Dün güne MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Depboylu’nun basın toplantısıyla başladık.
MHP Yenişehir Belediye başkan adayı Davut Aydın ve yöneticilerin de katıldığı toplantı samimi bir havada, sohbet kıvamında geçti ve elbette genel siyasi konularla ilgili sorularımızı da yanıtladı Depboylu ancak asıl konumuz Ruh Sağlığı Yasası‘ydı.
Ben de ağırlıklı olarak bu konuya değinmek istiyorum.
Nitekim 82 milyonu ilgilendiren ve her geçen gün daha çok ihtiyacı hissedilen bir yasadan söz ediyoruz.
Yaşam koşulları ağırlaşıyor, ruh sağlığımızı bozan sosyal medya yaygınlaşıyor ve aile, komşu, arkadaşlık, hatta karı-koca ilişkileri gittikçe zayıflıyor.
MHP’li Depboylu öncülüğünde hazırlanan ve önümüzdeki günlerde Meclis gündemine gelmesi planlanan yasayı tek cümleyle özetlemek gerekirse, pahalı ve erişimi zor olan psikiyatri, psikoloji gibi hizmetlere ihtiyaç duyan tüm yurttaşların ücretsiz ulaşmasına olanak tanıyan fevkalade faydalı bir hizmet diyebiliriz.
Yasa nedeniyle toplumun ruh sağlığının bozulduğu sonucunu çıkarmak, zorlama bir iddia olur.
Nitekim, kent yaşamının ağır, yorucu ve stresli koşullarında hepimizin terapiye ihtiyacı var.
Ancak ne yazık ki, seans ücretleri son derece pahalı (200 ile bin 500 arası) olduğu için dar gelirli veya orta sınıf bu hizmetlere ulaşamıyor.
Yasa, sosyal güvencesi olan herkese, ücretsiz hizmet verme olanağı sağlayacak.
Yasanın 3 ayağı var:
Önleyici, destekleyici ve tedavi edici…
Yani önce ruh sağlığınızın bozulmamasını amaç edinen yasa, bozulmuşsa da destekleyici ve tedavi edici hizmetler sunuyor.
Yasanın bir diğer faydası da, her geçen gün sayıları artan ve hiçbir bilimsel temeli olmayan, 3 aylık eğitimleriyle ortalarda yaşam koçu diye gezenlerin faaliyetini yasaklamak olacak ki bu son derece isabetli.
Nitekim kısa zamanda servet kazanan yaşam koçları, işin ilmini almış, yıllarca süren eğitimlerle dirsek çürütmüş bilim insanlarına hakaretti.
Tehlike geçmedi yangın soğuyor
MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Depboylu‘yla genel siyaseti de konuştuk.
Mesela AK Parti ile ittifak hakkında görüşlerini açıkladı Depboylu.
Depboylu’ya göre, MHP değişmedi, AK Parti geçmiş hatalarından döndü.
Bunun en büyük göstergesi de çözüm sürecinin terk edilerek terörle mücadele yönteminin değiştirilmesi.
Yani ortada bir fikir ayrılığı olmayınca ittifak yapmamanın bir gerekçesi de yok diyor Depboylu.
Peki ne zamana kadar bu birliktelik sürecek?
Gerek PKK, gerekse de FETÖ tehdidinin bitmediğini, yangın metaforuyla açıklıyor Depboylu:
Yangın söndürüldükten sonra soğutmak daha uzun sürer. Türkiye’de yangın söndü ama daha soğumadı.
Obez bir kadına aşık olabilir misiniz?
En az 1,80 boyunda, ince belli, sırma saçlı, bakımlı, kalemle çizilmiş gibi yüz güzelliğine sahip kadınlara kim aşık olmaz ki?
Peki ya obez bir kadına aşık olabilir misiniz?
Spor ve güzellik salonlarının dolup taştığı, manikür ve pedikür bile yapmaya başlayan erkeklerin metroseksüelleştiği, kadınların sıfır bedene ulaşmak için ‘işkence diyetlerine’ giriştikleri günümüzde zor bir soru.
Önceki akşam izlediğim Aşk ve Kalori isimli oyun, işte tam bu soruyu sorduruyor izleyicisine.
Sevgilisinin 3+1 dubleks diyerek aşağıladığı obez kadının, mucizevi değişimi üzerine kurgulanan oyun, obezitenin estetik olmayan görünümünden öte ciddi bir sağlık sorunu olduğu mesajını veriyor.
Ayrıca, aşk denilen sihirli gücün, obezite gibi çağın en büyük hastalığını alt edebileceğini de gözler önüne seriyor.
BUSADER‘in Obezite 360 projesine destek vermek için sahnelediği ve tüm geliri obezite hastalarının tedavisinde kullanılan oyun, ocak ayında Uğur Mumcu sahnesinde 3 kez izleyicisiyle buluştu.
Önceki akşam ise Podyum Sanat Mahal‘de.
Projenin mimarı Ayşe Alagöz’ün hem yazıp hem de oynadığı Aşk ve Kalori’nin tüm kadrosu amatör.
Yani profesyonel tiyatrocu değiller ve 3 aylık eğitimle sahneye çıkmışlar.
Ancak, nice profesyonellere taş çıkartacak kadar iyi bir performans sergiledi oyuncular.
Travesti rolünü oynayan Volkan Erol, kısacık rolüne rağmen fark yaratan Ayşe Alagöz, oyunun her anına renk katan pandomim sanatçısı Adem Yıldırım ve genç yaşına rağmen harikalar yaratan Erenay Işık‘a kim amatör tiyatrocu diyebilir?
27 yıllık radyocu Tuncay Aktaş da bir anlamda kendini oynadı.
Oyundan sonra izleyiciler sahneye inerek oyuncuları tebrik etti ve koro misali herkes aynı şeyi söyledi:
Tebrikler, çok güzel oynadınız.
Oyunun tek bir dakikasında sıkılmıyorsunuz.
Komedi sahneleri ağırlıkta ancak hüzünlendiren sahneler de yok değil.
Yani biraz klasik olacak ama eğlendirirken düşündüren bir oyun.
Senaryo, kostümler, dekor, kurgu, ışık, müzik, oyuncu performansıyla gerçekten sıkı bir oyun olmuş.
Bu nedenle oyuncuların isimlerini tek tek yazmak istiyorum:
Adem Yıldırım, Aysun Moral, Ebru Boztekin, Ebru Yangöz Sağlık, Erenay Işık, Hande Özemre Gençosman, Haldun Bal, Tuğba Çubukçu, Tuncay Aktaş, Volkan Erol.
Elbette oyunun yönetmeni Berrin Kulya Balkanlar.
Tüm bu güzelliklerin yanında mekanla ilgili bir eleştiri.
Oyun içimizi ısıtırken, bedenimiz adeta dondu.
Tiyatroya salonuna mı geldik, buzhaneye mi belli değildi.
Evet dışarıda çok soğuk bir hava vardı ama içeride nasıl bir ısıtma sistemi varsa, donduk resmen.
Görükle Sanat Mahal’de de aynı sorun olduğu için aslında şaşırmadık bu duruma.
Buna rağmen, salonda tek bir koltuk boş kalmadı ve dışarıda kalan izleyiciler için sahne kenarlarına sandalyeler getirildi.
Üstelik Beşiktaş-Fenerbahçe maçına ve dondurucu soğuğa rağmen.
Oyun 4. kez sahnelendi ancak birçok kez daha izleyiciyle buluşacağına şüphe yok.