Zaman zaman bazı siyasetçilerin sadece sosyal medya üzerinden muhalefet yapmalarına değiniyorum.
Neden bu yolu tercih ediyorlar?
Çünkü oturdukları yerden Twitter’dan 2 tweet atmak, Facebook’tan 2 satırlık paylaşım yapmak çok kolay onlar için.
Hem karşılarında paylaşımlarını sorgulayacak kimse yok, hem de yazdıkları şeylerde emek kırıntısı yok.
Paylaşımlarının altına, çoğu parti üyesi ve aynı görüşteki birkaç insan yorum yapınca da işlem tamamdır.
Zannederler ki tüm Bursa, tüm Türkiye onları destekliyor.
Oysa eskiden böyle miydi?
Muhalefet temsilcileri belki günaşırı açıklama yapmazlardı ancak üzerinde günlerce çalışılmış dosyalarla kent gündemini belirlerlerdi.
Teknik bir konuysa, meslek odalarından destek veya belediye meclis üyelerinden brifing alırlardı da öyle gazetecilerin karşısına çıkarlardı.
Bugün ise Facebook’tan 2, 3 paylaşım yapıp günü kurtarıyorlar.
Türkiye genelinde de durum farklı değil.
Orman arazilerinin Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri adı altında turizm yatırımcılarına açılmasını öngören yasa, muhalefet tarafından kıyasıya eleştiriliyor.
Peki bu yasa TBMM’de oylanırken muhalefet partileri ne yapmış, bakalım.
O gün 135 CHP’li milletvekilinden 103’ü oylamaya katılmadı. Oylamaya katılan sadece 32 CHP’li milletvekili ret oyu verdi.
İYİ Parti milletvekillerinden ise sadece 14’ü oturuma katıldı ve tümü de yasaya kabul oyu verdi!
Söz konusu yasa HDP ve CHP’lilerin ret; AK Parti, MHP ve İYİ Partili milletvekillerin kabul oyu ile Meclis’ten ezici çoğunlukla geçti.
Yani muhalefet milletvekilerinin çoğu, çok kritik bir yasa oylanırken ya Meclis’e uğramadı, ya da o gün orada olan İYİ Partililer kabul oyu verdi.
Buradan, muhalefet partilerinin derin çelişki içinde oldukları ortaya çıksa da bir başka sonuç daha var:
Sosyal medya üzerinden siyaset yapma tembelliğine alışan muhalefet, aslı görevi olan Yüce Meclis’teki görevini de savsaklamaya başladı.
Eğitime darbe
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Bu yıl okulların mutlaka yüz yüze eğitime geçmesi gerektiğini düşünüyorum” demiş.
Artan vaka sayılarının kapanma dönemini işaret ettiği şu günlerde fevkalede önemli bir açıklama bu.
Ben de dahil olmak üzere pandeminin ekonomi ve sağlık üzerindeki etkileri üzerine yoğunlaştık ancak salgın eğitim ve öğretime de çok büyük bir darbe vurdu.
Bunu belki bugün hissetmiyoruz ama önümüzdeki yıllarda yansımalarını göreceğiz.
Evet öğretim online de olsa devam etti.
Ancak koca bir nesil, yaklaşık 2 yıldır yüz yüze öğretimden mahrum kaldı.
100 binlerce öğrenci tek bir kitabın sayfasını açmadan, digital ortamda öğrenim gördü.
Pandemiye 1. sınıfta yakalanan 6 veya 7 yaşlarındaki öğrenciler, tahta yüzü görmedi.
Zaten internet bağımlısı olan yeni nesil, bu süreçte digital aletlere daha çok bağımlı oldu.
Kayıpların telafi edilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı özel bir çalışma yapmalı.
Dahası bu bir hükümet politikasına dönüşmeli.
Aşı hurafeleri
Önceki gün 3. doz aşımı da olup, yeni bir karar çıkana kadar aşı sürecimi tamamladım.
İlk 2 aşım Sinovac idi.
- dozda da tereddütsüz Sinovac’ı tercih ettim.
BioNTech’in daha koruyucu olduğu söylense de, nedense benim Sinovac’a karşı derin bir güvenim var.
Bu nedenle 3. dozda BioNTech tercih etmek aklımın ucundan bile geçmedi.
Daha önce de olduğu gibi randevu sistemi tıkır tıkır işliyor.
Aile hekimliği merkezinde ise sistem mükemmel.
Sıra olmadığı gibi randevu saatinden önce aşımı oldum.
Tüm bunları, aşı tereddütü olanlar için yazıyorum.
Aşı olmanız için her şart müsait.
Artık bırakın şu hurafeleri ve kendinizi düşünmeseniz de ailenizi ve çevreniz için aşı olun.
Vaka patlaması
Haftalık vaka sayıları açıklandı.
Buna göre Bursa’daki haftalık vaka sayısı 100 binde 93,62 olmuş.
Geçen hafta 100 binde 43,62 idi.
Yani, Bursa’daki vaka sayısı 1 kat artmış.
Hastalar hangi gruptan?
Yüzde 90, 95’i aşısızlardan.
Tüm uzmanların söyledikleri ve istatistiklerin de ortaya koyduğu gibi, Kovid-19 artık aşısız insanların hastalığı haline geldi, bu bir.
Aşı olmayanlara kısıtlama getirilmesinin vakti gelmedi mi, bu da iki.