3 yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan, beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlık olarak tanımlanıyor otizm.
Otistik bireylerin sayısı gün geçtikçe artırıyor.
Türkiye’de 68 çocuktan biri otistik!
Ancak oranın çok daha yükseleceği öngörülüyor.
Otizmlilerin, yaşam boyu eğitim alması ve diğer bireylerle kaynaşması gerekiyor.
Eğitim almazlarsa ne olur peki?
Otizmin etkisi ilerler, birey hırçınlaşır, takıntıları artar, dışarıya çıkamaz hale gelir.
Yani eve hapsolur.
Otistik bireyin eve hapsolması, ailelerin gündelik yaşamlarını olumsuz etkiler.
Zaten bir ömür boyu, otistik bireyle ilgilenmek zorunda kalan ailelerin, iktisadi yaşamlarından, sosyal yaşamlarına varıncaya kadar hayatlarının her alanı sekteye uğrar.
İşin en can alıcı noktasıysa, otistik çocukların özel eğitim alması zorunluluğu.
Peki bir otistik bireyin özel eğitim masrafı ne kadar?
Aylık 6-7 bin civarı!
Evet yanlış okumadınız, bu kadar yüksek maliyeti var bu eğitimin.
Üstelik ömür boyu eğitim almaları da şart otistik bireylerin.
Otistik bireyin ailesi, üst gelir grubuna sahip değilse vay haline!
Milli Eğitim Bakanlığı’nın otistik bireylere yönelik eğitim kurumları yok değil.
Mesela Bursa’da iki 2 merkez var.
Ancak hem yeterli değiller, hem de 18 yaşından sonra bu merkezlerden mezun olma zorunluluğu söz konusu.
Bursa‘da kayıtlı olan 2 bin otistik birey var.
Kayıtlı olmayanlarla birlikte bu sayının çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
İşin doğrusu, 2 merkez ihtiyacı karşılamıyor.
Ayrıca uzmanlar, grup eğitiminin yeterli olmadığını söylüyorlar.
Yani Milli Eğitim Bakanlığı’nın kurumlarında eğitim alan otistik çocukların, diğer bireylerle kaynaşması, sosyal hayata dahil olmaları ve gündelik işlerini yapmaları çok zor.
Ve yine ayrıca, 18 yaşından sonra otistik bireyler kaderlerine terk ediliyorlar.
Yani aileleriyle baş başa kalıyorlar.
Bir de otistik bireyleri eğitecek kalifiye personel açığı var ki, bu da yakıcı sorunun bir başka boyutu.
Tüm bunlar koca bir sorun olarak toplumun önünde.
Otizmli aileler örgütlenmek zorunda kalmış ve Ankara‘daki tüm kapıları aşındırmışlar adeta.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan, bir de yerel yönetimlerden 3 ana talepleri var.
-Otizmli bireylerin eğitim alacakları mekanlar kurulsun.
-Otizmli bireyleri eğitecek, personel istihdam edilsin.
-Otizmli bireyler, devlet desteğiyle ömür boyu eğitim alsın.
Bu talepler, anayasamızda da güvence altına alınan sosyal devletin gereği.
Otizmli aileler, sadece anayasanın ilgili hükmünün hayata geçmesini istiyor.
Çok mu şey istiyorlar?
Bekarlık sultanlıktır dedirtecek araştırma
TÜİK, son derece sarısıcı bir istaitistik yayınladı.
Buna göre, ölümcül intihar vakalarının cinsiyete göre dağlımında çıkan sonuç şu:
Erkekler yüzde 72,7…
Ancak daha ilginci şu verilerde gizli:
İntihar edenlerin yarısı evli, yüzde 37,7’si bekar, yüzde 7, 2’si de boşanmış kişilerden oluşuyor.
Yani evli olanların intihar eğilimlerinin diğer bireylere göre daha yüksek olduğunu görüyoruz.
İntihar ile mutsuzluğu aynı kefeye koyduğumuzda, sonuç hayli şaşırtıcı.
Ezber bozan istatistik bu olsa gerek…
Babalar Günü…
Sizin hiç babanız öldümü/Benim bir kere öldü kör oldum/Yıkadılar aldılar götürdüler/Babamdan ummazdım kör oldum…
Ne de güzel anlatmış Cemal Süreyya baba sevgisini, hasretini, yokluğunun verdiği tarifsiz hüznü.
Yarın Babalar Günü…
Hayatın tüm zorluklarını omuzlayan, ömürlerini ailelerine adayan, çocuklarının istikbali için didinip duran babalar, gününüz kutlu olsun.
İyi ki varsınız.