Uludağ Üniversitesi’nde sular durulmuyor.
Rektör Yusuf Ulcay, çok sayıda daire başkanı ve yöneticinin görev yerini değiştirmesi, üniversitenin mülkiyetindeki bazı mekanlardaki tasarrufları, küfürlü paylaşımların yer aldığı sosyal medya hesabı (Aylarca açık kalan hesap, kamuoyundan gelen tepkilerden sonra kapandı) ve üniversitenin açılış törenindeki konuşma krizi gibi konularla hep kamuyonun gündeminde yer aldı.
Rektör Ulcay’ın işte bu uygulamalarını Ankara yakından izliyor.
Özellikle daire başkanları ve üniversitenin yönetici kadrosuyla ilgili tasarruflarını…
Nitekim YÖK, geçen hafta Yusuf Ulcay‘ı Ankara‘ya çağırdı.
Geçen çarşamba Yusuf Ulcay, YÖK Başkanı Prof. Dr Yekta Saraç ve YÖK heyetinin karşısındaydı.
Görüşmenin içeriğiyle ilgili çeşitli bilgiler kulağıma gelse de, odada olmadığım için, içerikle ilgili detay yazmam doğru olmaz.
Ancak bu görüşmenin Yusuf Ulcay için bir uyarı niteliği taşıdığını yazmamda sakınca yok.
Nitekim üst satırlarda da yazdığım gibi, özellikle atamalar konusundaki keyfi tutumu nedeniyle, YÖK’ün Ulcay‘ın uygulamalarından rahatsızlık duyduğu ifade ediliyor.
Bu iddiayı teyit edecek bir gelişme de var…
Yusuf Ulcay, YÖK Başkanı Saraç ve heyet ile görüşmesinden bir gün önce bir hamle yapıyor.
Ulcay, daha önce dağ ilçelerine sürdüğü öğrenci ve personel daire başkanlarını Bursa merkezde görevlendiriyor.
Yani Ulcay, söz konusu isimleri, eski görevlerine geri döndürmüyor ancak merkeze alarak, bir bakıma sürgün kararından geri adım atıyor.
İşte bu hamleyi yapıp, Ankara’da elini rahatlatma çabasına girdiği belirtililiyor.
Ancak, YÖK’ün projeksiyonunun Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü‘nün üzerinde olduğu, su götürmez bir gerçek.
Şimdilik sadece uyarıyla yetinildiği belirtiliyor.
Bedrettin Yıldırım yine öz eleştiri yaptı
PISA sonuçları malum…
Eğitimin geldiği nokta adına da aslında tesadüf değil her yılki benzer sonuçlar.
AK Parti 24′üncü Dönem Bursa Milletvekili Bedrettin Yıldırım, eğitim kökenli bir siyasetçi.
Yıllarca öğretmenlik ve milli eğitim müdürlüğü yaptı.
Kendisini bazı eski milletvekillerinden ayıran bir yönü de, köşesine çekilmemesi ve görüşlerini açık bir dille ifade etmesi.
Yıldırım’ın sosyal medyadan paylaştığı PISA sonuçlarını analiz eden yorumları kayda değer:
“Değerli dostlar PISA 2015 sınavlarında eğitimde nasıl sınıfta kaldığımız açıkça görülmektedir. 14 yıldır hükümetlerimiz, birçok alanda önemli değişim ve gelişimlere imza atmasına rağmen eğitimin kalitesinde dünya sıralamasında çok gerilere düştüğümüzü maalesef görmekteyiz.Bunun birçok sebebini sıralamak mümkün ama AK Parti hükümetlerinde her milli eğitim bakanının değişimindeki program farklılıkları ciddi istikrarsızlıkları beraberinde getirdi. Fiziki mekanlar ders araç gereçleri ne kadar iyileştirilirse iyileştirilsin önemli olan öğretmelerimizin moralidir. Burada eksikliğimizin olduğu bir gerçek.Milli eğitim konusunda üçüncü dünya ülkelerinin arkasına düşmemiz çok acı. Bakanlık yöneticileri hiç vakit kaybetmeden ciddi şekilde düşünmeli ve ivedilikle gerekli tedbirleri almalılar. Hiçbir mazeretin arkasına sığınmak bizi haklı çıkarmaz.Ayrıca eğitim yöneticilerinin seçilip atanmasında liyakat ve ehliyet esaslarına azami ölçüde ehemmiyet verilmelidir. Unutmayalım ki ülkemizin gelişmesi ile eğitimin kalitesi yakından ilgilidir.”
Bal-Göç‘ten Soylu’ya mektup, terörle mücadeleye destek
Gencecik fidanları hayattan koparan hain saldırı, birlik ve beraberliğimize kasdetse de, tam aksi bir durum yaşanıyor.
Toplum daha çok kenetleniyor, iç savaş provası yapanların hevesleri adeta kursaklarında kalıyor.
Sivil toplum ise, meseleye yine sağduyulu bir şekilde bakmasını biliyor…
Bal-Göç de bu örgütlerden biri…
Önceki gün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya açık mektup yolladı Bal-Göç.
Bir diğer ifadeyle, terörle mücadelede Soylu‘ya açık destek verdiklerini bildirdiler.
Mektuptan bir bölüm:
“Ülkemizin birliği ve devletimizin dirliğine tehdit oluşturan tüm terör örgütlerinin, adeta tek bir noktadan kumanda edilir tarzda yaptıkları alçaklıklar, yüreklerimizi dağlamaya devam ediyor. 15 Temmuz‘da atlattığımız büyük ihanet girişimi karşısında, hadlerini bildirmemize rağmen uslanmayan, ‘maşa terör örgütlerini ellerinde tutan güçler‘, yine bildik yöntemlerle kaos oluşturma peşindeler. Yukarıda dediklerimizden hareketle, Beşiktaş Bursaspor maçı sonrasında polisimizi hedef alan alçaklığı da, ‘büyük ihanette yeni bir merhale’ olarak değerlendiriyoruz. Balkan Türkleri ve camiası olarak, ülkemizin birliği ve devletimizin dirliğine kasteden her türlü ihanete karşı tek vücut olarak, Türkiye Cumhuriyeti‘ni yöneten tüm kurumlara açık destek veriyoruz.”
Küçük bir düzeltme
Dün MHP’li Mehmet Hasanoğlu’nun görüşlerine yer verirken, sehven, ‘partisinden istifa etti‘ ifadesini kullanmışım.
Doğru olan, partiden değil, belediye meclis üyeliğinden istifa ettiğidir.