işlerin bu noktaya gelmesinde bizim de sorumluluğumuz var.
Oto hırsızları en gelişmiş güvenlik sistemlerini bile aşıyorlar
Cumartesi günkü yazımda Bursa’da oto hırsızlığının dikkat çekici bir noktaya geldiğine değinmiştim.
Ve Bursa Oto Galericileri Odası Başkanı Hakan Yanık’ın, “Her oto hırsızlığı vakası haber olmuyor ama Bursa’da ayda en az 10 otomobil çalınıyor” açıklamasına yer verdikten sonra şu uyarıyı yapmıştım:
Aracınızı mümkün olduğu kadar dışarda bırakmayın ve kapalı otoparkları kullanın.
Yazımdan sonra, çok sayıda okuyucudan elektronik ileti aldım.
Diyorlar ki, “Araçlarda immobilizer sistemi var. Oto hırsızlarının araç çalmaları imkansız.”
Yani, “Yazdığın şeyler inandırıcı değil” demek istiyorlar.
Yazıma itiraz eden okuyucuların tümüne tek tek yanıt vermektense, toptan yanıt vereyim köşemden.
Yıllar önce immobilizer sistemiyle çalışan üst segment bir aracım vardı.
Aracımın önce asıl, sonra yedek anahtarını kaybettim.
Araba evimin önünde duruyor ancak anahtarını kaybettiğim için binemiyordum.
Tavsiye üzerine anahtarcı çağırdım.
2 kişi, ellerinde bilgisayarla geldiler.
Arabanın kapısını açmaları saniyelerini aldı.
Daha sonra önceden yaptıkları anahtarı çıkardılar.
Bilgisayarla arabanın beynine bağlandılar.
Ellerindeki program sayesinde, aracımın orijinal anahtarının kodunu iptal edip, sonradan yaptıkları anahtarın içindeki yeni kodu yüklediler.
Böylece arabam yeni yapılmış anahtarla çalıştı.
Ve tüm bu işlemler birkaç dakika sürdü.
Bu bizzat tanık olduğum bir hadiseydi.
Ancak memlekette immobilizer sistemine sahip, yüksek güvenlikli milyonluk üst segment araçlar da çalınıyor, üstelik güpegündüz!
Yani immobilizer sistemi bazen hiçbir anlam ifade etmiyor değerli okur!
Her gün o kadar kayıp ve çalıntı ilanı veriyoruz ki…
“Merhaba Mustafa Bey. Araç hırsızlığı hakkındaki yazınızı okudum. Bursa Trafik ve Sanal Sellektör grubuna üyeyim. 84 bin üyemiz var. Her gün o kadar kayıp/çalıntı ilanı veriyoruz ki görmenizi isterim. Eger Facebook üyeliğiniz varsa sizi gruba davet ediyorum. Konuyla ilgili araçlara GPS takılmasını önerdim. Diğer yandan baston kilit gibi önerilerim oldu ama insanlar aracı çalınmadan uyanmıyor.” Rüştü Işık
72 yaşındaki Bağcan’dan şapka çıkarılacak performans ve Açıkhava’nın dirilişi
Eğlence, yeme, içme sektörü kadar Bursa’nın kültür-sanat hayatı da Nilüfer’e kaydı.
İnanmayan varsa, son 20 yılda Yıldırım, Osmangazi ve Nilüfer’de açılan mekan sayısını araştırsın.
Ancak iyi ki Açıkhava Tiyatrosu var ki ilçeler arasındaki dengeyi az da olsa sağlıyor.
Ayrıca can çekişen Kültürpark’ı da ayakta tutuyor çocukluğumuzun mekanı Açıkhava.
2 Ekim’den bu yana her akşam bir etkinlik var Açıkhava’da.
Ekim sonuna kadar devam edecek konser ve tiyatro maratonunda 60 etkinlik izleyicisiyle buluşacak.
Bu bir rekor…
Belli ki insanların canına tak etmiş pandemi.
Pandemi kısıtlamaları nedeniyle bir koltuk dolu bir koltuk boş uygulaması var.
Bu nedenle Açıkhava’nın kapasitesi bin 750’ye düştü.
Kapasite düşünce, bilet fiyatları da cep yakıyor.
Ancak pandemi ve bilet fiyatlarına rağmen, Açıkhava’nın yarı kapasitesi doluyor her akşam.
Gelelim Selda Bağcan konserine…
Tek kelimeyle muhteşem bir konserdi.
72 yaşındaki dev çınar, yıllara meydan okurcasına olağanüstü bir performans gösterdi.
İzleyicisini 50 yıl öncesine götürdü, içinde kendi bestelerinin de olduğu eski ve yeni şarkılarını harmanlayarak, 3 saatlik bir müzik ziyafeti verdi.
Bir alkış da Musa Göçmen Senfoni Orkestrasına…
Selda Bağcan’ın tadından yenmez konserine tat kattılar.
CHP etkinliğinde aşı şartı
CHP Altınşehir Mahalle Temsilciği’nin gelenekselleştirdiği kahvaltı etkinliği önümüzdeki pazar yapılacak.
Amaç, örgüt bütünleşmesini sağlamak.
Bu yıl ise farklı bir uygulamaya imza atmışlar.
Kahvaltıya, aşı olmayanlar giremeyecek.
Bunu da kahvaltı davetiyelerine şu notu düşerek
bildirmişler:
Covid-19 tedbirleri kapsamında koşullar aranacak ve aşı olmayanlar davetin dışında kalacaktır.
Altınşehir Mahalle Temsilcisi Ali Akkuyu,
diplomatik bir dil kullanarak, “Aşı olmayanlar davetin dışında kalacaklar” diye yazmış ama işin esası şu:
O gün aşı olmayanlar kapıdan dönecek.
Siyasi partilerde ilk kez böyle bir duyarlılığa tanık oluyorum.
Örnek olsun.
Peki o dernek başkanına sorun türk vinç operatörüne kaç para maaş veriyor sigortasını asgari ücret üzerinden mı yatırıyor kalan ücreti elden mi veriyor agi veriyor mu bütün operatörler işi bıraktı başka iş yapıyor bunlar gerçeği söylemiyorlar.